engelleme seçenekleri



kibritçi kız kullanıcısı size özel mesaj gönderemez.


kibritçi kız kullanıcısının yazdığı hiçbir entryi görmezsiniz.


kibritçi kız kullanıcısının açtığı hiçbir başlığı görmezsiniz.
not: bu engelleme türü önerilmez (bkz: #46343)


855· 0· 0· 0· 1430 gün önce
OKURYAZANDAN GÜZEL BİR YAZI
ÇİÇEKLER*
Bir film, bir kitap, bir dergi, bir defter, bir kalem iyi gelebilirdi. Zengin kılabilirdi beni. Öyle hissederdim. Yeni bir kitap, yeni bir kıyafete (kılığa) bedeldi. Yeni bir defter heyecanlandırabilirdi ...devamını oku
OKURYAZANDAN GÜZEL BİR YAZI
ÇİÇEKLER*
Bir film, bir kitap, bir dergi, bir defter, bir kalem iyi gelebilirdi. Zengin kılabilirdi beni. Öyle hissederdim. Yeni bir kitap, yeni bir kıyafete (kılığa) bedeldi. Yeni bir defter heyecanlandırabilirdi yazan, yazmayı seveni. Sokaklarda olmaktansa balkonumda kalmayı tercih ederdim. En sevdiğim müzikleri dinleyerek, yazmayı ya da merakla açıp okuduğum kitapları okumayı. Onca binaya inat karşımda duran kiraz ağacına bakmayı severdim. Ya da annemin çiçeklerine kırmızısına, pembesine, beyaz gülüne bakıp dalıp gitmeyi, saatlerce düşünmeyi. Sadece bir çiçek değildiler. Onlar benim manzaramdı. Bazen dert ortağım, esin kaynağım bile olurlardı. En usta ressamın canlı tablolarıydı. Her gün, her seferinde aynı çiçekleri incelemekten, seyretmekten, sevmekten ve koklamaktan alıkoyamazdım kendimi. Çiçeksiz balkonlar ne kadar boş gelirdi. Eksiktiler, yalnızdılar sanki. Balkonun balkon olabilmesi bir çiçekle sağlanırdı kendimce. Böyle yer edinmişti zihnime. Çiçekler...

Bir çiçeğe bile bakmak, az veya çok sabır isterdi. Özen gerektirirdi. Sevgi isterdi. Sevmeyi bilmeyenlerin bir çiçeği olamazdı bence, olmamalıydı. Sevgi barındıramayanların. Ya da olurdu ve ölürdü. Benim de üniversitenin ilk yıllarında bir çiçeğim vardı. Mor bir sümbül. Lakin bende o sabır ve sevgi yoktu sanırım, yarım yıl sonra ölmüştü çiçeğim. Ya da sevmemişti beni, yerini, suyunu.

Annem çiçekleri çocukları gibi severdi. "Benim hiç çocuğum olmadığı için miydi?" diye düşünmüştüm. Sonraları kendime “Ben bir çiçeğe bile bakamam.” dediğimi hatırlıyorum. Oysa çiçeklerim olsun isterdim rengarenk, çeşit çeşit. Ama önce bir balkona yahut bahçeye sahip olmalıydım kendimce. Bir balkonum, bahçem olursa orayı çiçeklerle donatacağıma dair bir söz bile verdim kendime. Lakin sırf güzel gözüksün değil amacım. Çocuk sahibi olur gibi, evlat edinir gibi edinmek niyetindeyim. Çiçekleri gösteriş amaçlı kullanan onca insana inat. Onlar canlı bir sanat eseri. Ve öldürülüp satılması kadar yaralayıcı bir şey olamaz, olmamalı. Umarım çiçeklerin katledilip satılmadığı bir dünya var olur. Umarım..


Ve bir gün her renkten, her ırktan çocuğum olacak bahçemde, balkonumda. Zenginim diyeceğim. Çünkü bahçemde soyut somut bir sürü şey edindim. Çiçekler içindeyim. Artık zenginim anne…

Sevgiyle...
entry akışı (yeni)
klasik görünüm
  • mona roza

    MONA ROZA
    Mona Roza, siyah güller, ak güller
    Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
    Kanadi kirik kus merhamet ister
    Ah, senin yüzünden kana batacak
    Mona Roza siyah güller, ak güller

    Ulur aya karsi kirli çakallar
    Ürkek ürkek bakar tavsanlar daga
    Mona Roza, bugün bende bir hal var
    Yagmur igri igri düser topraga
    Ulur aya karsi kirli çakallar

    Açma pencereni perdeleri çek
    Mona Roza seni görmemeliyim
    Bir bakisin ölmem için yetecek
    Anla Mona Roza, ben bir deliyim
    Acma pencereni perdeleri çek..

    Zeytin agaçlari sögüt gölgesi
    Bende çikar günes aydinliga
    Bir nisan yüzügü, bir kapi sesi
    Seni hatirlatiyor her zaman bana
    Zeytin agaclari, sögüt gölgesi

    Zambaklar en issiz yerlerde açar
    Ve vardir her vahsi çiçekte gurur
    Bir mumun ardinda bekleyen rüzgar
    Isiksiz ruhumu sallar da durur
    Zambaklar en issiz yerlerde acar

    Ellerin ellerin ve parmaklarin
    Bir nar çiçegini eziyor gibi
    Ellerinden belli oluyor bir kadin
    Denizin dibinde geziyor gibi
    Ellerin ellerin ve parmaklarin

    Zaman ne de cabuk geciyor Mona
    Saat onikidir söndü lambalar
    Uyu da turnalar girsin rüyana
    Bakma tuhaf tuhaf göge bu kadar
    Zaman ne de çabuk geciyor Mona

    Aksamlari gelir incir kuslari
    Konar bahcenin incirlerine
    Kiminin rengi ak, kimisi sari
    Ahhh! beni vursalar bir kus yerine
    Aksamlari gelir incir kuslari

    Ki ben Mona Roza bulurum seni
    Incir kuslarinin bakislarinda
    Hayatla doldurur bu bos yelkeni
    O masum bakislar su kenarinda
    Ki ben Mona Roza bulurum seni

    Kirgin kirgin bakma yüzüme Roza
    Henuz dinlemedin benden türküler
    Benim askim sigmaz öyle her saza
    En güzel sarkiyi bir kursun söyler
    Kirgin kirgin bakma yüzüme Roza

    Artik inan bana muhacir kizi
    Dinle ve kabul et itirafimi
    Bir soguk, bir garip, bir mavi sizi
    Alev alev sardi her tarafimi
    Artik inan bana muhacir kizi

    Yagmurlardan sonra büyürmüs basak
    Meyvalar sabirla olgunlasirmis
    Birgün gözlerimin ta içine bak
    Anlarsin ölüler niçin yasarmis
    Yagmulardan sonra büyürmüs basak

    Altin bilezikler o kokulu ten
    Cevap versin bu kanli kus tüyüne
    Bir tüy ki can verir bir gülümsesen
    Bir tüy ki kapali gece güne
    Altin bilezikler o kokulu ten

    Mona Roza siyah güller, ak güller
    Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
    Kanadi kirik kus merhamet ister
    Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
    Mona Roza siyah güller, ak güller

    Sezai Karakoc
  • mantıku't tayr

    Ferîduddîn Attar tasavvufi mesnevi konusunda klâsik İran Edebiyatının devidir. Mantı'kut-Tayr ise en tanınmış kitabıdır. Kitapta velâyetin mertebelerini hikâyelere bezeyerek, kuşların dilinden, kuş güzelliğiyle anlatır. Bir şark klâsiğidir.

    "Kuşlar ülkesinin bütün kuşları Kaf Dağı'nın ardındaki padişahları Simurg'u bulabilmek için yola çıkarlar. Yolculuk uzun ve zorludur. İsteği ve sebâtı az olanlar, dünyevi şeylere takılanlar yolda birer birer dökülürler. Kaf Dağı'na varanların önünde ise hepsi birbirinden çetin yedi vadi uzanmaktadır. İstek, aşk, marifet, istiğna, tevhid, hayret, yokluk ve vadileri."

    Bu eserde temsilî bir sûrette vahdet-i vücûd ele alınmıştır. Kuşlar\sâlikler, hakikat yolunun yolcularıdır ve "Bu zamanda hiçbir ülke padişahsız değil, bundan böyle bizim de padişahsız kalmamamız lâzım. padişahsız ülkede nizam, intizam olma...z. kendimize bir padişah seçelim." derler. Hüthüt, kılavuzları yani mürşidleri olur.

    Attâr, hüthütün ağzından halkın itirazlarına cevap verirken münasebet düşürerek hikâyeler söylemektedir.

    Mevlânâ, mesnevisini söylerken Mantık'ut-Tayr'dan istifade etmiş, bazı hikâyeleri tekrar işlemiştir.

    Attâr, eserinin yalnız şiir bakımından tedkik edilmemesini, dertle, aşkla okunmasını ister.
  • mübarek

    mübarek
    Arapça kökenli olup bereketli, kutsanmış anlamına gelir. Münir Derman şöyle der.
    "ALLAH kelamında:

    "Kaf ' Sûresinin 9. Âyetinde :

    "Biz Semâ' dan Mübarek su indirdik. Sudan her şeye hayat verdik. Yoksa inanmıyor

    musunuz?..." Buyurulmuştur.

    Cenab-ı HAKK bir çok şeylerden bahsederken "Mübarek" lâfzını söyler.

    Bu kelimenin Arapçadan başka dilde mukabili yoktur.

    Kelime olarak.

    Mübarek zeytun ağacı Mübarek Mekke Mübarek su

    Mübarek beraat gecesi...

    Mübarek kelimesiyle HAKK kendi yarattıklarını tenzih ediyor.

    Kendi Ecel-li Âlâlarını tesbih ediyor.

    Mübarek lafzını yerinde kullanmak ALLAH'ın yarattıklarını tesbih olur.

    Dikkat edilmelidir.

    Mübarek kelimesinin bir de gizli bir mânası vardır.

    İzah edilemez.

    "Hamden kesiran teyyiben mübareken fihî"

    "İçinde bir hamd, çokluk, temizlik, bereketli oluş olarak..." de bu gizlidir
  • pek bir şey yok