blog yazmak


  • Blog yazmak, kimi zaman en güzel terapidir, kimi zaman yardımlaşmadır, kimi zaman birbirini tanımayan insanların birbirlerine destek olmasıdır. Gelen olumlu bir yorumla mutlu olmaktır. Kimi zaman da içinde kıskançlık, sevgisizlik, haset taşıyan nobran kişilerin saldırgan yorumlarıyla insanlık adına utanç duymaktır...
    Çocukken gizli gizli günlük tutan herkesin birgün mutlaka tanışacağı eylemdir blog yazmak. Önceleri utana sıkıla, sonraları haykırmaktan çekinmeyerek düşünceleri yazıya dökmektir blog yazmak.
    Blog yazmak, genel yayın yönetmeninin, baş yazarın, köşe yazarının, editörün, fotoğrafçının, halkla ilişkiler uzmanının sorumluluğunu tek başına alarak bir gazete çıkarmaya da benzer. Gazetede tiraj, blogda tıklanma sayısı olur, okundukça kendinizi iyi hissedersiniz.
    Blog yazmak kimi zaman yorar da insanı. Binlerce e-posta gelir, yazdığınız konuda sizden yardım isterler. Önceleri büyük bir iyi niyetle her bir e-postaya yanıt verirsiniz. Bir teşekkür bile edilmez genellikle bu çabanız karşılığında. Sonraları, yani insanları kullanma meyilli kolaycıların blog yazarlarından çıkar umduğunu fark ettiğinizde, insanlığınızdan bir kez daha utanırsınız...
    Aslında sosyolojik gözlem yapma yeridir de bloglar. Yaşadığımız dünyanın, yaşadığımz ülkenin yansımasıdır da blogosfer. Benciller mi dersiniz, arkadaşının reklam almasını kıskanıp ona çamur atmaya çalışan blog yazarları mı dersiniz, nezaket ölçüsünü kaçıranlar mı dersiniz, kendi aralarında gruplaşanlar mı dersiniz, blog arkadaşlığını realitede de sürdüren keyifli dostluklar mı dersiniz, kendini otorite olarak görenler mi dersiniz, duygu dünyasında yüzenler mi dersiniz, yani kimi ararsanız bulursunuz bloglar arasında. İşte bu yüzden blog yazmak, insanın kendisiyle ve yaşadığı toplumla yüzleşmesini de sağlar.
    blog yazmak size muhteşem olanaklar da sunar. Mesela blog yazdığınız için iş bulursunuz, ya da dizilerin filmlerin galalarına katılırsınız. en sevdiğiniz yazarla söyleşi imkanı bulursunuz. Ben çok katıldım bu tür etkinliklere Hürriyet Bumerang sayesinde, şanslı blog yazarlarındanım.
    Ben mi, ben artık blog yazmadan yaşayamam sanırım. Blog yazmak, kahvaltı etmeden dışarı çıkmamak gibi bir alışkanlık oldu bende. Dün akşam izlediğim Lila Lila filminde söylenen gibi,
    "yazmamak, yazmaktan daha zor!" benim için artık..