hayata dair iç burkan detaylar

  • (bkz: sıradanlaşmak)
    daha doğrusu sıradanlaştığını hissetmek.
    boşa kürek çektiğini farketmek.
    okumamak lazım. dünya'yla, dünya'ya anlam katan titre sahip insanlarla ilgilenmemek lazım. bim'den alınan 1 tl'lik bol tuzlu çekirdek eşliğinde televizyon karşısına geçmek lazım. şaka değil;
    tesla kadar zeki, jean-jacques rousseau kadar cesur değilim. john lennon gibi öldüresiye sevilmeyeceğim. yarım yamalakta olsa bir idealin varsa iz bırakamayacağın hissine kapıldığın an körelmeye başlıyorsun. belki de ben başladım, tabiatım böyle.
    bol tuzlu çekirdek eşliğinde ıssız ada programı seyreden insanları daha iyi anlıyorum. ''işte gerçek hayat burda !'' mottosuyla gece gündüz aynı teraneyi izleyip, aynı sıkıcı sohbetleri yapan insanlar... gerçek hayatın o olmadığını bal gibi bilip, kendilerini oranın sahte misyonunu aşılamayı seçen insanlar... kolaya kaçan insanlar... gerçeklikten kaçan insanlar... anlıyorum çünkü sıradanlaştım.
    aslında basit bir adamım. kaliteli yaşamak, kaliteli yaşamın içine de iz bırakacak şeyler serpiştirip şiarımı tamamlamak niyetindeyim. ama ya ben yanlış yaşıyorum, ya da yanlış yerde yaşıyorum.
    tanım: bazen zonklatan detaylardır.
  • durakta beklerken otobüsün bir arka caddeden öylece çekip gitmesi. '*'
  • balkonunun köşesine yapılan yuvada dünyaya gelen o minik, tüysüz, cırtlak, şirin mi şirin yavru kuşların evin her yerine kuş biti yayılmasına sebep olması.
  • Ekolojik denge... Birinin yaşaması için birinin ölmesi can sıkan, iç burkan bir durum..
  • neden?
  • günlük insan ölümü artarken sadece televizyon karşısında elimiz kolmuz bağlı oturmak
  • Geçenlerde netflix'te bi film çıktı. Bayağı izlendi. İşin kötü yanı, bu güne kadar açlığa, sefalete, haksız ölümlere tepkisi olmayan arkadaşlarımın filmi izleyerek bi şeylerin farkına vardığını düşünmeleri. Etraflarına baksalar her gün görecekler üstelik. Çok üzülmüştüm bu durumda olanlara.
  • bazen sevdiklerimizin ve bizim hep var olacakmışızcasına yaşamamıza rağmen, beklenen sonun bir gün geleceği gerçeğidir. ne yani ? öleceğiz diye yaşamayalım mı diyenler olacaktır belki ama, sevdiklerinin göçüp gittiğini ve bir daha dönmeyeceğini görmek de zordur. önce ben ölseydim de görmeseydim, yaşamasaydım bu acıyı dedirtir.
    ....
    hayat tabiki güzeldir, ancak acı da verir.
  • küçükken bir dondurmayı annemin üçe bölmesi. üçte çok zor bölünen bir sayı.şekilsiz mekilsiz olurdu. durumumuz cidden kötü müydü yoksa babamın şu anki zenginliğinin temelleri mi o zaman atıldığı için biz onları yaşıyorduk tam bilmiyorum.

    sonra üçe zor bölünüyor diye herhalde her şey düz hesap yuvarladı bizimkiler ben 12 yaşındayken bir kardeşimiz daha oldu. 4 kız olduk ama hiçbir şey dörde bölünmedi o saatten sonra evde.

    durumumuz birden düzelmedi. bölünmeme sebebi kendi payımızı hakkımızı hep en küçüğe vermemiz.adeta küçük anneler olmuştuk onun için.
  • Hevesim olsa param olmuyor,
    Param olsa hevesim...

    (bkz: atilla ilhan) (bkz: ağustos çıkmazı)

    tanım: hayat işte tam olarak budur... bu dizeleri sadece maddi olarak düşünmeyin. hayatın seyrine, geç kalınmışlıklara, yoksunluklara sitem vardır bu dizelerde.
  • Ölecek olmak...
  • Gece vakti sıcak yataklarımızda mışıl mışıl uyurken Uygur çocuklarının işkence yüzünden öldürülmesi.
  • sol elimin üzerinde, hayatta nefret ettiğim insanlar listesinin ilk onunda yer alacak dayımın, küçükken beni oynatırken elimi sobaya yapıştırması sonucu kalmış, yuvarlak bir iz var. büyüdükçe soluklaşsa da, elimin üzerine kocaman bir kedi dövmesi yaptırsam da, orada durmuş, varlığını koruyor ve gitmek bilmiyor.

    hayatımda olumlu ve güzel bir izi olmayan birinin, ben de bıraktığı bir yara izi oldu bu.

    işte ruhumuzun aldığı ve bizi birer hastalıklı, korkak bedenlere dönüştüren hasarlar da bu denli derin izler bırakıyor.