faiz

  • Anlaşılır olacak biçimde tanımı: bir kişinin parasını kiralamasının getirisi Ya da bir kişinin kendine ait olmayan parayı kiralamasının getirdiği bedeldir.
    Bir çok kalemi etkileyebilecek bir merkez bankası aracıdır ayrıca.
    Etkilerinden birine örnek verecek olursak; merkez bankasının faiz arttırımı yapması sonucu kredinin bedeli ağır olacağı için ya da kolay yoldan para kazanmak cazip gelebileceği için insanlar paralarını faiz getirisine yatırır, ve ülkede ki yatırımlar azalmaya başlar.
  • (bkz: haram)
  • Zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan sistemin ana maddesi. Paranın piçi.
  • Şu an dünyadaki sömürü düzeninin ana maddesi. Alt kesimdeki insanların aldıkları kredileri öderken ödediği fazla miktar bankaya para yatırıp sermaye sağlayan zenginin cebine giriyor. Peki zengin bunu kazanmak için ne yaptı? Hiç !!! O yüzden bir gün bu sömürü düzeni olan faizci kapitalist sistem yıkılacak ve adil düzen kurulacak.
  • Günümüzde bankaya yatırılan paranın getirisi olarak adlandırılmaktadır. aslında faiz paranın kazancını ifade eden genel bir kavramdır.
  • faiz,
    cahiliye döneminde arap yarımadasında çok sert bir şekilde uygulanan uygulamalardan biriydi. öyle ki fakir veya durumu olmayan insanlar yüksek fiyatlı ürünler veya uygulamalar yüzünden kendini köle* olarak verebiliyordu. öyle bir faiz sistemli uygulama düşünün ki tüccarlar bile zor duruma düşüp kendisini köle olarak veriyordu. köleliğin yaygın olmasından mutevellit faizli ekonomi de köle almak-satmak için idealdi.
    hz. muhammed faizi yasaklamış, köleliği de hafifleştiren-yumuşatan kurallar koymuştur.
  • banka ya da bir kişiye belli bir süre işletmesi için verilen paranın kullanılmasına karşılık olarak alınan kar. Kısacası başkasının parasını belli bir süre kullanmak için ödenen para.