i̇stanbul


  • SIRLARIYLA BESLENDİĞİM ŞEHİR

    Doğduğum şehre vefalar biriktirmiştim,
    Götürdüm, dağıttım, bıraktım…
    Bilirim ki, insan doğduğu kentin
    Ruhundan beslenir,
    Beni de İstanbul besledi, büyüttü.
    Hep verdi bana, hep kattı,
    Beni bitimsiz sevdaların hikayeleriyle donattı,
    Sonsuzluğun yolunu gösterdi,
    Bunun için vefalar biriktirdim İstanbul’a…

    Kalabalığında kaybolduğum,
    Kendimi unuttuğum,
    Kendimi o kalabalık sandığım,
    Sürüklendiğim, diklendiğim,
    Evliyaların ok işaretlerinde,
    Sahafların aydınlığında,
    Bir bilgenin bir cümlesinde,
    Kendimi yeniden bulduğum,
    Kendimi yeniden kurduğum,
    Olduğum şehre vefalar biriktirdim…

    En güzel günlerimin ortağıdır İstanbul,
    Çocukluğumu şen şakrak yaşadığım,
    Çocuklarımı kıskandıracak oyunlar oynadığım
    O şanslı sokaklar,
    O köşkvari iki katlı ahşap evimiz,
    O sarmaşık gül-ün sarıp sarmaladığı çardak,
    O çitlembik, o muşmula ağacı,
    Bahçe duvarının süsü hanımeli,
    O buz gibi sularını içtiğimiz,
    İçinde yiyeceklerimizi sakladığımız kuyu,
    Elinde kahvesiyle İstanbul hanımefendisi babaannem,
    Annem, babam ve kardeşlerim,
    Sevdiklerimi kucaklayan şehre vefalar biriktirdim….

    Sokağımızdaki o tarihi çeşme,
    Sadece Osmanlı’nın sanatını anlatmazdı,
    Sanatın her bir harfindeki naifliği,
    Aşkı ve inancı da anlatırdı,
    Bu sebepten çeşmeye gelenler,
    Kovalarına sadece su doldurmazdı,
    Akan suyla birlikte neler akardı,
    İşte bu sırdı…
    Sırlarıyla beslendiğim şehre vefalar biriktirdim…
    kibritçi kız