engelleme seçenekleri
ne hastayı beklemiş zaman ne de taze ölüyü mezar ne de şeytan bir günahı, seni beklediğim kadar. ezberimde çokça vardı şiiri ama işte gel görelim ki hayat ne zaman ne göstereceği belli olmaz
ne hastayı beklemiş zaman ne de taze ölüyü mezar ne de şeytan bir günahı, seni beklediğim kadar. ezberimde çokça vardı şiiri ama işte gel görelim ki hayat ne zaman ne göstereceği belli olmaz
entry akışı (yeni)
klasik görünüm
-
sanat
Sanat...
Bu kısıtlı ve gittikçe daha da kısıtlanan maddi dünyada, ötelere açılan kapı...
Işıklı caddelerin ara sokaklara kıvrılan yüzüdür sanat. Ağlayan bir kadının o asil yüzü belkide...
Belli bir kalıba alınamayan ve hatta ismi dahi konulamayan bir kalp çarpıntısıdır o.
Ona kimi zaman bir galeride rastlarız, kimi zaman bir mabedde, kimi zaman tınılarda, kimi zaman kelimeler arasında ve kimi zaman yalnızlığın ta kendisinde...
Sanat bilim değildir. Kanıtlanamaz. Ve sanat fikir değildir yargılanamaz.
O kendi öz varoluşu içerisinde sadece kendisini taşır ve sadece kendisiyle yarışır.
Kanıtlanamaz oluşu, estetiğe dayalı yüzünden vücuda gelir, yargılanamaz oluşu her daim eşsiz oluşundan...
Yüzyıllar boyu insanın ruhunu ispat edişidir sanat. Bütün maddi buhranlara inat,
manevi bir şeylerin süregelen ruhsal güdüsüdür. İnsanoğlu geliştikçe gelişen,
insanoğlu tükendikçe tükenen bir dinamodur sanat Varsa bir insan ve yaşıyorsa, sanatta vardır yaşıyordur.
Yaşamak dediğimiz meseleyi ölümle sonlanan basit bir hezeyana indirgeyemem. Mezarlıklarda
yaşar, mezartaşlarıda ve hatta bu fikrin tezatını haykıran bir söylemle donanırsak,
yeni doğmuş bir bebek gibi yaşar mezartaşları. Her an yeni bir ibreti, abidevi duruşlarla tapteze bir yaşam gibi büyütür onlar.
Ölmüş bir ressam düşünelim. Yaşamı sonlanmamıştır. Bilakis yaşamı yaşamlanmış, fikri fikirlenmiş ve
söylemek istedikleri ezele uzanmıştır.
Bir şair düşünelim,
Bir roman yazarı,
Ya da bir bestekar,
Sürekli yeni bir ölüm ve yeni bir yaşamla taçlanan dünya üzerinde sanatın oluşturduğu yaşama bürünmüşler
ve sanatın sonsuz yaşamında ebedi olarak kendilerini zamanla eşdeğer ama zamansız bir duyuşla yenilenmişlerdir...
youtubetan kaldırmamış olsaydım seslendirilmiş olarak sizinle paylaşırdım.
-
aileden gizli iş yapmak
ufakta olsa yapılmalı, sonuçta büyüyoruz ve büyüdük. bunu anlamalıyız. sonucu iyi olursa hemen söyleriz zaten.
-
sevgilinin söylediği unutulmayan sözler
ağlamaklı bir ses tonuyla “bir gün ayrılacağız ve sen başka birini seveceksin.”
(bkz: 2014)
-
Sözlük Yazarlarının şu an dinlediği şarkı
ordan buradan
vakit iyice sabaha yaklaşıyor ve ben gözlerimi kapadım bekliyorum; uykum kaçtı, sen gibi. bekliyorum,
-
geceye bir şiir bırak
Olur da olamazsam buralarda
Yanağındaki küçük çukura saklanmak istiyorum,
Uyumak..
Yüzyıllarca uyumak..
İlla isim konulacaksa
Ben masal değil hayat demekten yanayım
Bu yolları yan yana yürümekten yanayım..
Erguvanlar açmaya başladı,
Mavi mi pembe mi ayırt edemiyorum renkleri,
kokuna bi isim bulmaya çalışmaktan da vazgeçtim.
Geldiğinde bir masada kahvemizi yudumlayıp,
heyecanla dedikodu yapacağız
sana kaçırmadan anlatmam gereken aylar biriktirdim..
Biraz sessizlik olacak sonra
Sen hüzünlü gözlerini uzaklara salacaksın.
Cümlelerim topallayacak, ağır aksak kelimelerle soracağım;
Nasılsın?
Nasılsın derken bile iyi olmana dualar ediyor olacağım..
Hiçbir sözümüz umutsuzluk taşımayacak, inanacağız, inandıracağız,
yaşadığımız cehennemin cennete dönüşeceğine.
Herkesin unuttuğu küçük bir çocuğa gülümseyerek,
İnsanların koşarak geçerken farketmediği selpakçı amcanın gülüşüne karşılık vererek..
Ve bırakarak bu dünyanın tüm kandırmacılarını kendimize insanca bir yol çizeceğiz!
Gelmek isteyen ardımıza düşecek..
Gel!
Orda mutlu olduğunu biliyorum ama inan bencilce değil bu isteğim.
Birgün hiç gelmemeye karar vererek gidersen,bavulumu hazırladım geçmişi koymadım içine,adı ‘ geçmiş’ olacak gelecekleri beraber yaşayalım diye!
Gitme!
Seni şah damarıma sakladım,adım atarsan yırtılır derim,kanar dizlerim. Ölürüm.
Birdaha ayrılığı kaldıramam,yüküm ağır!
Susma!
Kelimelerin senin ayak izlerin.
Nereye gittiğini bulamazsa ölür benim ellerim! …
(bkz: nobaharı’’)
-
yaşlanma belirtileri
durağanlık, olumsuz olaylara karşı olumlu yaklaşma, insanlara tahammül seviyesinin düşüklüğü, suskunluk, yorgunluk;
güzelim başlıklara güzel güzel entryler yazmak isteyip yazamamak.
öylece oturup etrafında olup bitenleri izlemek.
koşmaktansa oturup sarılmak.
(bkz: mearin yaşlandı)
-
orhan veli kanık
İstanbul\'u dinliyorum, gözlerim kapalı
Önce hafiften bir rüzgar esiyor;
Yavaş yavaş sallanıyor
Yapraklar, ağaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda,
Sucuların hiç durmayan çıngırakları
İstanbul\'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul\'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Kuşlar geçiyor, derken;
Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.
Ağlar çekiliyor dalyanlarda;
Bir kadının suya değiyor ayakları;
İstanbul\'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul\'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Serin serin Kapalıçarşı
Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa
Güvercin dolu avlular
Çekiç sesleri geliyor doklardan
Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları;
İstanbul\'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul\'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Başımda eski alemlerin sarhoşluğu
Loş kayıkhaneleriyle bir yalı;
Dinmiş lodosların uğultusu içinde
İstanbul\'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul\'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir yosma geçiyor kaldırımdan;
Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar.
Birşey düşüyor elinden yere;
Bir gül olmalı;
İstanbul\'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
İstanbul\'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir kuş çırpınıyor eteklerinde;
Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum;
Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum;
Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından
Kalbinin vuruşundan anlıyorum;
İstanbul\'u dinliyorum.
-
orhan veli kanık
ağlasam,
ellerinizle,
göz yaşlarıma; dokunabilir misiniz?
bir garip orhan veli, anlatamayız; belki bir gün anlatırız ama anlamazlar.
bir şiirin mısrasıyla süslendirelim,
Öterken ağaçlarda kuşlar tahayyül içinde,
Bakışlarında sükûnun zehri, dinleyeceksin,
Türlü acılar şekillenecek yine içinde
"ah! Şairim bu akşam da geçmedi" diyeceksin.
-
kelebeğin rüyası
sahipsizlik nasıl bir duygu? yalnızlık gibi bir şey mi? şiir olsan bile sahipsiz kalabilme şansın var ne güzel,
-
cemal süreya
Saat Çini vurdu birden: pirinççç
Ben gittim bembeyaz uykusuzluktan
Kasketimi eğip üstüne acılarımın
Sen yüzüne sürgün olduğum kadın
Karanlık her sokaktaydın gizli her köşedeydin
Bir çocuk boyuna bir suyu söylerdi. Mavi.
Bir takım genç anneleri uzatırdı bir keman
Sen tutar kendini incecik sevdirirdin
Bir umuttun bir misillemeydin yalnızlığa
Yalnız aşkı vardır aşkı olanın
Ve kaybetmek daha güç bulamamaktan
Sen yüzüne sürgün olduğum kadın
Kardeşim olan gözlerini unutamadım
Çocuğum olan alnını sevgilim olan ağzını
Dostum olan ellerini unutamadım
Karım olan karnını ve önlerini
Orospum olan yanlarını ve arkalarını
İşte bütün bunlarını bunlarını bunlarını
Nasıl unuturum hiç unutamadım
Kibrit çak masmavi yanardı sesin
Ormanlara ormanlara yüzünün sesi
En gizli kelimeleri akıtırdı ağzıma
Şu karangu şu acayip şu asyalı aşkın
Soluğu kesen ağulayan ormanlarında
Yaşadım o kısa ve korkunç hükümdarlığı
Ve çarpıntılı yüreğim saçlarının akıntısında
Karadeniz'e karışırdı ordan Akdeniz'e
Ordan da daha büyük sulara
Geceyse ay hemen tazeler minareleri
Kur'an sayfaları satılan sokaklardan
Ölüm bir çeşit sevgiyle uçar
Ölüm uçar çocuk yüzlere
Ben o sokaklardan ne kadar geçtim
Damağımda dilinin yosunlu tadı
Önce buğulu sonra cam gibi parlak sonra buğulu yine
Bir takım tavşanları andıran bir takım su hayvanlarını
Pazartesi günlerini ve haftanın öbür günlerini
Yani salı çarşamba perşembe cuma cumartesi
Bir başak ufak ufak bildirir Konya'yı
O başakta o Konya'da seni ararım
Ben şimdilerde herşeyi sana bağlıyorum iyi mi
Altın ölçü çift ölçü ve altın karşılıksız
Para basma yetkisini Fırat'ın suyunu Palandöken'i
Erzincan'ın düzünü asma bahçelerin dibini
Antalya'nın denizini o denizin dibini
Beş türlü yengeç yaşıyan sularında
Çağanoz adi pavurya çingene pavuryası ayı pavuryası bir de çalpara
Bilinir ne usta olduğum içlenmek zanaatında
Canımla besliyorum şu hüznün kuşlarını
Sen kalabalıkta bulup bulup kaybettiğim kimya
Yokluğun gayri şurdan şuraya geldi
Bir günler şölenlerle egemen ülkende
Şimdi iri gagalı yalnızlıklar dönüyor
N\'olur ağzından başlıyarak soyunmaya
Bir kez daha sür hayvanlarını üstüme üstüme
Çık gel bir kez daha yıkıntılardan
Çık gel bir kez daha bozguna uğrat
(bkz: ülke)
- pek bir şey yok