engelleme seçenekleri
entry akışı (yeni)
klasik görünüm
-
trigonometrik fonksiyonlar
trigonometrik fonksiyonlar sanırım ilk olarak orta okulda öğretiliyor daha sonrasında lisede biraz daha derinlemesine inceleniyor. işin üzücü tarafı -okul matematiğinin genelinde olduğu gibi- formüllere dayalı olarak anlatılması. yani tabii ki bir dik üçgen çizip sinüsü kosinüsü tanımlayabilirsin ki bu işlevsellik açısından konuyu yeni öğrenen birine bir şey katmaz dahası zaten sadece bir tane "trigonometrik fonksiyonun" tanımından diğer fonksiyonlar da tanımlanabilir ama notasyon olarak sadeleştirmek için hepsine ayrı özel isimler vermek hata olmasa da trigonometrik fonksiyonların arasındaki ilişkiyi biraz gizler.
"bunu nerede kullanacağız" sorusu ne kadar popüler olsa da trigonometri hakkında değinmek istediğim şey bunu nerede kullanacağından ziyade bir düşünce aracı vermesidir. biraz daha açarsam, mesela yere düşmeye başladığınızda beyninizde gerçekleşen ani kimyasal tepkimelerle -şanslıysanız- nasıl dengenizi sağlayabiliyorsanız veya bir kalemin konumunun ışığa göre değiştirdiğinizde gölgenin boyunun, uzunluğunun nasıl davranacağını tahmin edebiliyorsanız trigonometri de bunlar gibi bir beyin işlevidir, trigonometri beyinin sürekli olarak bilinçli veya bilinçsiz olarak çözümlediği etrafındaki uzayın aracıdır. sadece beynin gündelik olarak çözdüğü problemleri bize bariz kılar ki bence öğrenmek için yeterince yerinde bir neden.
bu arada verdiğim örnekler rastgele örnekler değil iki örnekte de beyin sonuçları öngörmek için trigonometrik fonksiyon çözer. tabi ki bahsettiğim şey beyninizde saklanan küçük yaratıkların trigonometri çözmesi gibi bir şey değil yani beyinin çözümleme sistemi çok daha karmaşık, bahsettiğim şey beyinin çözümlediği şeyi bizim anlayabileceğimiz ifadeye trigonometri ile çevrilmesidir.
her ne kadar trigonometri hakkında bu kadar yardırsam da aslında hareketi, geometriyi, "oluş halini" anlamak için yeterli bir araç değildir. matematikte, "tüm ifadeyi" anlamak için çok daha güçlü silahlar var ancak eğlencelidir, bakmakla görmek arasındaki çizgiyi belirginleştirir, baktığında "bunu hiçbir yerde kullanamazsın" ama gördüğünde her yerde karşına çıkıverir, bir şeyleri fark etmeye başlarsın, kendi kendine sherlockculuk oynarsın, saatlerce bir kalemi oraya buraya oynatarak ruh hastası gibi gülersin, bunu ister misin? orası ayrı konu, delirmek için çok daha kolay yollar var ama... aması yok sanırım sadece delirmek için daha kolay yollar var, bilinsin istedim.
-
singularity
fizikten çalınmış bir terim olup nick bostrom tarafından popüler hale getirilmiştir. basitçe teknoloji üstel gelişim gösterdiği için teknoloji öyle bir noktaya gelecek ki gelişim kontrol edilemez ve tersinmez bir şekilde davranış izleyecek. mesela insan ateşi keşfettiğinde sadece "ateşi" keşfetmiş olmaz ateşin keşfedilmesi sonucu avcılardan korunabilirsin, yemeklerini pişirerek bakterilerden korunabilirsin, ateşe mistik anlamlar yükleyerek kültürü geliştirebilirsin, çanak çömlek yaparak taşımayı kolaylaştırabilirsin veya demiri işleyerek aletlerini daha sağlam yapabilirsin ki bunların sonuçları da çağlayan etkisi ile birikerek teknolojinin "üstel gelişimi"ni sağlar. nick bostrom'un argümanı singularity'de teknoloji o kadar hızlı gelişecek ki ateş örneğinin aksine gelişim hakkında öngörüde bulunulamayacak.
fizikteki anlamı ise karadeliklerin merkezindeki garip olayların döndüğü yerdir.
-
lokalde fizik yasalarının tutarlılığı hakkında
herhangi bir makineyi ele alalım eğer makine hakkında yeterince bilgiye sahipsek makinenin yapabileceği şeyler belirli bir aralıkta çıkar ve elde olan bilginin ne kadarının kulanıldığına göre yani makinenin ne kadar idealize edildiğine göre bu belirli aralık daralır, aralık ne kadar darsa makine o kadar kesin hareket eder... en azından klasik fiziğe göre. yani bulunduğumuz (mühendislik yaptığımız, binalar inşaa ettiğimiz, cisimlerin-hareketlerin-olayların karakterini belirlemeye çalıştığımız) bölgedeki fizik yasaları temelde yatan "gerçeklik" denilenin tek noktada lineerizasyonu gibidir. bu noktanın epsilon kadar sağında muazzam bir komplekste varken bilhassa epsilon kadar solunda da muazzam bir komplekste vardır. yani bizden küçük şeylerin ve bizden büyük şeylerin fiziği hem kendi aralarında hem de günlük hayatta kullanılan pratik fizikle uyumsuzdur. bu şu şekilde de düşünülebilir: şu ana kadar olan doğa yasaları bilgimizi, gerçekliğin "doğru" bir parçası ( ancak bahsedilen parça düşsel bir parça değil, soyut olan bir doğru parçası veya bir nokta kişiye ne ifade ediyorsa o cinsten bir parçadır) gibi düşünürsek tüm gerçekliğin oluşturduğu şekil self affine bir fraktala bezer. tabii ki self affine bir fraktal tümel olarak tutarlıdır ve kuralları vardır ancak bulunduğumuz bölgenin dışını lokal olarak incelemeye çalışırsak bulunulan bölgeye göre tutarsızdır. belki de bu yüzden her şeyin teorisi tek bir anlamlı denklemle açıklanamıyordur yani kompleks bir sistem incelendikçe sistemin komplekstesi geometrik olarak artıyorsa fizik yasaları "istenilenin" aksine farklı büyüklük düzeylerinde aynı kurallara göre işlememelidir. farklı büyüklüklerdeki fizik yasaları arasındaki ilişkiyi tabii ki göz ardı etmemeliyiz ancak korelasyon nedenselliğe işaret etmez.
-
rap müziği tehlikeli bulan kitle
janra değil insan tehlikelidir.(bkz: nietzsche ve hitler)
-
geceye bir dua bırak
allam sen mevzuyu biliyorsun amin.
-
yarasa yiyen o çinliye söylemek istenenler
genel olarak hayvansal gıda tüketenlere söylenebilecek şeylerden farksızdır çünkü corona virüsü hayvanlardan insanlara geçebilecek olası virüslerden sadece bir tanesidir ve aynı zamanda dünyada üretilen antibiyotik, antiviral ilaçların %80'ini besi hayvanlarının tükettiği düşünülürse şu anki halimize şükretmek daha yerinde bir tepki olacaktır. kamu spotu yapılabilecek kadar büyük bir problem olan antibiyotikler, bu ilaçların sağlıksız olması ile alakalı değil ilaçlar kullanıldıkça patojenlerin daha güçlü silahlar geliştirmesiyle alakalıdır yani patojenlere "sen git şu köşede oyuncaklarınla oyna." dediğimizde o köşede nükleer bomba yapılıyor haberimiz yok. tamam eyvallah kendine bulaşanları silahlandırmamak için antibiyotik kullanma da hayvanlara bulaşanlar gümbür gümbür geliyor. şimdiki halimiz bunun en didaktik örneği. bu arada bunun veganlıkla alakası yok. et tüketimini en aza indirmek hem sağlık hem ekonomik açıdan daha mantıklı (aynı masrafla üretilen tarım ürünü ve hayvansal gıdanın doyurabildiği insan oranı 1'e 1000... 1'e 1000) hem de bunun gibi süreçlerin önüne geçebilmek için yerinde bir eylem olacaktır. (vegan değilim üstüme gelmeyin)
-
erken kurulan samimiyet
NE OLACAK SANKİ YAV. BAKTIN TANIMADAN SAMİMİ OLMUŞSUN VE BAKINCA ÇOK DA ŞEY DEĞİLSE, KONUŞMAZSIN BU KADAR BASİT. ERKEN KURULANI DĞİL GEÇ KURULANI CAN SIKICIDIR BENCE-şunun şurasında kaç sene yaşıyoruz sanki-.
(BU ENTRYNİN ALT BAŞILĞI "ŞEY DEĞİLSE ŞEY ETMEYELİM" DİR)
-
ölürken söylemek istediğim şey
blök.. blök.. blök. çok kumar borcum var büyük ihtimalle denize atılarak öldürülürüm. blök demezsen akciğere su kaçmaz daha zor ölürsün (muhtemelen).
evet dalga geçiyorum ... büyük ihtimalle topuğuma sıkarlar.
ince bi espiri olacağını düşünerek yazmıştım ama yazınca acayip tiksinç durdu lakin inat değil mi silmeyeceğim işte.
-
tahammül edilemeyen 3 insan tipi
1)sayı saymayı bilenler
2)sayı saymayı bilmeyenler
bayağı bir espiri olsun diye yazdım ama asıl istencim bunu "hani ben iki tane yazdım ya"
diyerek değil mantıkla açıklamak.
p saymayı bilenler, p' sayı saymayı bilmeyenler
p^p' önermesinin doğruluk değeri 0 olur ( bunu iki tane seri bağlı tesisat boru vanası gibi düşünebilirsiniz vanalardan biri açıksa diğeri kapalı sonuç olarak biri her zaman kapalı olacağı için su tesisat borusunda ilerleyemez -benzetme: suyun tesisat borusunda ilerleyememesi-> önermenin 0 olması-)
tahammül edilemeyen 3 kişi sorusuna verilen madde sayısına bağlı bir önerme dersek mesela r
r nin türkçe eş değeri maddeleri yazan kişinin sayı saymayı bilip bilmediğidir.( r nin doğru olması için maddeleri yazanın üç tane madde yazmış olması gerekir.)
p^p'= =r denkliğini sağlayıp sağlamamasına göre maddeleri yazan kişinin sayı saymayı bilip bilmediğini anlayabiliriz. sağlıyorsa denkliğin sol tarafı 0 olduğu için r=0 yani yazan kişi sayı saymayı bilmiyordur ve bu onu yazdığı önermede tahammül edilemeyen kişi kümesine atar. eğer denklik sağlanmıyorsa (yani p , p' dışında bir tane daha madde yazılmışsa) r=1 olur yani kişi saymayı biliyordur ama kişi tahammül edilememeden kurtulur mu?.. büyük harflerle "hayır" çünkü o da tahammül edilemeyenler kümesindedir. hahahahahahah ne kadar komik değil mi?.. nefret dolu basit bir mantık oyunu ehe(hiç iyi değilim)ehehe.
buradan çıkartılacak sonuç bayağı espiriler(i,e) yapan, gülen kişiler hakkında yersiz ithamlarda bulunmayalım.
-
ideal benlik
ideal benliğin ideal benliğini akla getirendir. daha sonra bu oyunu devam ettirip ideal benliğin ideal benliğinin, ideal benliğinin . . . ideal benliğini akla getirip acayip ezik hissettirendir ama sonra düşününce kendinin de bir başka senin ideal benliği olduğunu fark ettirip ortalarda bir yerlerde ezik hissettirendir. anlayacağınız ne oldum da dememeli ne olacağım da, "olmak" zaten yeterince yorucu.
- pek bir şey yok
- pek bir şey yok