disipline gitmek


  • ortaokulda matematik hocam tarafından gönderilmiştim. olay şu şekilde gerçekleşti: sınıfta çok konuşan bir çocuk vardı matematik hocamız da en sonunda çocuğa dayanamadı ve çocuğu kendi masasına oturtup öğretmen ilan etti. işte çocuk embesil embesil gülerken matematik hocam da "seni kral ilan ettim." gibi şeyler söylüyordu, herkes konuşurken ben de o gürültünün arasına "monarşiye hayır!" diye geyik amaçlı bir propaganda sıkıştırdım... ki benim kelimelerim hocamın kulağına çarptığında hocamın yüzünde teşekkül eden psikopatik metamorfozu* görmeniz lazım. sanırım hayatımda maruz kaldığım en monarşist bakışlardan biriydi. herneyse tahmin edilebileceği gibi hocanın bana bakışını fark eden sınıf ahalisi kireç kesildi (evet, o kadar tek erkli bakışlardı!) daha sonra hocanın bana yaklaştığını fark ettim; o sırada aklımdan geçen şey, ya bana okkalı bir tokat atacak ya da kolumdan tutup disipline götürecek. ben iki durum için kar-zarar analizi yaparken hocam kolumdan tuttuğu gibi beni dışarı sürüklemeye başladı (heh dedim hala düşünmek için bir sürüklenme mesafesi kadar zamanım var). ben de dedim madem bir b*k yedik, yaptığımız espiri ciddiye alındı o zaman devamını getirelim "bizi toplum baskıları durduramaz! sistem çürümüş! insanın eylemleri düşüncesinin en iyi yorumudur! arzu ne kadar fazlaysa rahatsızlık hissi de o kadar şiddetlidir!.." gibi John Locke'dan birkaç alıntıyla sınıftan sürüklenerek çıkartılırken sınıf hiyerarşisinde edineceğim yeni konumun hayalini kurdum (ehe klasik açgözlü devrimci).

    sınıfta çıt yoktu, herkes sanki tarihi bir ana tanıklık ediyormuş gibi sergilediğim tiyatroyu ciddiyetle izliyordu. daha sonra beni sınıftan çıkartıp ayağıma basmaya başladı. ben ise kıkır kıkır gülerken kendimi "sen abdulhamit'i savundun!" dememek için zor tuttum. birkaç politik sidik yarışının ardından beni müdür yardımcısına kadar sürükledi. işte bu sidik yarışı iyice karaktere girmemi sağlamıştı, ben artık geyik yapmıyordum, artık ciddi ciddi bir davam vardı ve bu yolda her şey mubahtı.

    müdür yardımcısının odasına tökezleyerek atıldığım gibi "bu faşist, naziler hakkında radikal düşüncele sahip!" dedim. neye uğradığını şaşıran müdür yardımcımıza olayı açıklarken karakterden yavaş yavaş çıkmaya başladım. konuşmam bittikten sonra müdür yardımcımız "ne monarşisi oğlum, monarşi mi kaldı?" dedi. ben bu şekilde bir tepki beklemiyordum, bana diyecekti ki "sana 3 gün uzaklaştırma veriyorum." ben de diyecektim ki "yukarıdaki adalet yazısına." ilavesiyle zaten kendimi kaybettiğim için bu cümleyi söyledim. benim söylediğim bu anlamsız cümleden sonra garip bir sessizlik oldu. bu garip sessizliği akıllıca bir şey söylemişime yormak çok kolaydı ki öyle yaparak kendimi avuttum. ardından bana sınıfa gidebileceğimi ve hocayla konuşacağını belirtti.

    sonuç olarak ilerleyen günlerde bana bir şey olmadı ancak sınavda hıncını çıkartacağını tahmin etmeliydim. matematik sınavı yapıldı en yüksek alan 20 aldı, ben 10 almıştım ardından çok itiraz gelince kurtarma sınavı yapıldı ondan da 20 aldım.

    *alper canıgüz