blog sözlük itiraf

#blog sözlük sırala başlıkta ara
/ 148
  • Korkuyorum.bana ait olan ve olmayan korkulara sahiplik yapıyorum bedenimde.korkular biriktikçe bunları paylaşacak bir paragraf başı dahi kalmıyor..sanki bu birikim görüşümü bulanıklaştıran sıkıcı,beyaz bir sise dönüşmekte.bense yeni korkulara gebe yürümekteyim sisin içinde.”hiçbir zaman korkusuz biri olamadın,olmayacaksın da “ diyor boğucu kentin gökdelenlerine erişen sis.ki haklı,âh ne haklı..
  • "nerdeyim ben?" diyor içim ve daha içim "hiç var olduk mu ki bir 'Ben'den söz edesin?" diyecekken duraksıyor..zaman akıyor,su akıyor,rüzgar adını henüz duymadığım bir ülkeden esmeye başlıyor,bir çocuk ilk kelimesini söylüyor-ba ba- ,yaşanmışlıkların belli belirsiz çizgilerini taşıyan eller kırmızı bir güle uzanıyor;ama daha içim duraksıyor.ben,biz;var olan ve olmayan tüm zerrelerimle bir 'şey' olarak olağanca akışın içinde bir duraksama kırılımında hapsoluyorum,hapsoluyoruz,hapis..
  • (bkz: düşün ki o bunu okuyor ) başlığı güncellendiğinde heyecanlanırım. Belki bana yazılmıştır. Belki de tanıdığım bir arkadaşım da bu sözlüktedir ve bana ithafen bir şeyler yazmıştır. Belki bana sözlük formatlarına uyarak nefretini kusmuştur veya benden hoşlanmıştır. Daha yaratıcı olursak belki o gün yaşanan ilginç bir olaydaki karakter benimdir ve beni kastediyordur. Neyse, belkiler denizinden çıkmanız için size bir nokta hediye ediyorum.
  • Şu sıralar diniimanıparaolangillere yaklaştım sözlük. Ama daha uzaktan görülüyor. Yani dibinde değilim korkma. Bu sıralar ''şunu üçü alıp beşe satsak...'' ya da ''tanesi 2 lira olsaaa 10 tanesiiiii...'' vb cümleleri çok kuruyor gibiyim. inanıyorum gelip geçici bi durum bu. Ama bir iş girişiminde bulanacaksam da tam zamanı sanki. De. Ne girişimi ? Hangi fikirle, sermayeyle ?
  • Kendi kendini korkutmak konusunda üstüme kimseyi tanımıyorum.
    Geceleri hayal kurarak uykuya dalmayı çok severim. Mesela şimdi kurduğum hayalimde bir arazim vardı. Meyveler sebzeler oh. Sonra hayal kurarken aklıma hatırlamak istemediğim bir şey geldi ve birden gelen yüzme isteğiyle bir de havuzum olsun dedim. demez olaydım korku filmlerinin havuzlu sahnelerini düşünün. Yazmıycam işte korkutan şeyi. Tövbe tövbe gece gece. İtirafım da şudur ki şu an telefonun fenerini açtım arada etrafa bakarak bunu yazıyorum.
  • Kimsenin saçına rüzgar,sesine ışık düşüremedim.adını koyamadığım özlemler büyüyor yüreğimde; vakitsiz açan bir dağ lalesi gibi..öylesine güzel öylesine beklemeye tutkun.ölümle yaşam arasında,bekliyor baharını dağ lalesi.bekliyoruz.
  • Arkadaşlar sanmayın Melekig Öldü. Geri geleceğim. Soran olursa Hemşin dağlarındayım. '*'
  • Bazı itirafları buraya bile yazamıyorum.
  • benden hoşlanan, ömür boyu konuşsak sıkılmayacağım, hem kendini hem beni geliştirebilecek, okuyan, araştıran ve bilginin önemini bilen bir kadın var.

    25 yaşındayım ve bir 25 sene daha yaşasam böyle bir kadınla karşılaşma ihtimalim milyonda bir. karşıma böylesi çıkmayacak bence.

    salaklığıma doymayarak aramızda olma ihtimali olan her şeyi bitirdim.
  • SIk yazdıkça bildirimlerin azaldığını fark ettim. Sanırım kimse okumuyor artık. Az yazdığım zamanlar mesaj, favori, artı-eksi bildirimleri hiç susmazdı. Skor tahtasına bakmaktan vaz geçiyor, nitelikli uzun yazılarıma geri dönüyorum. '*' benim için insanlarla etkileşim içinde olmak daha mühim çünkü.
  • Canım sıkılıyor, yarın iş var ve benim pek bi yerlere gitmeye niyetim yok. İlçeye inip posta kutumda birikenleri almalı ve başka bir ilçeye inip sipariş ettiğim harika pulları almam gerek. Ama bende o gayret var mı? Yok sanırım ama yarın belli olacak her şey.
    Burası can sıkıntısına günlük tutulacak yer değil sanırım ama yazdım gitti işte. Bütün itirafçılara kanat sallıyorum, sıkıntılarınız şifa bulsun. Edebi zat'ın haline üzüldüm, sanırım aynı hataya düşmüşlüğüm var, kafa pek çalışması gereken zamanda çalışmayabiliyor karga milletinde de.
  • Garip bir kitap okuyorum. İçim sıkıldı ve gerildim, normalde böyle oldum mu bırakırım ama merakımdan bırakamıyorum. Korkuyorum da. Sanırım korkmamın nedeni, başıma geleceğini düşünmem. Kitaptan bile korkar hale gelmişim resmen.
  • Yeni arkadaşlar edinmeyi kendime her seferinde yasaklıyor ve her seferinde yeni arkadaşlar ediniyorum. Hiç tanımadığım insanlara kendimi anlatmak tuhaf bir haz veriyor. Bu yüzden şu an çok keyifliyim sözlük.
  • Hayatimda istedigim her sey ama her sey icin cok sancili savaslar verdim. Tek bir seyde pes ettim. Gercekten tek bir sey. Yorulmustum ama bu bir bahane olamaz. Sonucundan hayatim boyunca pismanlik duyacagim bir vazgecisti bu. Asla kabullenemeyecegim. Aklima her dustugunde bogazima bir yumru gibi oturan, kendime olan sinirimi katlayan bu gercek bana buyuk bir ders oldu. Cok buyuk.
    iste bu yuzdendir ki ve ne yazik ki her zaman kendi istegi dogrultusunda kafasinin dikine giden egitilemez biri olacagim.
  • ilkokul yıllarındayız sözlük. kesin olarak hatırlamasam da ya 5. ya 6. sınıf öğrencisiyim. ankara'nın varoş bir gecekondu mahallesinde yaşıyoruz. tek katlı, sobalı, yarı metruk bir okulda okuyoruz. mahallenin de okulun da azılı çocuklarındanız. kavga dövüş okul asma sigara içme vs bir çocuğun yapmaması gereken ne varsa yapıyoruz. hal böyle olunca akranlarımız da bizlerden biraz çekinir durumdalar.

    o dönemler pokemon dalgası tüm ülkeyi sarmış durumda. her çocuğun dilinde bir pokemon türküsü. okuldaki bilinçli öğretmenlerden iki tanesi bu dalganın farkına varıp kendi sınıflarını (bizim alt sınıflar oluyor) pokemonun sinema filmine götürme kararı almışlar. o dönemler sınıfların mevcutları 40 kişinin üzerinde. iki sınıf en az 80 kişi yapıyor. böylesine kalabalık öğrenci grubunu sinemaya götürmek büyük sorumluluk. ismini hatırlayamadığım öğretmenlerden bir tanesi, ben ve emrah ismindeki arkadaşıma kendilerine yardımcı olmamız için ricada bulundu. çocukların genel olarak bizden çekinmesi ve diğer öğrencilere göre çok daha gözü açık olmamız ve yaşça büyük olmamız bu kararda etkili oldu sanırım. e tabi biraz da güveniyorlar bize. iki öğretmen ve biz iki arkadaş çocuklara göz kulak olmaya çalışacağız. bizim görevimiz ikişerli sırada yürüyen çocukların etrafında sürekli tur atarak onları saymak ve sürüden ayrılmaların veya diğer kötü durumların önüne geçebilmek. kangal köpeği gibi koşup duruyoruz. karşılığında bedava pokemon sineması izleyeceğiz. hayatımda ilk sinemaya gidişim olacak.

    kazasız belasız girdik salona. sabah seansı ve sadece öğrenciler var. hiç sivil alınmamış. farklı okullardan öğrenciler de var içeride. bizim sürüyü önlerde bir yere yerleştirdikten sonra son bir sayım aldık ve öğretmen emrahla bana, siz de gidin kendinize uygun bir yer bulun arkalarda dedi. yerimizi bulduk ama en arkaya gitmişiz. tam projeksiyon cihazının dibindeyiz. elimizi kaldırınca gölgesi perdeye yansıyor. oturduğumuz sıra ve öndeki 4-5 sıra bomboş.

    ışıklar kapandı ve sinema başladı. uğul uğul ses geliyor. inanılmaz rahatsız edici. bir türlü konsantre olamıyoruz. emrahla başlandık kıvranmaya. bir muzurluk yapsak da ne yapsak? önlerde de bazı çocuklar mısır kemiriyor. canımız da çekti. bir anlaşma yaptık. birimiz sağ taraftan birimiz sol taraftan aşağıya doğru inerek kenarda oturup mısır yiyen çocuk görürsek elimizi paketin içine daldırıp birer avuç mısır araklayıp tekrar yerimize kaçacağız. bir kaç bağırış duyuldu önce. "mısırımı çaldılaaaaarrr". sonra bazı öğretmenler ayağa kalkıp neler olup bittiğini anlamaya çalıştılar. biz çoktan yerimize kaçmış mısırları kemirmeye başlamıştık bile. hehe

    mısırlar bittikten sonra emrah sigara içelim mi dedi. nasıl olsa içerisi karanlık kimse görmez deyip yaktık sigaraları. çocuk aklı bir şeyi hesap edememişiz. projektör ışığı içtiğimiz sigaranın dumanını olduğu gibi perdeye yansıtmaya başladı. ekran puslandı bir anda. pokemon kurtlar vadisine döndü. sinemada kim varsa ayağa kalkıp arka tarafa doğru bakmaya başlayınca biz hemen yere yatıp sigaraları oturakların altından doğru öne doğru fırlattık. ufak ufak çıkış kapısına doğru kaçıyoruz. yerlerin halıfleks, oturakların sünger malzeme olduğunu da hesaba katamıyoruz tabi.

    emrahla attık kendimizi dışarı. aradan 10 dk geçmeden bizim salonda çığlık kıyamet oldu. "yangııın vaaarrr!!!" bizim sigaralar tutuşmuş. oturduğumuz yerin biraz aşağısında kendi boyumuz kadar alev yükseliyor. çocuklar bir izdihamla çıkış kapısına doğru birbirlerini eze eze koşuyorlar. öğretmenler yangın tüpü getirin diye bağırıyor. dışarıdan birkaç görevli koştular içeriye. ellerinde yangın tüpleri. çocuklardan sıyrılıp güç bela daldılar. biz de kapının ağzından olan biteni merakla izliyoruz. en son kapıda bizim öğretmenler göründü ve "hadi çocuklar gidiyoruz, burada duramazsınız" deyip bizi de kattılar önlerine. hiç bozuntuya vermeden döndük okulumuza.

    sinemanın sahibinden özür dilerim. bilerek olmadı. umarım yangın sigortası vardır tükanının. o arkadaşlardan da özür dilerim. göz kulak olalım derken az daha kebap oluyordunuz. ilk yarım saatini izleyebildiğiniz pokemonun 1 yıl muhabbetini yaptınız ya bir ömür muhabbetiniz bozulmasın inşallah. sağlıcakla kalın.
  • Bazen şunu düşünürüm. Acaba sözlükte birisi benden gıcık kapıyor mu diye. Acaba birisinin çok mu dikine gittim, çok mu üzdüm, sinirlendirdim merak ederim.
  • Eskiden daha terbiyeli, adaplı,konuşurdum. Tamam istanbul beyefendisi olmasam da insanlar konuşmamdan etkilenirdi. Şimdiyse argoyu çok kullanıyorum. Yanlış anlaşılmasın. Küfür çok zorlanmadıkça etmem.
  • irademle aram bozuk ya. yemeyeyim yemeyeyim dedim, yatma saatimde kalktım gittim tereyağında yumurta pişirdim yedim. ufak tortillayı da kızarttım. tamam baya lezzetliydi ama kendime söz geçirmekte zorlanıyorum.

    diğer konularda da benzer. bir şeyi merak etme konusunda da. x yapma, y etme konusunda da olabiliyor bu.

    aramızı nasıl düzeltirim bilmiyorum.
  • sosyal medya beni korkutuyor;insanların büründükleri ve bürünebilecekleri kimlikler,sınırlar,sınırları geçenler..burada ne işim var o zaman? paylaşma isteği sanırım.
  • Bloguma bakamadım, sana hiç bakamadım Sözlük. Tek baktığım yer yoğun bir şekilde blogumun instagram hesabı. Onda da 2 aydır falan kitap çekilişlerine katılıyorum ve tuhaf bir şekilde, çok şükür, kazanmışlığım var. Bilemiyorum yani. Bu arada Gebze'ye taşındık. Belki de Ankara'dan ayrılmanın farkedemediğim hüznü vardır.
/ 148