elma

  • cemal süreyanın canım şiiri.

    bir zamanlar, lise iki üç dolaylarında sürekli konuştuğum fakat bir o kadar da sürekli kavgalı olduğum asla sevgili olmayıp garip sahiplenmelerimizin olduğu bir arkadaşım olmuştu.
    bir gece vakti birbirimize şiirlerden bahsedip okurken ezberden bunu okumaya başlamıştı.
    sonra kendimizce hayalini kurduğumuz ütopyamıza elma demeye başlamıştık. elma kendi aramızda kod olmuştu artık. elma demek, beraber kurduğumuz hayallerdi , oydu.
    bir şekilde konuşmayı bıraktık, o gündür de kırmızı elma yemem.


    ***

    elma

    Şimdi sen çırılçıplak elma yiyorsun
    Elma da elma ha Allahlık
    Bir yarısı kırmızı bir yarısı yine kırmızı
    Kuşlar uçuyor üstünde
    Gökyüzü var üstünde
    Hatırlanacak olursa tam üç gün önce soyunmuştun
    Bir duvarın üstünde
    Bir yandan elma yiyorsun kırmızı
    Bir yandan sevgililerini sebil ediyorsun sıcak
    İstanbul'da bir duvar

    Ben de çıplağım ama elma yemiyorum
    Benim öyle elmalara karnım tok
    Ben böyle elmaları çok gördüm ohooo
    Kuşlar uçuyor üstümde bunlar senin elmanın kuşları
    Gökyüzü var üstümde bu senin elmandaki gökyüzü
    Hatırlanacak olursa seninle beraber soyunmuştum
    Bir kilisenin üstünde
    Bir yandan çan çalıyorum büyük yaşamaklara
    Bir yandan yoldan insanlar geçiyor çoğul olarak
    Duvarda bir kilise
    İstanbul'da bir duvar duvarda bir kilise
    Sen çırılçıplak elma yiyorsun
    Denizin ortasına kadar elma yiyorsun
    Yüreğimin ortasına kadar elma yiyorsun
    Bir yanda esaslı kederler içinde gençliğimiz
    Bir yanda Sirkeci'nin tiren dolu kadınları
    Adettir sadece ağızlarını öptürürler
    Ayaküstü işlerini görmek yerine

    Adımın bir harfini atıyorum

    (1956)
  • Isırılmış hali bir hayli ünlüdür dünya çapında.

    (bkz: apple)
  • özellikle kış aylarında aracın camlarındaki buğuyu almakta başarılı bir meyve.

    (bkz: elmanın faydaları)
  • (bkz: apple)
  • Eskiden alma olup zamanla elmaya dönüşen güzel meyve .
  • yeşilini çok sevdiğim bir meyvedir
  • elma insanlığın ilk yetiştirdiği meyve olarak bilinir. bugün ise dünyada toplam, yılda 85 milyon ton elma üretildiği bilinmektedir, bunun yaklaşık yarısı ise çin'de üretilir. türkiye 2.5 milyon ton üretim ile dünyada 4. sıradadır.
    elma diyip geçmemek lazım, bir elma tam 57.000 gene sahiptir. siz google'a gitmeden hemen ekliyorum; bir insan yaklaşık 30.000 gene sahiptir.
    araştırmalara göre elmanın genetik olarak orijinale en yakın hali, türkiye'nin doğusunda bulunmuştur. elmanın ilk ortaya çıktığı yer ise orta asya'dır. kazakistan'ın en büyük şehri olan "almatı" ismini elmadan almıştır, tam türkçe karşılığı "elmadolu"dur.
    en eski yazılı kayıtları ise hititlerde rastlanmıştır, hititçe'de elmaya "ma" demişlerdir. türkçe'de ise ilk olarak "mıla" kelimesi hem elma hem meyva anlamında kullanılmıştır. daha sonra ise elmaya, kırmızı meyva anlamına gelecek olan "al-mıla" denmeye başlanmıştır. zamanla bu isim alma-elma olarak kullanılmıştır.
  • sabahlari insani ayiltmakta kafeinden daha buyuk etkisi oldugu bilimsel gercek olan bir meyve turu.
  • (bkz: Eve ve adam’ın) cennet bahçesinden kovulmasına neden olan meyvedir. Tasviri bilinmeyeni öğretmek, sorgulamaya neden olmasıdır. (bkz: Ayıp nedir öğrenmek) gibi.
  • Temmuz meyvesidir. Ama her be hikmetse her mevsim görüyoruz raflarda. Temmuzda çıkan elmalarla çok güzel sirke yapabilirsiniz.
  • adem ve havva'nın cennetten kovulmasına neden olan meyve olarak bilinir ama aslında olay daha farklıdır. kabul edin ya da etmeyin, çoğu dinin kökenini oluşturan sümerde; aslında elma değildir o. yaşam ağacı, hayat ağacı'ndan koparılmış bir daldır aslında. (bkz: gönül tekin) hocamız yayınlarında da kitaplarında da çok güzel anlatır bunu.

    o elma aslında hayat veren, can üfleyenden koparılmış bir parçadır. ve biraz da can vereninin otoritesine, gücüne vurulmuş bir kettir. bu yüzdendir aslında sümer de bir çok mitin, efsanenin ağaçla ve su ile bağlantılı olması. ağaç, su, elma, yaşamı; onun özünü ve anlamını temsil eder. adem ve havva da o yaşamın, hayatın özünü merak eder ve koparır meyveyi, bitkiyi. can verenin sırrına vakıf olmaktır amaç.
    inanın ya da inanmayın ama insanın ilk isteği özgür olmaktır. şimdi ilk ihtiyaç hayatta kalmaktır diyenler olacaktır elbet ama; ilk insanlardan olduğunuzu düşünün. dilediğin gibi hareket edip içindeki merak ve keşif duygularına ket vurup; sınırlandığın yerde otlamak, yaşamak, beslenmek ne kadar tatmin edecek seni? ve o sınırlandığın alan sana yetmemeye başladığında, tehdit edildiğinde, beslenemediğinde, neslini devam ettiremediğinde o sınırlandığın alana baş kaldırıp keşfe, öğrenmeye, bilmeye başlamicak mısın?
    bir bebek bile ilk doğduğu anda belli bazı şeylere muhtaç olsa da (anne sütü, güvenli bir alan vs gibi) aslında özgürce hareket etmek ister. yapma dediğini yapar, dokunma dediğine dokunur, sıçma dersin sıçar, büyüdükçe yasak olanı merak eder vs. (kodumuz böyle, içgüdümüz bu napalım.)

    o elma da bütün bu yasakların, özgürlüğün, hayatın sırrına vakıf olmanın bir sembolüdür. efsanelerde genelde şeytan ya da yılan kışkırtır ama o şeytan ve yılan da yaşamın özünde var olan bir olgudur. yılan derisini değiştirir, yeniden doğar ve yaşamın, yaşam enerjisinin, değişimin bir sembolü olur ilk insanın zihninde.

    elma diyip geçmeyin. o elma ya da o bitki; şu an hissettiğimiz, tarih boyunca evrim geçirmiş bir çok şeyin sebebidir aslında. o elma biziz. bizim içimizde var olan, olmaya devam edecek bir semboldür. yaşama ve özgür olma arzumuzun, merakımızın, keşif ve bilme isteğimizin bir tezahürüdür. öyle kalmaya da devam edecektir.
  • çok güzel bir meyve gerçi kötü meyve yok ki :)

    offffff çok canım çekiyor nasıl bir güzelliktir bu ya