garbage

  • steve marker (gitar), duke erikson (bass), butch vig (davul ama bu abi nirvana'nın en ünlü albümü nevermind'ın da yapımcısıdır) ve o zamanlar kızıl saçları, süt beyaz teni, yeşil gözleri ve çilleri ile çok canlar yakan, hayaller kurduran solist shirley manson (şimdi kadayıf oldu :s) dan mütevellit abd'li alternatif rok grubu. ben orta okulun sonlarında(7. ya da 8. sınıftayım, 8. sınıf olmam daha olası) bir velet iken yayında olan tnt kanalı bir hafta sonu; 2005 montreux jazz festivali konserlerini yayınlamıştı. zevkleri yeni yeni oluşmaya başlayan bir ergen olarak her bulduğumu dinlemeye çalışıyodum o dönemler. direkt atladım tabii, oturdum izlemeye başladım. ekranda; kızıl saçlı, garip şapkalı, siyah beyaz bir elbise ve siyah çoraplar giymiş bir dilber; "sex is not the enemy" diye bağırarak zıplıyor, şarkı söylüyordu.

    üzerine basarak vurgulamak istediğim üzere; müzik/dizi/film zevkleri yeni oluşmaya başlayan bir (caps lock mode on) ergen (caps lock mode of) olarak kitlendim tabi ekrana. müziği duyuyor, shirley insanını da izliyordum. konser bitince hemen internetten teker teker rastgele şarkılarını indirdim. ve ailemin karne hediyesi aldığı mp4'üme yükledim (evet öyle cihazlar vardı o zamanlar, indirmeyi de limewire'den yapmış olabilirim/olmayadabilirim hatırlamıyorum). neyse; kulaklıktan dinlediğim ilk şarkı #1 Crush olmuştu. şarkıyı daha önce dinleyenler ya da az önce eklediğim linke tıklayıp açanların bileceği üzere şarkı bir kadının inlemeleri ile başlıyordu. daha önce hiç bir şarkının böyle başladığına şahit olmamıştım. sonra şarkının davulları girince inlemeleri unutup müziğe kanalize ettim kendimi. ardından çalan şarkı ise; milk olmuştu. o şarkı ise benim o zamanlarki ergen melankolime ve hezeyanlarıma çok uyumluydu. o gecenin geri kalanında sadece milk'i dinlediğimi hatırlıyorum. ardından diğer günlerde diğer şarkılarını da dinledim böyle tekil halde. o zamanlar ne albüm albüm dinleme alışkanlığım var ne de sözleri anladığım. öyle çoooook uzun bir süre dinleyip sıkıldım, başka şeylere geçtim. başka şeylere meftun oldum. utanarak söylüyorum bunların içinde şebnem ferah da var. neyse. lisenin son senesine kadar ara ara denk geldikçe bazı şarkılarını dinlediğim bu grubu tekrardan dinlemeye karar verdim. o da şöyle oldu;

    sınava girdim, puanlar açıklandı. tercihleri yaptık/yerleştik falan. çalkantılı bir aile/aşk/arkadaş hayatı yaşadıktan sonra 18 sene yaşadığım kenti bırakıp hayaller kenti istanbul'a tam burslu okumaya gidecektim. bir süre onun sevinci ve hayallerini yaşadıktan sonra melankoli bastı. o sokakları falan böyle duygusal duygusal, gurbette yalnız ve efkarlı gezen ibo havalarında gezmeye başladım. o günlerden birinde yine milk çaldı kulağımda tesadüfen. ve ben dedim aaa lan böyle mükko bir grup vardı. bir koşu gidip bütün albümlerini indirdim. baştan sona tüm diskografilerini dinledim, röportajlarını izledim, konserlerini internetten izledim vs. hatta bir dedikodu duydum; grup solist için seçmeler yapmış, shirley manson katılmış fakat beğenilmemiş sonra bunu hırs yapıp tüm grup üyeleri ile yatıp gruba alınmış diye. elbette yalan olan bu dedikoduya; grubun bende uyandırdığı heyecan nedeniyle inanıp cem yılmaz tepkisi verdim. vay ulan; adam nelerini veriyor orada

    neyse, dediğim gibi tüm albümlerini dinledim. sonrasında bir süre daha takip etmeye devam ettim. çok sevdiğim albümleri/şarkıları da oldu. hiç sevmediğim işleri de. ama benim için özel bir grup olarak kaldı hep garbıç. bu "benim için özel" damgasını da ne kadar çok grup için kullandım bu sözlükte. çünkü ben pembe sıçan duygusal bir sevgi kelebeğiyim ihihihihi (((((((((((((((((((((::::
    şaka şaka. ben neler gördüm geçirdim, neler yaşadım bi bilseniz yeğeeeeeeeennnn :/
    tamam bu da şaka. sadece çok dinledim, dinlediklerimi çok araştırdım. sonra da sevdiğim gruplardan kopamadım, bir yerlerle/birileriyle/belli dönemlerle/yerlerle/kokularla kısaca aklınıza gelebilecek her yaşanmışlığımla özdeşleştirdim. klasik oğlak burju işte napıcan yhaaa xd :)))))))))

    tamam sululuğu bırakıp albüm albüm sevdiğim işleri paylaşacağım. bazı şarkılar için kişisel görüş belirtebilirim/belirtmeyedebilirim bilmiyorum. yazdıkça karar vericem. ama önce son bişiden bahsedeyim. aylardır burnumda tüten, aq çinlileri yüzünden gidemediğim, kavuşamadığım, özlemden delirdiğim aileme/kedime/şehrime/dostlarıma/sokaklara/badilere/köyüme/güneş tosta/her ne kadar sevmesemde akrabalarıma kavuşacağım. en son; geçen kasım ayında bir cenaze için bir günlüğüne gidebilmiştim. ondan önce ne zaman gidebildim onu hatırlamıyorum. belki de bu yüzden bu kadar uzun uzun duygusal bir topişkoviç gibi yazdım bunları bilemiyorum. vardır benim böyle dallamalıklarım. evet geçelim albümlere ve sevdiğim parçalara;

    garbage: grubun kendi adını verdiği ilk albüm. tek bir şarkısı için kötü diyemem. her birini ayrı seviyorum. onların hepsi benim yavrularım, birini birinden ayıramam ki la.
    supervixen'in ilk 20 saniyesi ile cayır cayır bir açılış yapılan albüm; 20. saniyeden şarkının sonun kadar albümün tansiyonu hakkında spoiler verir bize. bu albümde sizi üzüntü ve melankoliden gebertecek mik, A Stroke Of Luck, My Lover's Box, wow, Only Happy When It Rains gibi şarkılar mevcut. bunları dinledikçe only happy when it rains'teki gibi "pour your misery down on me" diye haykırasınız geliyor. özellikle milk ve my lover's box şarkılarında. ama bu melankolik şarkıların içinde sözleri ile öne çıkan parça kesinlikle only happy when it rains. şuna bi bakar mısınız ya;

    I'm only happy when it rains
    You wanna hear about my new obsession?
    I'm riding high upon a deep depression
    I'm only happy when it rains
    Pour some misery down on me
    I'm only happy when it rains

    wow ise supervixen gibi ortaya karışık bir şarkı iken; şarkını bütününde yer alan müthiş gitarları ile bu melankoli havuzuna atıveriyor beni. bu şarkı da sanki birazcıkta öfke var. neyse;

    bu şarkıların dışında queer isimli böyle aynı ismi gibi; ibne gibin puşt gibin bi şarkı var. bu benzetmeyi şarkıyı sevmediğimden yapmadım. şarkı öyle bir yakalıyor ki dinleyeni (sizi yakalamasa da beni çok pis çarpmıştı bu şarkı); bir yerde rahatsız ediyor bir yerde aklınızda çok pis yer ediyor. o arkada şarkı boyunca duyduğunuz gitar çınlaması ve nakaratta shirley'in dırı dıp dıııı rı rıııı kısmı çok pis yakalıyor. klibini izlerseniz zaten o ayrı bir dünya. only hapyy ile birlikte en çok vuran şarkılardan oldu. ama diyorum ya bu albümde hiç bi şarkıyı ayırt edemem. sizi kıpır kıpır edecek şarkılar da var. mes'e'laaaaaağ;

    Not My Idea
    Stupid Girl:. bassları çok güzel. o zamanlar kavga ettiğim bi sevgilime atmıştım bunu alskdjas
    Fix Me Now: ilk dinlediğimde farkına varamamıştım ama sonrasında bana hep sevişirken dinlenebilecek şarkılardan biri olarak geldi bu.
    Dog New Tricks
    As Heaven is Wide

    kıpır kıpır diye eklediğim bu şarkıların içinde de ruh halinize göre öfke, melankoli vs bulabilirsiniz. böyle güzel bir albüm bu bence. çog seviyorum çoooog.

    gelelim ikinci albüm olan version 2.0'a: ilk albüm kadar olmasa da mükko bir albüm daha. ilk albümdeki tansiyonun matematiğini korunuşlar. hammering in my head ve dumb dışında sevmediğim şarkı yok. genel olarak melankolik ve öfkeli sözlere sahiptir fakat ruh halinize iniş-çıkışlar yaşatabilecek bir albümdür.
    medication, You Look So Fine (bunun klibi deniz seki'nin seni öpmeye koklamaya doyamadım şarkısının klibine aşşşırı benzer, tek fark; garbıç'ın klibindeki mekan daha sürrealdir.)
    The Trick Is To Keep Breathing (ismine aldanmayın bana hep intiharı anımsatmıştır. never trust anyone diyolar lan daha nolsun)special (bana hep umut ve güzel şeyler anımsatmıştır, son kısmına özellikle hastayım)
    push it: sözleri çok denişik ve güzel bu şarkının.

    I'm sorry that I hurt you
    Please don't ask me why
    I want to see you happy
    I want to see you shine
    ...
    C'mon push it, you can do it
    C'mon prove it, nothing to it
    C'mon use it, let's get through it
    C'mon push it, you can do it

    xd

    Temptation Waits (albümün açılış şarkısı) ve When I Grow Up diğer şarkılara göre daha hareketli şarkılar.

    Sleep Together: hastalıklı bir şarkı:
    If we sleep together
    will you like me better?
    If we cum together
    we'll go down forever
    If we sleep together
    will I like you better?
    If we cum together
    Prove it now or never

    gelelim albümün yıldızına;

    I Think I'm Paranoid: albümün en büyük hiti. bu şarkı hakkında da sayfalarca şey yazılabilir. ama şu kısım;

    You can look but you can't touch
    I don't think I like you much
    Heaven knows what a girl can do
    Heaven knows what you've got to prove

    şeklinde başlayan şarkı nakaratta;

    Bend me, break me
    Anyway you need me
    All I want is you
    Bend me, break me
    Breaking down is easy
    All I want is you

    şeklinde evriliyor. insan gerçekten hayret ediyor ve seviyor.

    deniz seki'nin klibini apardığı you look so fine albümün en sevdiğim ve en hüzünçlü şarkısı iken special, paranoid, push it ve the trick is the keep breathin' ise arkasından gelen favorilerim. sıradaki albüm;

    beatifulgarbage: sevmediğim garbage albümlerinden biri. Cup Of Coffee ve cherry lips dışında pek sevmiyorum bu albümü.

    dördüncü albüm, bleed like me: ilk iki albüm kadar olmasa da sevdiğim bir garbage albümüdür. sex is not the enemy: ilk dinlediğim şarkıları (:
    Run Baby Run
    Why Do You Love Me: albümde en sevdiğim şarkı.
    Bleed Like Me: come on baby, can you bleed like me?
    boys wanna fight

    bu albümdeki en sevdiklerim. diğerleri de iyidir de bunları ayrı tutarım (:

    bunlardan sonra gelen iki albümü pek dinlemedim. dinlesem de sevemeyecekmişim gibi geliyor ama bu dört albüm arasında yaptıkları bir şarkı var. bahsini etmek istediğim. dünyanın en çok izlenen film serilerinden birine main soundtrack olmuş, daha sonrasında müslüm gürses tarafından yorumlanmış. ve müslüm gürses yorumu (bir ömür yetmez ki); benim en sevdiğim müslüm gürses şarkısı olmuş.

    james bond serisinin 1999 yılında çekilen filmi the world is not enough filmine harika bir soundtrack yapmıştır bu grup. şöööyle buyruuoooğn

    böyle uzun entrylerin finaline yazacak bişi bulamıyom ama entry bitti işte daha fazla yazamıyom. finallerde hep kötüydüm ben zaten.