içimizdeki şeytan
-
Sebahattin Ali'nin romanlarından biri.
Bana göre kendisinin yazdığı en muazzam ve diğer kitaplarının gölgesinde kalmış bir roman.
Toplumsal ilişkiler hakkındaki şeffaflığı beni en etkileyen kısmı olmuştu. sonuna geldiğimde bittiği için üzülmüştüm. Devamı olmasını arzuladığım nadir kitaplardan biridir aynı zamanda kendileri. -
birkaç haftadır elimde can çekişen kitaptır.
"İsteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticesi aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi bir mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum; müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması... İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu... içimizde şeytan yok... içimizde aciz var... Tembellik var... İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var... Hiçbir şey üzerinde düşünmeye, hatta bir parçacık durmaya alışmayan gevşek beyinlerimizle kullanmaya lüzum görmeyerek nihayet zamanla kaybettiğimiz biçare irademizle hayatta dümensiz bir sandal gibi dört tarafa savruluyor ve devrildiğimiz zaman kabahati meçhul kuvvetlerde, insan iradesinin üstündeki tesirlerde arıyoruz."
sf. 233-234 -
dönemin kültürel, sosyal, ekonomik ve yaşam şartlarına güzel değinilmiş bir Sabahattin ali romanıdır.
Sağcı-solcu çatışmalarını gözler önüne sermiştir.
Baş karakter olan ömer'in çevresinde bulunan kişilerin dönem sonunda birbirlerini satması da cabasıdır, Ömer idealist birisi olmayıp bilgi ve zekasını iyi kullanamayan birisi olarak karşımıza çıktı. Macide ise acılı bir yaşam sürecek olan genç ve güzel kızımız olarak önümüze sunuldu. Gerçek mutluluğu bulduğunu zannederken aslında yeniden aynı sıkıntılara düştüğünü gördü.
Bedri Hem ömer'in yakın arkadaşı olup hem de geçmiş zamandan Macide'nin de hocası idi.
tesadüflere yer veren sabahattin ali bu romanda da tesadüfleri birleştirdi.
Kitabın bitmemesini istedim desem yeridir. -
sebahattin ali'nin romanlarından biri. -
İcimde varolduguna inandigim seytandir.
Ama zarari en cok bana. Hatta bence midemde yasiyor. Yediklerimi yiyor. '*' -
(bkz: içimizdeki şeytan) çok farklı tipteki insanların bir potada eritilmiş halinin portresi.
(bkz: sabahattin ali) kitapta ülkemiz gerçeklerine, insanların zaaflarına ve riyakar hallerine öyle güzel değinmiş ki, kendinizden başlayarak, çevrenizi, davranışlarınızı ve çelişkilerinizi sorgulama ihtiyacı duyuyorsunuz.
kitapta en basit insanların zıpırlıklarına, sözde aydın geçinen kesimin tutarsızlıklarına, onların peşinden sürüklenen cahil gençliğe ve iradesine sahip olamayan insanlara kadar her türlü profilde insanın çırpınışlarına şahitlik ediyorsunuz.
diğer tarafta ise güçlü olan ama aşkı yüzünden teslimiyet içinde bir kadın karakter var. kitabın bence en aklı selim karakteri bedri ise çevresindeki bayağılıkları ve şaklabanlıkları gören ama toplumsal baskılara uğramış birisi.
yani "içimizdeki şeytan" günlük hayatta sürekli karşılaştığımız insanları anlatıyor.
"içimizde şeytan yok... içimizde aciz var... tembellik var... iradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey : hakikatleri görmekten kaçma itiyadı var... hiçbir şey üzerinde düşünmeye, hatta bir parçacık durmaya alışmayan beyinlerimizle kullanmaya lüzum görmeyerek nihayet zamanla kaybettiğimiz biçare irademizle hayatta dümensiz bir sandal gibi dört tarafa savruluyor ve devrildiğimiz zaman kabahati meçhul kuvvetlerde, (ameriga'nın oyunu) iradesinin üstü tesirlerde arıyoruz "
demişti ömer, kitabı özetleyen paragraf budur bence.
-
bir (bkz: sabahattin ali) kitabıdır. “İçimizde şeytan yok. İçimizde âcizlik var, tembellik var. İradesizlik , bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey; hakikatleri görmekten kaçma eğilimi var.”(s.250) -
Sabahattin Ali'nin insanı insana anlatma sanatı adı altında kaleme aldığı eser.