milliyetçilik


  • Bir şeyden eminsem, o da avrupa-amerika ve türkiye'nin milliyetçilikten anladığının tamamıyle birbirinden farklı olduğudur.

    Amerika'da sözümona milliyetçilik diye bir şey yok zaten. Onlara göre siyasi liderler ve kızıl orduda emek vermiş herkes milliyetçiliğin altını doldurur, ki bu milliyetçilik değildir.

    Avrupa'da ise, kelimenin tam anlamıyla sömürgeciliği halka milliyetçilik diye yutturmuşlar. Küçük topluluklarin emeklerini ve dillerini, kültürlerini çalıp onları egemen güce (hegemonyaya) mahkûm duruma getirmişler. Buna da milliyetçilik süsü verip güya farklı toplulukları ait olmadıklari başat bir ırka ulamışlar.

    Türkiye'de milliyetçiliğe ise canlar kurban olsundur. O kadar kendinden nevzuhur ve o kadar organik bir milliyetçiliğimiz var ki, farklı milletlerin tebaasından gelenler bile bizdeki milliyetçiliğe hayran olurlar. bu milletler, kendilerinin de birer "türk milliyetçisi" olduklarını söylemekten gocunmamışlar, keza başka otoritelerin istismarindansa türklerin koruyuculuğuna sığınmayı türk hükümdarlardan bizatihi talep etmişler.

    ..
    Demek ki diyorum, şu avrupa'lı yazarlarla türklerin milliyetçilik konusundaki çatışmalarını görünce,

    Demek ki milliyetçilikten anladığımız şeyler farklıymış da o yüzden yazarlarımız yabancı yazarlarla anlaşmazlık hâlindelermiş.

    İşte bunlar hep tane tane anlatılmalı diye düşünüyorum.

    Haksız mıyım? :-|