engelleme seçenekleri
entry akışı (yeni)
klasik görünüm
-
blog sözlük
destek bir ki..
-
vücudun strese karşı verdiği tepkiler
ben de istemsiz çene ve diş sıkmaya bağlı olarak oluşan ağrılar bir de hafif sivilceler başgösterir...
-
sözlük halkı nerede
bu dönem 10 ders almak zorunda kaldım. okulumun açılmasına 1 hafta kaldı... korkunç yoğunluk için geri sayımdayım
ve
son anlarımı beypazarı soda ve yakınsak mercek eşliğinde gazetesini okuyan emekli bir amca gibi geçirmek bana telaşlı bir sükûnet veriyor.
-
entelektüel anarşizm
rené guénon'un modern dünyanın bunalımı isimli kitabında rastladığım ifade. yazarın kendi terminolojisini oluşturabilecek kadar nitelik ve nicelikçe çok dil bilmesi dolayısıyla kelimeleri salt anlamlarının dışında kullanması sebebiyle mânasını aradığımız ifadeyi doğrudan doğruya kendi metninden çıkarmak durumundayız.
merak edenler için kavramı kullandığı bağlamı aşağıdaki gibi özetleyip devamını aynen aktardım.
yazar, bireycilik başlığı altında bireysellikten üstün her ilkenin inkâr edilmesi ve bu yüzden uygarlığın her alanda tamamen sadece insani ögelere indirgenmesi, bunun batının bugünkü çöküşünün başlıca nedeni olduğunu vurguladıktan sonra batının tabiat üstü aleme dair çalışmalarının bile aslında tabiatla ilgili olduğunu, meseleleri ele alış ve inceleyiş biçimlerinin onu ancak "sözde metafiziksel" olmaya indirgediğini söylüyor. ve şöyle devam ediyor:
"...Hatta öyle görünüyor ki, ne kadar sûni ve ne kadar aldatıcı olursa olsun, filozoflara göre, sorunları çözmekten çok, ortaya "sorunlar" koymak söz konusudur; bu da araştırma için araştırma yapma aşırılığının bir görünümüdür, yani zihinsel alanda olduğu kadar bedensel alanda da boşuna bir yorulmadır. Yine aynı filozoflara göre, isimlerini bir "sistem"e, yani kendilerine iyi yakışan, kendi eserlerinden başka bir şey olmayan çok sınırlı ve çok kısıtlı bir kuramlar bütününe bağlamak söz konusudur. her ne pahasına olursa olsun, orjinal olma arzusu da buradan gelmektedir, hakikatin bu orjinaliteye feda edilmesi gerekse bile: bir filozofun üne kavuşması için, yeni bir yanlış uydurması, daha önce başkaları tarafından açıklanan bir hakikati tekrar söylemesinden daha iyidir. haddizatında öyle olmadıkları halde, kendi aralarında çelişkili pek çok "sistem"i kendisine borçlu olduğumuz bu bireycilik esasen hem modern bilginlerde, hem de modern sanatçılarda görülmektedir; ama bireyciliğin kaçınılmaz sonucı olan entelektüel anarşi'yi belki de en net bir şekilde filozoflarda görebilmekteyiz."
doğu felsefesine bakıldığında tüm bunların aksine hakikat bilgisine ulaşma çabası taşıyan samimi bir olgudur felsefe. bir bilginin orjinal olması değil doğru olması önemlidir. bir bilgi orjinal olup yanlış olduğunda onun peşinden gitmenin de o fikrin sahibi olmanın da hiçbir değeri yoktur. doğru olduğunda ise herhangi bir insanın bununla övünmesi söz konusu değildir çünkü hakikat insan aklının üstünde bir şeydir. filozof bir doğru üretmiş değil onu ancak keşfedebilmiştir, dolayısıyla doğru herkes tarafından eşit miktarda sahiplenilir. entelektüel anarşizm bu yönüyle geleneksel felsefeye paralel bir yol izlememekte, çoğu kez batı canavarını beslemekten öteye gidememektedir.
-
sevilen şiirin en vurucu dizesi
ismet özel'in tonlarca dizesinin bende hayli vurucu etki yapmasına karşın birkaç sözcükle engin mânâların kapılarını açtıran şu dizelerini yazmak isterim:
niçin? niçin? niçin?
kuyuya düşen çocuk niçin ölmesin?
-
yıkılma sakın
önce ataol behramoğlu'nun askerde ve sürgünde olduğu esnada kendisi gibi askerde olan ismet özel'e moral vermek amacıyla yazdığı, ardından ismet özel'in de ona karşılık vermek için aynı isimle yazdığı iki şiirin ismidir. şairlerin birbirine karşılıklı yazdığı bu iki "yıkılma sakın" ismet özel, ataol behramoğlu, murat belge gibi isimlerin o dönem birlikte çıkardığı "halkın dostları" isimli dergide yan yana yayınlanmıştır.
şiir kendisine ulaştığı sırada muş'ta askerlik yapmakta olan ismet özel'in şiire odaklanmak için hiç vakti yoktur fakat arkadaşına karşılık vermek istemektedir. boş vakit kazanmak için askeriyenin revirine gidip 3 dişini çektirerek 3 gün istirahat izni alır. bu esnada şiiri yazmaya çabalasa da tamamlayamaz. ardından revirde 3 dişini daha çektirir ve toplam 6 günde şiiri tamamlar.
işte o şiirler:
Yıkılma Sakın
Sana durlanmış kelimeler getireceğim
pörsümüş bir dünyayı kahreden kelimeler
kelimeler, bazısı tüyden bazısı demir
seni çünkü dik tutacak bilirim
kabzenin, çekicin ve divitin
tutulduğu yerden parlayan şiir.
Zorlu bir kış geçirdim, seninki gibi neftî
acıktım, bitlendim, bir yerlerim sancıdı
sökmedi ama hoyrat kuralları faşizmin
çünkü kalbim aşktan çatlayıp yarılırdı.
Her sabah çarpışarak çekilirdi karanlık alnacımdan
acılar bile duymadım kof yürekler önünde
beynim her sabah devrimcinin beyniydi
ayaklarım donukladı gelgelelim
sağlığın yerinde mi?
Yaraların kabuğu kolayca kaldırılıyor
halkın doğurgan dünyasına dalmakla
onların güneşe çarpan sesini anlamayan
dört duvarın, tel örgünün, meşhur yasakların sahipleri
seyir bile edemezken içimizdeki şenliği
yılgı yanımıza yanaşmazken
bizi kıvıl kıvıl bekliyorken hayat
yıkılmak elinde mi?
Boşuna mı sokuldu bankalara
petrol borularına kundak
kurşun işçinin böğrünü boşuna mı örseledi
varsın zındanların uğultusu vursun kulaklarımıza
yaşamak
bizimçün dokunaklı bir şarkı değil ki.
Bu yürek gökle barışkın yaşamaya alışmış bir kere
ve inatla çevrilmiş toprağın çılgarına
yazık ki uzaktır kuşları, sokaklarıyla bizim olan şehir
ama ancak laneti hırsla tırpanlayamamak koyuyor insana
öpüşler, yatağa birden yuvarlanışlar
sevgiyle hatırlansa bile hatta.
Köpüren, köpürtücü bir hayatın nadasıdır kardeşim
bütün devrimcilerin çektikleri
biliriz dünyadaki yorgunluk habire mızraklanır
dağlarda gürbüz bir ölümdür bizim arkadaşlarınki
pusmuş bir şahanız şimdilik, ne kadar şahan olsak
ama budandıkça fışkıran da bizleriz
ölüyoruz, demek ki yaşanılacak...
İsmet Özel
Yıkılma Sakın
Kötü sey uzakta olmak
Dostlarindan, sevdigin kadindan
Yasaklanmak bütün yasantilara
Seni tamamlayan, arindiran
Kapatildigin dört duvar arasinda
Saglikli, genç bir adam olarak
Neler gelmez ki insanin aklina
Sevinçli, özgür günlere dair
Kalmistir yüzlerce yil uzakta
Onunla ilk kez öpüstügün sehir
Aci, zehir zemberek bir hüzün
Kalbinden girtlagina dogru yükselir
Görüyorsun iste küçük adamlari
Köhnemis silahlariyla saldiran sana
Kimi tutsak düsmüs kendi dünyasina
Kimisi düpedüz halk düsmani
Diren öyleyse, diren, yilma
Yürüt daha bir inatla kavgani
Babeuf'u hatirla, Nazim Hikmet'i
Bir umut atesi gibi parlayan zindanlarda
Hatirla Danko'nun tutusan kalbini
Karanliklari yirtmak arzusuyla
Ve fasizme karsi, zulme, zorbaliga
Düsün acilar içinde vurusan kardesleri
Elbette vardir bir diyecegi, bir haberi
Bir kaçaga çay sunan Kürt kadinlarinin
Daglar dilsizdir yalçindir
Ama gün gelir bir diyecegi olur onlarin da
Ve daglar, issiz tarlalar basladi mi konusmaya
Susmazlar bir daha, söz artik onlarindir
Kötü sey uzakta olmak
Dostlarindan, sevdigin kadindan
Yasaklanmak bütün yasantilara
Seni tamamlayan, arindiran
Ama bir devrimciyi hakli kilan
Biraz da acilardir unutma
Yikilma sakin geçerken günler
Yaralayarak gençligini
Onurlu, güzel geleceklerin
Biziz habercileri düsün ki
Ve halkin bagrinda bir inci gibi
Büyüyüp gelismektedir zafer
Ataol Behramoğlu
-
gündem sekmesinin boş olması
ne yalan söyleyeyim içimi burktu benim de.
neden üzücü bilmiyorum ama üzücü.
-
hayat felsefesi yapılabilecek en güzel söz
"sandalye sandalyedir."
pc sandalyesini daha konforlusuyla değiştirme fırsatını yakalamış fakat konforlu sandalyenin biçiminden pek hoşlanmamış olan kardeşimin oda arkadaşı olan küçük kardeşime konuyu danıştığında aldığı cevaptır. bu cevabın ardından kararını saniyeler içerisinde veren büyük kardeşim bu sözü bundan sonra hayat düsturu edinmeye karar vermiştir.
dipnot: bu olay gerçekleştiğinde bahsi geçen sözü söyleyen sülozof henüz 8 yaşındadır.
-
blog sözlük ölüm sessizliği
sözlükte bir süredir baş göstermiş can sıkıcı durumdur.
kimsenin mi yazası yok? neredesiniz ey ahali!!! buradaki tartışmaları, karşılıklı girilen sitemkar entryleri bile özledim. hayır kaostan beslenmiyorum. yalnızca bu kadar sessizlik fazla!!!
- pek bir şey yok