yolculuk

  • bir gün içerisinde trenle Krakow'dan Varşovaya gidip, geri dönme maceramın adı. Giderken tren, dönerken uçak kullandım. herhangi bir sorunla karşılaşmadım. Herşeyin bu denli düzenli olmasını zaman zaman garipsiyorum. Trende uzaklara daldım bir ara, aklıma İstanbul'da (ana dilimi konuşarak) taksi şöförüyle anlaşamadığım hikayeler geldi aklıma.
  • En muhteşemi kendinden kendine olanıdır.
    (bkz: Simurg)
  • Genelde her türlüsü zevklidir. Metro Turizm istisnası dışında insan yolculuk yaparken kendini özgür ve değerli hisseder bence.
  • çok sık yaptığım eylemdir.
  • gideceğiniz yere kendi tercihinizle gidiyorsanız güzel bir olay. zorunlu olduğunuz için gidiyorsanızsa en çekilmeyen olay.
  • kendimi reddettiğimde, alır başımı giderim. tek sıkıntı, "kendim" olmadan hiçbir yere gidemiyor oluşumdur. bunun için hüzündür yolculuklar, geri dönüşün temsili gibi. herkesin hayata soluklanıp; bir gün öleceği gibi...
  • potansiyel ilham kaynağıdır.
  • cuma günü yapacağım şeydir
  • insanın bir yerden bir yere gitmesi. bu yer insanın dışında olduğu gibi içinde de olabilir.
    mesela ben bazı geceler gökyüzüne kaçıyorum. Yeryüzünden daha huzurlu geliyor karası. Ölümü hatırlatan bir toprak parçası bile yok. Hapishaneleri hatırlatan bina yığınları yok.
    "eksik olan ne?" adlı blog yazımdan bir alıntıdır.
  • izlemenizi tavsiye edeceğim filmdir. yolculuk filmi
  • Bir yerden bir yere gidiş.
    Son 3 senedir oldukça sık yolculuk ettiğim için artık kimi zaman terapi, kimi zaman okuma seansı, kimi zamansa yeni insanlar keşfetme eylemi halini alıyor benim için yolculuk. Yeni insanlar keşfetme kısmı oldukça ilginç gelişebiliyor, çokça farklı insan tanıdım, farklı hikayeler dinledim bu sayede: üç tane en genci 65 yaşında olan ahretlik tonton teyzenin günübirlik şehir gezilerini dinledim, oldukça yaşlı ama benden enerjik olan, saçları erkek kesimi rengarenk giyinmiş bir teyzenin afrika maceralarını dinledim, bir hemşire ve bir ilaç firmasında kimya mühendisi ile ülkedeki bilimi ve sağlık sektörünü tartıştım, 5 yaşındaki Eren ile araba oynarken, oldukça garip insanlar olduğunu düşündüğüm anneannesi ve annesinden Eren'in 5 senelik devasa(!) hayat öyküsünü dinledim, Gülseren Abla'nın farklı farklı yerlerde okuyan çocuklarının hikayelerini dinlerken bir yandan da üç kağıtçı şifacılara karşı insanların nasıl önlem alması gerektiğini konuştum... Liste uzarda gider. İnsanları tanıma eylemi kimi zaman çok eğlenceli olabiliyorken kimi zaman da oldukça can sıkıcı oluyor, bugün yaşadığım gibi. Bugünkü yolculuğumda sadece müzik dinleyerek bir şeyler okumayı kafaya koymuştum ve kesinlikle kimse ile muhabbet etmeyecektim ama yanımda tam bir sorgu memuru teyze vardı. Elimdeki dergiden başımı bir anlığına kaldırsam gözlerime kitlenip sanki kulağımdaki kulaklıkları etkisizleştirip telapati yoluyla bana soru soracakmış gibi davranıyordu. Ara ara sorduğu soruları sohbete dönüştürmeyecek şekilde savuştursam da yolculuğun sonunda, durakta inecekken metro yolculuğuna da beraber devam edeceğimize karar verdi pek tatlı(!) teyzeciğim. Biraz kaza biraz da şans eseri, bavulum rafa sıkıştığı için ben o istasyonu kaçırdım ve teyze de yoluna bensiz devam etmek durumunda kaldı. '*'
    (bkz: yolculuk anıları)