yalnızca 6 saatin var deseler ne yaparsın


  • istanbulun en sevdiğim köşesine gidip insanları ve çeşitli hayatları izlerdim. şarabımı yudumlayıp sigaramı içerken yavaşça içinden kurtulduğum kaosun dışındaki huzurla buluşurdum. belki o sırada en sevdiğim şarkı ve şiir dizeleri de bana eşlik ederdi. ya da şiirlerden hiçbir şey anlamadığım için sıkılıp kitaplara dönerdim. birkaç kelime karalardım kitapların üzerine. hiçbir zaman yayınlanmayacak bu kelimelerin son kez içimden çıkıp somutlaşmasına müsade ederdim. belki 6 saatin sonunda biri o parkta kitabı bulup alacak ve benim yok olmuş hayatımın kırıntılarıyla yeniden var olacaktı.