hayvan çiftliği


  • birçok mesajlar veren bu kitabı anlatmak, özetini çıkarmak bir hayli zor.
    zira her satırı derin anlamlar içeriyor ve satırların arasını da okumak gerek tabi.
    çoğumuz kitap okurken bazı yerleri özellikle işaretleriz çeşitli nedenlerle.
    bu kitaptan neleri işaretlemişim diye baktım da...

    "İnsan ile hayvanların ortak çıkarı vardır, birinin dirliği öbürlerinin de dirliğidir", diyen çıkabilir. Onlara sakın kulak asmayın. Hepsi yalan. İnsanoğlu, kendinden başka hiçbir yaratığın çıkarını gözetmez
    İnsan üretmeden tüketen tek yaratıktır. Süt vermez, yumurta yumurtlamaz, sabanı çekecek gücü yoktur, tavşan yakalayacak kadar hızlı koşamaz. Gene de tüm hayvanların efendisidir.
    İnsanoğlu, kendinden başka hiçbir yaratığın çıkarını gözetmez.
    Bu hayatta başımıza gelen tüm kötülüklerin insanların zorbalığından kaynaklandığı gün gibi açık değil mi?
    Şunu da unutmayın ki, insana karşı savaşırken sonunda ona benzememeliyiz. Onu alt ettiğimiz zaman bile, onun kötü alışkanlıklarını benimsemeye kalkmayın.
    Er geç bir gün gelecek, zorba insan devrilecek.
    Ciğeri beş para etmez, asalak insanlar...

    Özgürlüklerini savunmayanların ödedikleri bedel ağırdır.
    Evet yoldaşlar, yaşadığımız hayat nasıl bir hayattır?
    Şu kısa ömrümüz yokluk içinde, sabahtan akşama kadar uğraşıp didinmekle geçip gidiyor.
    Ülkemiz, topraklarında yaşayanlara düzgün bir hayat sunamayacak kadar yoksul mudur?
    Bu isyanın ne zaman başlayacağını bilmiyorum, bir hafta sonra da başlayabilir, yüz yıl sonra da, ama şu ayaklarımın altında gördüğüm samanlar kadar emin olduğum bir şey var: Er geç adalet yerini bulacak.
    Duygusallığa gerek yok, yoldaş. Savaş, savaştır. En iyi insan, ölü insandır.
    İnsan. Tek gerçek düşmanımız insandır. İnsanı ortadan kaldırın açlığın ve köleliğin temelindeki neden de sonsuza kadar silinecektir yeryüzünden.

    Napoleon tek bir özgün düşünce bile geliştirmiyor, Snowball'un tasarılarının hiçbir işe yaramayacağını sessizce çevresine yayıyor, sanki uygun zamanı kolluyordu.
    Az sonra köpekler de koşarak geldiler. Bu canavarların nereden çıktığını ilk başta kimse anlayamamıştı, ama çok geçmeden gerçek ortaya çıktı. Bunlar, Napoléon'un annelerinden ayırıp özel olarak yetiştirdiği yavrulardı.

    Dışarıdaki hayvanlar bir domuzların yüzlerine, bir insanların yüzlerine bakıyor; ama onları birbirinden ayıramıyorlardı.
    Yalnız bugünkü hayatın acı ve yoksul olduğunu, aç kaldıklarını, soğuktan üşüdüklerini, uyudukları zamanın dışında boyuna çalıştıklarını biliyorlardı. Fakat şüphesiz geçmiş günler daha kötüydü. Böyle olduğuna inanmak onları memnun ediyordu.
    Squealer gönüllere su serpmeyi çok iyi beceriyordu. Kuşkusuz şimdilik tayınları yeniden ayarlamak zorunda kalmışlardı. (Squealer hiç bir zaman ‘kısıntı’ sözcüğünü kullanmıyor , ‘yeniden ayarlama’ demeyi yeğliyordu.)

    Napoleon. "Bir kez daha şerefe kaldıracağız bardaklarımızı, ama bu kez Hayvan Çiftliği'nin şerefine değil! Bardaklarınızı ağzına kadar doldurun. Haydi bakalım, beyler: Beylik Çiftlik'in şerefine .
    Bütün hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar öbürlerinden daha eşittir.
    Gene o sıralar, yeni kurallar getirilmişti: Bir domuz ile başka bir hayvan yolda karşılaştıklarında öteki hayvan kenara çekilerek domuza yol verecek ve bütün domuzlar pazar günleri kuyruklarına yeşil kurdele takma ayrıcalığına sahip olacaklardı.
    Tek aday olan Napoleon oybirliğiyle başkan seçildi.
    “ Napoleon her zaman haklıdır .”