en güzel aşkınız


  • tam olarak en güzel ya da en gönül verileni diye bir şey yoktur bana göre ama bahsetmek istiyorum.
    Üniversitemiz küçük bir üniversiteydi ve ilgili programın ilk öğrencileri bizdik. İkinci sınıfa geçtiğimizde alttan dersim için yeni gelen sınıf ile derslere girmeye, yeni insanlar tanımaya başladım. Gerçekten bazı şeyleri onlardan öğrendim, onlar sayesinde bazı engelleri aştım, sayemde bazı engelleri aşmışlardır. Gerçekten daha önceden kendimi yakın hissettiğim birkaç hanım arkadaşım olmuştu lakin pek görüşmek, bu konulara girmek işime gelmedi ve kısa sürede mesafemizi bildik ama bu sefer sınıfta birisini gördüm. Gönül gözüyle görmek dedikleri bu olsa gerek. Rahatsız etmeden, adının yayılmasını engelleyerek sordum soruşturdum. Sınıf arkadaşlarından başlayarak birçok arkadaşını, mahallesini falan öğrendim abi.

    Aslında bir şeyler var ama ben pek üstelemek istemiyorum çünkü çok narin ve zarif birisi. Kırmaktan, üzmekten gerçekten korkuyorum. Neyse gördükçe alıştım, alıştıkça bazı duygular daha ağır gelmeye başladı. Ben Neşet babayı ölümüne dinleyen insanlardanım. Gırşehrin bağrından kopan üstad çok şey söyler bana. Şarkılarından anladıklarım adeta hayat felsefem diyebilirim.

    Abi gerçekten ilk kez bazı şeylerin tadını alıyordum. İlgi göstermek istiyor ama gerçekten şüphe de duyuyordum. Her zaman başkasını yakmaktan çok korkarım. Gerekirse kül olurum ama bir başkasında olumsuz iz bırakmak istemem ve bu görüşüm bu konuda da aynıydı. Çok düşündüm, çok zorladım kendimi ama bazı şeyler vardır ya kaderin yazdığı heeh işte ona inanarak ve yüce yaradana güvenerek ben kendimi aştım. Bir türlü konuşmak için uygun bir zaman ayarlayamıyordum. Her zaman görebildiğim bu güzel insanı gördükçe artık bir umutsuzluk oluyordu içimde ama olması için birçok şeyden de vazgeçebilirdim.

    Bir gün bir sınav öncesinde ikinci sınıflar olarak üç beş kişi bir araya geldik ve not üstünde bir konu hakkında tartışıyor ve arada gülüşüyoruz. O sırada bir arkadaş konu ile ilgili bir şey sordu ve konuyu anlatmaya başladım. O sıra kurban olduğum yanımıza yaklaştı ve bana bakarak benden şarj aleti istedi. Allah kahretmesin ki o gün yanımda yoktu. Maalesef yok yanımda dedim ve teşekkür ederek gidiyordu ki kendi sınıf arkadaşlarından birisi "al bende var seslen ve ver" dedi. Abi aradığım cesareti yüklendim, fırsatı buldum hadi bakiiiim koç diyerek kendime kıza seslendim. Pardon şarj aleti varmış dedim geri dönüp aldı ve teşekkür edip gitti. Belki de o ucuz, kıytırık şarj aleti beni batıracak, belki çıkaracaktı.

    Neyse o gün o olay orada sonlandı. Aradan günler geçmesine rağmen pek konuşamadık. Arada bir kafa ile selamlaşarak geçişiyorduk. Başka bir sınavda ise orta sırada en arkanın bir önünde oturuyorum sağ arka tarafta bir hanım arkadaşın etrafa bakındığı dikkatimi çekti. Belli ki sınavı pek ümit ettiği gibi gitmiyordu. Döndüm ve ona göz kırptım. Hangisini yapamadın anlamında yaptığım hareketi anladı ve soru sayısını söyledi. Baktım ben birazını yapmışım cevabı biraz göstermeye, biraz fısıldamaya başladım. Sınav gerçekten zor ve bilen bilir elektrik-elektronik sıkıntılı bir bölüm. Neyse arkadaş pek anlayamadı arada iki üç sırada var ve sınıf küçük. Önüme döndüm falan derken bu sefer sol arkamda hemen birisi dikkatimi çekti. Ayy kurban olduğum oradaydı. Ona göz kırparak yapıp yapamadığını sordum. Bir soruyu yapamamış. Lan ben zaten yanmışım düşüncesiyle adeta sınav kağıdını ona hediye edecektim. Soruyu gösterdim falan yazdı "tamam, dikkat et" dedi. Başka soru olmadığını görünce bir süre daha bekledim ve sınıftan bir arkadaşım ile kağıdımızı vererek çıktık. Kaç saatlik sınavdı hatırlamıyorum ama en aşağı 140- 160 dakika falan kalmıştık. Lavaboya elimizi yüzümüzü yıkamaya gittik birkaç saniyede halledip çıktık ki karşımda o. Peşimizden onlarda sınavdan çıkmış. Onlar diyorum çünkü gül yüzlümün arkadaşıymış o sağ taraftaki hanım arkadaş.

    İşte koridorda kısa bir teşekkürlük durum oldu ve ardından biz okuldan çıktık. Abi zaten gönlümde yeri vardı ki aklıma da düştü. Artık abi bir şeyler daha farklı, daha güzel geliyordu. İstanbul'un o uzun trafiğinde numarasını gruptan bularak kaydettim. Resmi gözükmüyordu, belli ki kayıtlı değildim. Ardından birkaç saat geçti ama bir de bana sorun nasıl geçti. WhatsApp'dan tekrar bakmak istediğimde resminin ekrana düştüğünü gördüm. H***tiiiir kaydetti diye bir bağırmam vardı hala aklımda.

    Akşam bir mesaj aldım. Mesajda buna benzer bir şey yazıyordu. " ........... selam ben ........... sınavdaki yardımın için çok teşekkür ederim. Geçen gün sınıfta falan arkadaşlara falan konuyu anlatıyordun. Biz o konunun işlendiği gün falan arkadaşla derse gelemedik. Bize bu konuda yardımcı olabilir misin?" gibi bir şeydi. Abi çok güzel! Bizde her ne olursa olsun bir kıza kötü gözle bakılmaz. Ya kendine sahip çıkarsın, ya kendini gidip tenhada güzelce paralarsın. Bende müsait olduğun bir vakitte okulda buluşabilir dedim. Beni tanımayan bir hanım arkadaşa şurada burada buluşalım diyemem ve hakkım olduğunu da düşünmüyorum. Okul diye pazartesi gününe sözleştik. Perşembe günü akşam geçti bu konuşmalar ve cuma günü bölümün hiçbir dersi olmaz. Günler geçmiyor ya. Birini beklemeyi gerçekten öğreniyordum. Abi pazar gecesi uyuyamadım. Eskiden arife günü geceleri de heyecandan uyuyamazdım. Bu daha güzelmiş. Pazartesi sabah saat 4 falan ben anlatacağım konuda bir eksiğimi fark ettim. 4-5 saat kadar konuyu doğru anlatabilmek için sıfırdan o konuyu çalıştım. Tabi saat 8'de okuldaydım ama yol falan demeden deliksiz çalışmışım konuyu. Kendi sınavlarıma bile bu kadar çalışmamışım yani. Okula gittik bir erkek yakın arkadaşımı da pazartesi günü dersimiz olmamasına rağmen sabahın köründe okula diktim.

    Aradım telefonda 9'da okuldayım görüşürüz diye konuştuk falan saat 10 oldu yeni gelebildiler. Gittim çay kahve kapıp geldim. 2 kişi biziz ve 2 kişi onlar. 2 çay 2 kahve alıp geldim neyse gırgır şamata biz konuya başladık yarım saat kadar geçmiş sınıfa başka bir erkek evladı geldi. Orada öğrendim gönül verdiğim hanım arkadaşın bir gönül verdiği varmış. Daha yeni sayılabilecek kadar bir ilişki olduğunu da ondan öğrendim. Sevdiğimi ilk kez el ele gördüm.

    En başında da dedim. Bizde bir hanım arkadaşın bir sevdiği, flörtlük, sevgililik, konuşma gibi bir durumu varsa bize hayırlısı demek düşer. P**lik peşinde koşmak kimseye bir şey kazandırmaz.

    Neyse yaktım bir giara camdan sınıfı görüyorum, onları görüyorum ve benim kafa ister istemez attı. Dedim yine devam ederiz ben bir şeyler içmek için kantinin oraya gidiyorum. Bizde gelelim dediler. Sevdiğim, yanında sevdiği ile oturduğum banka oturarak benimle muhabbet ettiler. Bir şey bilmiyor, bende kesin olan şeyi bilemedi. Bozmadan, kırmadan gittiği yere kadar dedim. İki gün sonra kız oğlanı aradğında telefona başka bir kız bakmış. O kadar üzücü bir durum ki, hayır üzüldüğüm nokta o hüngür hüngür ağlarken elinden bir şey gelmemesi. Şöyle bir yazı görmüştüm "Bir kız ağlarken sarılan erkeği unutmaz" diye. Bence bu fırsatçılıktır. Çareyi çekip gitmekte buldum. Dakikalarca metroya doğru yürüdüm ama her an o aklımda o kocaman mesafedeki metroya hangi ara geldiğimi bilmiyorum. Girince telefon çekmiyor diye öncesinde onun yanındaki hanım arkadaşı aradım ve durumu öğrendim.

    Gerçekten o oğlana ağladığını anlayamıyordum ama seviyor çok belli. Çok fena ağlıyormuş, sinir ve stres olduğunda da bayılmalar yaşıyormuş bunu bana daha öncesinde söyledi. Kendisine de kolay kolay gelemiyormuş. Dayanamadım tekrar okula gittim. Köşede ağlıyor! Hanım arkadaşı yanıma çağırarak ona "bir şeyler yapmak istediğimi söyler misin?" demesini istedim. Gidip iletmiş ve zor olsa dahi ikna etmiş. Okuldan çıkıp yol üzerinde bir burgerking'e uğradım. Abi çantalarca abur cubur alıp çıktım. Gittik sahile oturduk ama hava nasıl güzel. Hüngür hüngür ağlayan kızı güldüreceğim diye alnım çatladı. En son gülerek selfie çekiyordu. Saatlerce uğraştım hiç yoktan birkaç dakika olsun yanımdayken gülsün, derdini unutsun diye dütümü yırttım. Gece olunca ister istemez kafasına takacak.

    Aylardır bekliyorum bu olaydan sonra çektiği bir fotoğrafımız, bu güzel sahilde oturmamızı unutmadım. 11 ay oldu bir kere fırsatçılık yapmadım ama göğsümde bir ağrı var. Bunu hiçbir zaman kendisine açık açık dile getiremedim galiba onun ağrısı bu. Şimdi ondan neredeyse bin kilometre uzaktayım. Hala neredeyse her şeyimden çok seviyor, herkesten çok özlüyorum.

    Kimin yarasını açtıysam, kimin yarasına tuz bastıysam kusura bakmasın. Amacım sadece bunu buraya bırakarak belki bir gün denk gelir de bu garibin içindekileri okur düşüncesiydi. Allaha emanetsiniz.