elma
-
adem ve havva'nın cennetten kovulmasına neden olan meyve olarak bilinir ama aslında olay daha farklıdır. kabul edin ya da etmeyin, çoğu dinin kökenini oluşturan sümerde; aslında elma değildir o. yaşam ağacı, hayat ağacı'ndan koparılmış bir daldır aslında. (bkz: gönül tekin) hocamız yayınlarında da kitaplarında da çok güzel anlatır bunu.
o elma aslında hayat veren, can üfleyenden koparılmış bir parçadır. ve biraz da can vereninin otoritesine, gücüne vurulmuş bir kettir. bu yüzdendir aslında sümer de bir çok mitin, efsanenin ağaçla ve su ile bağlantılı olması. ağaç, su, elma, yaşamı; onun özünü ve anlamını temsil eder. adem ve havva da o yaşamın, hayatın özünü merak eder ve koparır meyveyi, bitkiyi. can verenin sırrına vakıf olmaktır amaç.
inanın ya da inanmayın ama insanın ilk isteği özgür olmaktır. şimdi ilk ihtiyaç hayatta kalmaktır diyenler olacaktır elbet ama; ilk insanlardan olduğunuzu düşünün. dilediğin gibi hareket edip içindeki merak ve keşif duygularına ket vurup; sınırlandığın yerde otlamak, yaşamak, beslenmek ne kadar tatmin edecek seni? ve o sınırlandığın alan sana yetmemeye başladığında, tehdit edildiğinde, beslenemediğinde, neslini devam ettiremediğinde o sınırlandığın alana baş kaldırıp keşfe, öğrenmeye, bilmeye başlamicak mısın?
bir bebek bile ilk doğduğu anda belli bazı şeylere muhtaç olsa da (anne sütü, güvenli bir alan vs gibi) aslında özgürce hareket etmek ister. yapma dediğini yapar, dokunma dediğine dokunur, sıçma dersin sıçar, büyüdükçe yasak olanı merak eder vs. (kodumuz böyle, içgüdümüz bu napalım.)
o elma da bütün bu yasakların, özgürlüğün, hayatın sırrına vakıf olmanın bir sembolüdür. efsanelerde genelde şeytan ya da yılan kışkırtır ama o şeytan ve yılan da yaşamın özünde var olan bir olgudur. yılan derisini değiştirir, yeniden doğar ve yaşamın, yaşam enerjisinin, değişimin bir sembolü olur ilk insanın zihninde.
elma diyip geçmeyin. o elma ya da o bitki; şu an hissettiğimiz, tarih boyunca evrim geçirmiş bir çok şeyin sebebidir aslında. o elma biziz. bizim içimizde var olan, olmaya devam edecek bir semboldür. yaşama ve özgür olma arzumuzun, merakımızın, keşif ve bilme isteğimizin bir tezahürüdür. öyle kalmaya da devam edecektir.