aşk
-
hala var olduğunun kanısında olduğum ve yaşadığım bir duygudur. -
aslında yazılacak çok fazla şey var da işte ne kadar sadeyse o kadar iyi derler ya bu da öyle olacak. nerede ne zaman ve nasıl karşınıza çıkacağı belli olmadığı gibi yine aynı şekilde nasıl bir gün biteceği belli olmaz ve bu satırları genelde bitiremeyenler yazar. diğeri çoktan her şeyi bitirmiştir. öyle kolay kolay bulamazsın. buldun mu bitmesin istersin. sarılırsın neyin var neyin yoksa onlarla. ama işte, biter. -
Yaşamayın bu duyguyu üzüyorlar dedirten başlıktır -
Allah'a yakın olma, hayranlık duyma, sınırsızca sevmek, o'nun güzelliği karşısında hayretlere dalmak, kendi varlığını sıfırlama, o'nda kendini bulma, kendini o'na bırakma, erime, kaybolma, damlanın denizde kaybolması gibi. O'nsuz hiç olduğunun farkına varmak. varlığımızda o'nu keşfetme. yeryüzünde en güzel, en dost, en sarıp sarmalayan sadece o olduğunun bilincine ermek. yaklaştıkça tatlı tatlı yanmak ve yandıkça yaklaşmak. -
aşk başkadır, sevgilinin gözünde tanrıyı görmektir, -
Aşk zordur. Bazen yaşamak yerine açısını çekmeyi yeğler insan. -
Dünya nüfusunun sizin için 1 olmasıdır. O kadar güzeldir ki her an onu düşünürsünüz. Aklınızdan hiç çıkmaz. Türlü sakarlıklar ve dalgınlıklar peş peşe gelir. Her gece yattığınızda onlu hayaller kurarsınız. Beraber gittiğiniz bir mekanın önünden geçerken duygulanır ve anılara dalarsınız. Sürekli görmek istersiniz. Gülümsemesi size bütün dertlerinizi unutturur zaten aşıkken pek bir derdiniz de olmaz nasıl olur bilinmez ama umursamaz insanın teki olup çıkarsınız. Dilinizde bir aşk şarkısı bütün gün mırıldanıp durursunuz.
Velhasıl kelam aşk güzel şeydir tabi bitene kadar. -
âşık olmak saniyenin beşte biri kadar kısa bir süre içerisinde gerçekleşiyor ve bu esnada beyinde 12 ayrı bölge uyarılıyor. Bu uyarılan bölgeler insanda "öforik" duygular oluşturan "dopamin, oksitosin, adrenalin" ve "vasopressin" gibi hormonların salımına sebep oluyor. bunun adına da halk arasında aşk deniliyor. -
eşşek gibi adam oldun lafını yalanlayan olaydır.
içinizden harbi kelebekler falan uçar. -
Sevmekten daha az güçlü olan duygudur. Hoşlanmadan sonraki sevmekten önceki evredir. Aşık olmayı değilde sevmeyi isterim hep. Aşk daha geçici bir duygu bana göre. Sevmek ise sende hayat bulur ve senle son bulur. O yüzden aşık olmaya değil sevmeye çabalamak gerek. -
Beni, yıllar sonra, fırtınaya yakalanmış saman çöpü misali oradan oraya savuran kuvvetli tutku. daha evvel yine burada "insanın karşısına kolay kolay çıkmayan mucizevi bir şey" olduğunu yazmıştım. zaten aşk zaman kolay olmuş ki?
bugün yine yeniden yüreğimin, kalbimdeki senin farkına vardım. aradan geçen uzun yıllarla soğuyan ve senden başkasına hiç ısınamayan yüreğim, bugün karşı kaldırımdan bana doğru yürüdüğünü görünce alev aldı. hele bir de gülümsedin ya, işte ben o ara eriyip aktım kaldırım taşlarının arasından. kendimle kendimin arasında kaldım; bir yanım yüzünü görmek, adını anmak istemiyordu diğer yanım ise nefes kadar yakınında olmak... olanca şeye rağmen yine bir gülüşünle leyla ettin beni. ben mecnun olmak istedim, mecnun gibi çöllere düşmek, uçsuz bucaksız kum denizinde tek başıma oturup sadece şu sorunu cevabını bulmak istedim. hala bir ömür yanımda olmanı istiyor muyum? bilmiyorum. ama seni hala deli gibi seviyorum. bunları şimdi sana yazacak cesaretim yok ama belli mi olur bir gün toplarım cesaretimi yüzüne söylerim. aşkın mucizeviliği de burada belki bir gün kader ağlarını örer ve farklı şartlarda karşılaşırız. o zaman kadar kendine iyi bak. seni seviyorum.
-
Seksi meşru ve beleş kılmanın yegane durumudur. -
benim için (bkz: sosyoloji) dir. -
Mutlu aşk yoktur diyorum ben. Elma şekeri misali... Elma şekerini yersiniz, önce tatlı gelir, sonra sapı elinizde kalır. -
gerçekte var olmadığını düşündüğüm bir duygudur -
aşk, aşeka kelimesinden gelen farsça kökenli kelimedir.
aşeka adlı bitki, sarıldığı ağacı tamamen sarmaladıktan sonra kurutması ve öldürmesi ile bilinen bir tür sarmaşıktır. -
Aşık olduğumuzda arzuladığımız onun sadece bedeni değil, o bedende yaşayan kişiye dokunmak isteğidir. Dokunabilmenin yolu ise onda herhangi duygular, düşünceler uyandırabilmek diyebiliriz bir yanıyla. Biz arzumuzu onaylasın, tatmin edileceğini vaat etsin isteriz. O ise bizi görmediği izleniminden ziyade, dikkatini çekemeyecek kadar önemsiz bir nesne olduğumuz izlenimi yaratmaya ant içmiş gibi davranır. Ona olan aşkımızın, kendi davranışlarıyla ilgili olduğunu düşünüyordur belki. Öyle olması ne güzel olurdu. Ne kolay. Bu durum inancımızı sarsabilirdi böylece. Ne yazık ki değil. İnancımız kendi aşkımızdan ileri geldiği için kendisine meylimiz içsel bir mecburiyet. Belki aşkta öznel bir haz peşinde koşuyoruz belki aşk zaten bir yanıyla bu demek. Bilemiyorum.
Sonra acı çekeriz. Hastalığımızı somut bir varlık olarak ansızın karşımızda görmüşüz de gördüğümüz şeyi çektiğimiz acıya benzetemiyoruz gibi bir acı. Gerçekliğini kavramakta zorlanmamıza rağmen varlığını kabul etmek durumunda kalmamız yönünden ölüme de benzetilebilir.
Bir noktada acı da doyuma ulaşır. Acının ardından gelen ilgisizlik gibi geçip gitmiş bir şeyler kalır. -
saadet kaynağı olmadığını düşündüğüm his.
aşk acıdan beslenen bir canavardan farksızdır. aşk gözyaşlarıyla beslenir, kavuşma ânıyla berâber bünyeyi yavaş yavaş terk eder... -
Söyleyemediğimdir. -
Her an her saniye aklımdan çıkmayandır.