normlar hiyerarşisi


  • hukuk fakültesi denilen yerlerde birinci sınıfta anayasa hukuku dersinde öğretilmeye çalışılan bir çeşit prensip. Genellikle kemal gözlerden okutulur ve basit bir piramitle sembolize edilir.

    Uluslararası anlaşmalar kısmına gelince. Bu arada anayasanın son zamanlarda değişmediğini varsayarak söylüyorum. Doksana altı doğrudur. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş uluslararası anlaşmayı kanun hükmünde yapar. Ancak burada dikkat edilmesi gereken bir iki nokta var.

    Birincisi. Uluslararası anlaşma ne demek. İki ya da daha fazla devlet arasında imzalandığını biliriz belki ama antlaşma, protokol, son senet, pakt, sözleşme, şart ya da statü gibi çeşitleri olduğunu da hatırlamalıyız. Yani uluslararası hangi anlaşma doksana altı kapsamına girer. Hangisi girmez. Bunu bilmek lazım.

    İkincisi. Usulüne göre yürürlüğe girmek ne demek. Yani yasama organı uygun mu bulacak da yürürlüğe girecek yoksa zaten yürürlüğe girdikten sonra mı yasama organı tarafından onaylanacak. Burada yasama organının iki çeşit hareketi vardı galiba. Bazı anlaşmalar için uygun bulma. Bazıları içinse yetki verme. Kime. Yürütme organına. Neden. Çünkü zaten millet bazı durumlar için yürütme organına o yetkiyi vermiş. Hangi yetkiler. Yürütmeye ilişkin yetkiler. Ne gibi. Ekonomik ve ticari. İşte ekonomik ve ticari mahiyetteki anlaşmalar meclisin verdiği yetkiye dayanılarak yürütme tarafından da uygun bulunabilir. Filan.

    Üçüncüsü. Kanun hükmünde ne demek. Yani kanun gücü ve kudretinde demek. Peki hepsi kanun hükmünde olabilir mi. Mümkün değil. Bazı uluslararası anlaşmalar iç hukukta doğrudan uygulabilirken bazıları uygulanma kabiliyetine sahip değildir. Mesela Hoffman sözleşmesi ceza muhakemesi açısından doğrudan uygulabilirken kyoto protokolü bağlayıcılığı olan ama doğrudan uygulanması mümkün olmayan bu sebeple de usulüne göre yürürlüğe konan meclis tarafından bu protokole uygun kanun çıkarılması gereken bir anlaşmadır. Yani bu bize neyi gösteriyor. Sadece doğrudan uygulanabilir anlaşmalar kanun hükmünde olabilir.

    Dördüncüsü. Her ne kadar doksana altıda kanun hükmünde olduğu belirtilmiş olsa da hemen devamında bu anlaşmalar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile iptal davası açılmayacak ya da anayasa mahkemesinin kendiliğinden denetim yapamayacağı söyleniyordu galiba. Bu da ne demek. Aslında uluslararası anlaşma ile anayasa arasında çelişki oluşursa ikisi de olduğu gibi kalır demek. Yani kısaca üçüncü dünya ülkesi anayasası demek.

    Sonuncusu. Temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası anlaşmalar ile kanunlar birbirine uymazsa uluslararası anlaşmayı uygularız. Neden çünkü Avrupa Birliği filan. Avrupa insan hakları sözleşmesi ve tabii bir de bizim temel hak ve özgürlükleri düzenleyen kanunlarımız.