yalnızca 6 saatin var deseler ne yaparsın


  • Annem, babam, kardeşim, ailem, dostlarım var. Önce hiç bir şey çaktırmazdım tabi. Hepsiye güzel güzel görüşürdüm. Güzel annemi doya doya öperdim, doya doya içime çekerdim kokusunu. Sevdiğim dostlarımı görür iki muhabbet ederdim. Gözlerim dolardı biraz. Çaktırmadan tuvalete diye gider ağlardım kuytu köşede. Tabi anlar gerçek dostlar halden. Söylerdim böyle böyle diye. Belki hepsi yıkılır ama o duyguyu orada paylaşırdım. Güzeldir tabi. Tabi unutmadan birde sevdiğim dünya tatlısı bir kız var. Bilmiyor tabi sevdiğimi. Yanına giderdim. Söylemezdim sevdiğimi. Korkardım çünkü. Gözlerine son bir kez daha bakar. Görüşürüz derdim. Eee artık geldik son saate. Son bir vakit namazımı kılardım. Yüzümde hafif bir tebessüm oluşur son duamı ederdim. Elveda nitelikli bir kaç yazı, sevdiğim kıza güzel bir mektup yazardım. Geldik son 15 dakikaya. Alırdım Camel'ımı, çayımı giderdim bizim okulun tepesine. Bir deniz manzarası var ki anlatamam. Tadından yenmez. Yakardım sigaramı, yudumlardım çayımı. İşte orada ölmeden önce son bir kez daha huzuru hissederdim. Güzeliyle kötüsüyle tüm anılar kafamda canlanırdı hızlıca. Sonra gülmeye başlardım herhalde. Ve son dakikalarda gülerek: "Ulan o kadar çabaladık. Ne oldu şimdi ?" derdim. Zamanında mutsuz olup somurttuğum şeyler anlamsız gelirdi. Ve artık o an... sigaramdan son dumanı alıp, çayımın sonunu yudumlayarak ayağa kalkardım. Huzurumun vücudumda oluşturduğu ferahlık ile: "Elveda yalan dünya" derdim...