ortaçağ tanımının yanlış olması
-
ortaçağ, çoğu kaynakta karanlık çağ olarak geçmektedir. fakat bu tabir bazı o dönem seyyahları veya yazarları rahatsız etmiş ve tepki gösterilmesine yol açmıştır.
(bkz: umberto eco) ortaçağ tabirinin kullanılmasından duyduğu rahatsızlığı ortaçağ tarihi setlerinin hepsinde üstüne basa basa anlatmıştır.
Eco ve yazarlar, ilk önce Ortaçağ’ın bir yüzyıl olmadığında hemfikir. Yüzyıllar toplamı Ortaçağ, içinde pek çok farklı Ortaçağ’ı barındıran bir dönem. Hem de hayli uzun bir zaman dilimi. Üstelik yalnızca Batı’yı değil, Doğu’yu (Doğu Roma’yı) da kapsayan (ve ilgilendiren) bir dönem. Felsefi, bilimsel, askeri, kültürel ve sosyal anlamda bir dolu coğrafyanın kaynaştığı, ayrı düştüğü ve birbirinden etkilendiği Ortaçağ’ı sadece Hıristiyanlığın penceresinden bakarak değerlendirmek ve “karanlık” diye nitelemek, Antikçağ’dan alınıp Rönesans ve Aydınlanma’ya aktarılanları bir çırpıda silmek anlamına da geliyor. Elbette Kilise Babaları’nın baskınlığı yadsınamaz ama gerek dilden gerek kültürel alışverişten doğan etkileşim de aynı oranda dikkat çekici. Hatta tüm keşmekeşe rağmen Ortaçağ’ın büyük entelektüeller yetiştirdiğini de bir kenara not etmek lazım.
Ortaçağ’ın hastalık, yokluk, büyük savaş ve kıyımlarla dolu olduğunu kimse göz ardı edemez. Ama tüm bunların ileriki dönemlerde geliştirilecek icatların ilk örneklerinin (prototiplerinin) yaratılmasını sağladığını gösteren örnekler de kitaplar da mevcut.