cehalet mutluluktur
-
binlerce yıl geçmesine rağmen geçerliliği katmerlenerek artmış bir veciz sözdür. bilgi kümülatif değildir, herhangi bir şeyi öğrenmeye başladığımızda aslında cehaletimizi azaltmıyor, tam tersine sorduğumuz soruların sayısını artırıyor ve bilgimizden çok ne kadar bilmediğimizi görüyoruz aslında. ve öğrendiğimiz her yeni şey hayata bakışımızı değiştiriyor(çok büyük oranda negatif olarak) ve daha çok şüpheci yaklaşıyoruz meselelere. şüphecilik ise bilimsel düşünceyi temel almış insanların sarsılmaz bir parçası, fakat aynı zamanda hayat mevhumunda giderek daha fazla yalnızlaşılmasına sebebiyet veren bir olgudur dostlar. zira öğrendiğimiz her bilgi bizi daha yukarıya çıkartır ve "bu kadar insan burada napıyor amk" sorusunu sordurtur. işte bu soruyu sorduğunuz an, beyninizde şimşeklerin çaktığı ve geldiğiniz noktayı görüp irkildiğiniz andır. yüzeysel, çokboyutsal düşünmeden uzak, sığ fikirli insanların meselelere bakışını, birbiri arkasından neler yaptığını, aslında herkesin kendini birer etik kumkuması olarak pazarlamaya çalışmasını fakat fi'liyatta ise tam tersini göstermelerini çok acı veren gerçeklikler silsilesinin sadece birkaç örneği olarak göreceksiniz. ve işin aslı ise, ekseri mutludur bu insanlar hayatlarından. esas mutluluğu bu insanlar yaşamaktadır. bir birey olmayı beceremeyerek içinde bulunduğu toplum ile anlam kazanmaya çalışan bu insanlar şüpheci, sonu bilmez sorular soran insanlardan kat be kat mutludurlar, kendilerine hedefler koyup bunları gerçekleştirmek için kendilerini geliştirmek yerine birbirlerinin arkasından kuyu kazarak statü kazanma yoluna giderler. "cehalet saadettir" sözünün doğruluğunun sağlaması ikinci sosyete türünden birkaç örnekle yapılacak birkaç dk ayaküstü sohbet ve/veya bu sosyeteden iki bireyin konuşmasına gözlemci olduğunuzda çok rahat görebilecek ve bir sorgulama daha yapabilecek, bir katre daha karanlığa gömülebileceksiniz.