engelleme seçenekleri



napoleon on the bellerophon kullanıcısı size özel mesaj gönderemez.


napoleon on the bellerophon kullanıcısının yazdığı hiçbir entryi görmezsiniz.


napoleon on the bellerophon kullanıcısının açtığı hiçbir başlığı görmezsiniz.
not: bu engelleme türü önerilmez (bkz: #46343)


921· 0· 0· 0· 1511 gün önce
(bkz: beirut) isimli harika grubun 2007 yılında yayınladığı Pompeii EP'sinde yer alan, dijital kimliğimi oluşturan şarkıdır.

tanımı yaptıktan sonra başlayalım yazmaya. Ep'deki üç şarkı da apayrı hisler yaşatır, başka başka ...devamını oku
(bkz: beirut) isimli harika grubun 2007 yılında yayınladığı Pompeii EP'sinde yer alan, dijital kimliğimi oluşturan şarkıdır.

tanımı yaptıktan sonra başlayalım yazmaya. Ep'deki üç şarkı da apayrı hisler yaşatır, başka başka mekanlarda gezdirir insanı ama Napoleon on the Bellerophon; tüm Beirut albümlerindeki en hüzünlü, en karanlık şarkı olabilir. belki la llorona bu karanlık seviyesine yaklaşır. sözleri belli belirsiz anlaşılan bu şarkının şöyle bir hikayesi olduğuna inanıyorum. teorim doğru da olabilir yanlışta ama bence bu anlamıyla çok çok başka bir boyut kazanıyor şarkı.

şarkının isminde geçen iki tarihi şahıs mevcut. biri hepimizin bildiği napoleon, diğeri ise yunan mitolojisinden bir kahraman olan (bkz: bellerophontes). ikisininde gücü ele geçirip, kaybetme öykülerinde benzerlikler vardır. napolyon da bellerophon da memleketleri dışında en tepeye çıkmış, daha sonra da kibirleri yüzünden tepe taklak olmuş şahıslar.

ikisi de kendisini en tepeye taşımış şeyleri kibirleri nedeniyle terketmişler. bellerophon hayat boyunca bir çok zorlukla karşılaşır. son görevlerinden birini kendisine verilen (bkz: pegasus) ile tamamlar ve artık kendisini çok yüksekte görmeye başlar. hedefi artık (bkz: olympos) dağıdır. kendisini tanrılarla bir görmeye başlar ve kafa tutar. pegasus'a atladığı gibi tanrılar katına doğru yol almaya başlar. fakat buna sinirlenen (bkz: zeus) yolladığı bir at sineği ile pegasus'un bellerophontes'i sırtından atmasını sağlar. yere düşen fakat ölmeyen bellerophontes; kalan ömrünü aç, sefil bir şekilde geçirir. daha sonra evlatları da tanrılar tarafından öldürülür ve bunun acısını, kaybını ölene kadar yaşar. kibri yüzünden tepetaklak olmuş görkemli bir yaşamdır onunki.

arada bazı farklar olsa da; napolyon da ülkesi dışında çeşitli savaşlar, görevleri tamamlar. devrim sonrası fransa'da var olan ilişkileri nedeniyle sürgün yer. italya'da, mısır'da bir savaşa katıldı. burdaki başarıları ile ünlendi. bu ünü sayesinde çeşitli darbe ve siyasi oyunların içinde yer aldı. en sonunda kendi pegasus'unu bulmuştu. onun pegasus'u; imparatorluk tahtıydı. imparator olan napolyon; gözünü olympos'a dikmiş ve avrupa devletleri ile bir bir savaşa girmişti. başlangıçta başarılı da olan napolyn; rus seferinin başarısız bitmesi üzerine; ordusunun büyük çoğunluğunu kaybeden napolyon; biraz durup soluklanmak yerine kibrine yenik düşüp yeni bir ordu kurmaya çalışır. bu süreçte artan vergiler, savaştan bıkmış insanlar, ele geçirilen yerlerdeki halkların huzursuzluğu gibi sebepler işini zorlaştırır. kaybedeceği belli bir savaşa girer kibri yüzünden. tahtı bırakması, geri alması, waterloo falan derken ölene kadar sürgüne st. helena adasına gönderilir.

ve başka bir ilginç tesadüfte; ikinci kez yakalanan ve st. helena adasına sürgüne giden napoleon'un bindiği ingiliz gemisinin adı HMS Bellerophon'dur. agamemnon gemisi ile çanakkale'yi bombalayan kurnaz, sinsi ingiliz diplomasisinin bir oyunu mu yoksa tesadüf mü bilmem. ama bana göre bu şarkı; o geminin güvertesinde yolculuğun bitmesini bekleyen napoleon'a fon müziği olarak yazılmış gibi. senelerce süren savaşlar, kazanılan zaferler, parlak bir deha ve en büyük mağlubiyetinden sonra düştüğün durum. orada olup napoleon'a bu şarkıyı dinletmek isterdim. şarkı bellerophon gemisinin güvertisindeki napolyon'un yaşadığı hüznü taşımakta sanki..

son olarak; william quiller orchardson adlı ressamın konuyla ilgili yaptığı enfes bir resmi buraya bırakayım.
bellerophon güvertesindeki napolyon
entry akışı (yeni)
klasik görünüm
  • açlık

    mahşerin dört atlısından biridir. atının rengi siyahtır.

    Vahiy 6:5-6
    Kuzu üçüncü mührü açtığında, üçüncü canlının "Gel!" dediğini duydum. Baktım ki, bir siyah at ve binicisinin elinde bir terazi. O anda sanki dört canlının arasından gelen bir ses duydum; şöyle diyordu: "Bir ölçek (yaklaşık 700 gr.) buğday bir dinara ve üç ölçek arpa bir dinara. Zeytinyağı ve şarabı ziyan etmeyin."

  • pek bir şey yok