en uzun gece


  • 88 saniye sürdüğü söylenen depreme yakalandığımız geceydi. Uyanıktım. Kasırga çıktı sandım, dolu yağıyor sandım ama gece öyle bir hava olmadığı için deprem olduğunu anladım ve kedimi kaptığım gibi dışarı kendimi attım ama elektrikler gitti, yer beşik gibiydi, yer yarılacak da içine düşeceğim sandım. Durmuyor zelzele durmuyor, sallanmak bitmiyor, "sonum geldi, az sonra öleceğim, artık bitti, kıyamet kopuyor" dedim. Kedi de çığlık atıp kaçtı. "Noluyor ya noluyor" diye bağırıyorum. Mahalleden çığlık sesleri geliyor. Bir oraya bir buraya şuursuzca koştururken defalarca kelimei şahadet getirdim yüksek sesle. Artık bitti. Mahallenin dışındaydım. Mahalleye baktım minare yok yerinde. Gözümün önüne 17 ağustos depremi fotoğrafları geldi. Sağlam ev kalmamıştır dedim. Nihayet durdu ve hemen babamı aradım. Şükür yaşadıklarını öğrenince rahatladım. Deli gibi yağmur başladı, koşa koşa eve giderken ortalık mahşer alanı gibi. Araç trafiği yoğun. İnsanlar en tehlikeli yerin kendi durduğu yer olduğunu zannediyor, bir yerlere kaçarsam kurtulacağım, deprem beni bulmayacak psikolojisinde. Güneş bu mevsimde 7:10 gibi doğar. Güneş doğsun diye çok bekledim. En uzun gece o geceydi.