blog sözlük itiraf

#blog sözlük sırala başlıkta ara
/ 148
  • Mumun etrafında dönen bir pervaneyim.
  • Herkese "bayramda bir yerlerdeyim" dedim ama aslında bayramda evde ağlayarak ders çalışacağım.
  • Böyle yeter diye bağırasım var; ama ona bile "boş veeer" modundayım.
  • Seçim sonuçlarına kısmen üzüldüm. Sonuçlarının doğurduğu sonuçlara üzüldüm daha doğrusu.
  • Nefret etmeye başladım pazar günlerinden iyice. Bir ihtimal bu pazardan itibaren değişebilir bu durum.
  • Neyim lan ben?
  • Gitsem bana ne yazacak ki pskiyatrist, kadına/adama "bende epilepsi var, depakin kullanıyorum zaten" diyeceğim ve bana bakıp "hımm o zaman o iş zor" diyecek. Ben de iyi aferin, ver muayane ücretimi geri, diye böyle kafayı yemişçesine sinirleneceğim şu son 1-2 aydır parlamalarımdaki gibi ve döneceğim eve. Düşen ya da zıplayan şekerimle tabi.
  • her gün aynı işi aynı şeyleri yapmak beni gerçekten çok yordu, bunalıyorum sabri abi. yeter beee.....
  • hani bazen bir çizgi üstünde yürürsün çocuk oyunundaki gibi. ellerini kaldırırsın dengeni sağlamak için ama bazen tutunur bazen takılırsın, aynı onun gibi....
  • bu kadar şeyin üzerine olma ihtimalimiz zaten çok zordu. iyi geceler. iyiyse.
  • defacto'dan öyle bir alış veriş yaptım ki anlayamadım ne olduğunu; ama 1000₺ alışveriş yaptığım için garanti havadan 125₺ indirim, 125₺ defacto bonusu, 100₺ de normal bonus verdi. Tabi ki bilinçli olarak 1000₺ oldu o alışveriş. Ha bir de yeni bir üyelik açtığım için 125₺ de ekstra indirim aldım. Aldığım şeylerden daha önce aldığım için epey memnunum diyebilirim. Zira bir tane boxer'a 50₺ vermek var, gidip salak saçma bir markanınkine 150₺ vermek var. Kaldı ki tavsiye ederim defacto boxer konusunda beni tatmin ediyor gayet. Mavi'den bir daha hayatta boxer almam. Büyük konuşmayayım tabi. 5 al 1 öde yaparsa, why not?
  • birisi var. değerlim birisi. bu birisi çok zor zamanlar geçirdi. henüz istediği hayata sahip olamadı ancak o zor zamanlardan çıkmayı başardı. ve kendini boşverse de onu sağlayan özelliklerinden geçmedi hiç. bana şevk veriyor bu konuda. bazı şeyleri salıvermemek için. diyorum kendime geçecek bu süreç. sen yıkılsan da kahrolsan da bitecek. ama çıktığımda şu zamanlardan. bana kalan kendimin en iyi versiyonunu oluşturduğum bir şekilde tamamlamış olmak bu süreci. bol şans.
  • artık gerçekten katlanamıyorum. artık gerçekten çok ağır geliyor.

    bu açıklamayı neden yapıyorum? sadece sevgilim görsün diye. çünkü ona sesimi duyurabileceğim başka bir yer yok.
  • "Allah kurtarsın kardeş" cümlesindeki Allah'ın muarız durumdan kurtardığı gariban kul gibi hissediyorum kendimi.

    Olan şu: tekrar daireye geçiyorum. İl mem kurum binasına..

    Her şeyin hayırlısı demek lazım(ama ben psikopatça istiyordum 8-5 çalışmayı yani. Rahat tepenlerden olabilirim :-| ...)
  • biraz dengesizim ve her şeyi söylemek beni daha dengesiz biri yapıyor. ama içimde tutamıyorum düşüncelerimi. bu ikilemde yuvarlanıyorum. düşünce topuyum.
  • What me dare to be exactly that me wanna be is.
  • yine kayıp, yine yas. araları yıllar da olsa dün gibi... bitmeyecek gibi.

  • "bu başlığa daha önce (15) entry girdiniz."
    bu başlığa bir şeyler yazmadan önce bu duruma bakmaz idim hiç, takılmazdım. şimdi niye ise takıldım. her neyse...
    neler olmadı -ki şu son 5 ayda hayatımda. çeşitli kararlar verdim. belki de verdiğim bu kararlarda başkaları tarafından zor'a* mahkûm bırakılarak iradem ve hâl'im dışında karar verdirildim. 'insanlara güvenmek gibi bir hata yaptım, akıllanmadım...' saf masumiyet anlarında insanların tabii suret ile diğer "insan kardeşlerini düşünecek", diye bir sahte-gerçekliğe kapılıyor idim.(yeni fark ettiğim...) terklere maruz kaldım, "aylak bey, ruh sağlığı hastanesinde bir süre kalmak ister misiniz?"e maruz kaldım, üniversiteyi bırakmaya karar kıldım, majör depresyon ve anksiyete bozukluğu tanılarına muvaffak kılındım. hiçbirini ben istemedim. 'karıncayı da ben incitmedim!'
    deliliğin sınırlarında dolaştığımın farkına vardım. bu çok gerçekçi ve korktucu anlarda kendi irademe hakim olamayışımın saf gölgesi üstünde renkler ve kokuların ne denli bunaltıcı ve baktığım her şeyin ne denli sahte olduğunun farkında vardım. -düzeldim zannediyorum, yaşadığım bir psikoz idi.-
    gene reçeteli ilaçlar kullanmaya başladım. "yas," sürecini tamamlayamam sebebi ile kendim ile aramı epeyce açtım. yusuf atılgan'ın, "aylak adam," romanını çok sever idim... hoş, halâ da sevmekteyim. ilk defa sözlük'e girer iken bu ismi almam tesadüfi bir anın temennisi değil de daha çok gerçekçi bir anın ortağı olmama katkı sağladığını şimdi görmekteyim.
    "aylak adam ismi sizin ne için ne ifade ediyor?" der iseniz, bu adam, yani 'aylak,' olan adam 'ben,' oluşumdan kendisini kendime çok yakın hissetmekteyim. şu an istanbul sokaklarında 'aylak aylak,' dolaşmaktayım. ah! ne hayaller ve ne de güzel bir hayatım var idi. evet! karadenizde gemilerim battı!
    "Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
    taşınacak suyu göster,kırılacak odunu
    kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
    bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin
    tütmesi gereken ocak nerde?"
    yalnızlığın bu kadar canımı acıtması normal mi? çıkar peşinde koşan bunca insanın karşısına geçip, "sizler çıkarcısınız ve bu dünyada yaşamayı hak etmiyorsunuz!" desem, yeri midir? sıkılganlığım, 'kendilik,' halimin en olağan göstergesi midir? ölüm her şeyi alıp götürecek iken bu çaba n'içindir? yaşam bu kadar güzel iken 'ölüm fikrine,' fikrine kapılıp her şeye bir 'es' vermek niyedir? sahi, insan kendi hayatına n'için bir 'es' verir? tekrar geleceğim ve yazacağım. aklımda. tekrar sözlük'e geldiğimde 'mutluluk paragrafları' yazmak istiyorum. bunu çok yapmak istiyorum ve sizleri de bu mutluluğuma dahil etmek istiyorum... her ne ise. esen kalın efendim, kendinizi hiçbir yerde unutmayın, ışık ile...
  • Hüzün artık huzur olmaya hazır. Hamdolsun :))
  • sözlükte ki eski arkadaşlarımı çok özledim, kimseler kalmamış :(
/ 148