yazarların ruh hali

  • Dışarıdaki yağmurun içime farklı bir yalnızlık oturtması sonucu yaşadığım hüzünümsü ruh halidir.
  • valla işyerinden yeni ayrıldım. biraz evde kafa dinleyip, kendimi temizliğe falan vereyim dedim ama olmadı. aynı gün iki yerden iş teklifi geldi. ruh halimi çözebilene aşk olsun.
  • karla karışık yağmurluyum sözlük. bir yandan baharı gözlüyorum bir yandan üşüyorum.
  • insanlara güvenmek iyi bir şey değil. o moddayım bu sıralar.
  • parçalı bulutlu
  • koş koş koş!
  • "kimin ülkesinden geçsem
    şakaklarımda dövmeler beni ele verecek
    cesur ve onurlu diyecekler
    halbuki suskun ve kederliyim,"
  • Musa Eroğlu Cem Adrian düeti.
  • akıl ve ruh sağlığımın uçurumundayım.
  • bazen fermente armut yiyip sarhoş olan sincap gibi hissediyorum
  • yeni bir duyuruya kadar boşverme kampanyamız başlamıştır.
  • Boş boş gülümsüyorum; ama içimden. Hani böyle antidepresan içmiş de anlamsız olan gülümsemelerden.
  • Suçlu hissediyorum yediklerimden ötürü.
  • Cuma akşamı arkadaşların evine gittim. Cumartesi sabahı da kahvaltı yaptık birlikte. Elimiz boş gitmedik tabi. Bir adet çok sevdiğimiz prosecco'dan götürdük. Ona da zam gelmiş malum, 260₺ olmuş. Yani bir şişe köpüklü beyaz şarap...

    Şimdi çalışmadığım için, öyle eli bol da olamıyorum; ama bizim arif yani ben, durur mu? Durmaz. Arkadaşım Akbank'dan yeni hesap açtığı için ona tam 5 bin ₺ chip para kazanma yöntemini anlattım. Üstelik bir 100₺ chip daha kazandırdım. Hatta bunları yaparken bir 200₺ de ben kazandım onun üzerinden.

    Sonra bana arkadaşım "ya arif sen işe girme bence, böyle bankaları sömürerek epey kazanıyorsun valla" dedi. Güldüm, güldük.

    Güldüm sözlük.
    Aslında ağladım da güldüm gibi gözüktü.
    O şaraptan o akşam içmedim bile.
    1 bilemedin, 2 kadeh şarap düşecekti bana. 2 kadeh değil, 2 şişe içsem o anda anca bütün melankolik halimi paklardı. Ama hiç içmedim. Erkek arkadaşıma bıraktım payımı.

    Pek alkol kullanan biri değilim. Ama son 3 aydır 3-4 kere Taksim'de Kulp isminde bir mekana cümbür cemaat gidip eğlenmiş(!) ve gözyaşlarımı içime atmış hallerim oldu. Ondan önceleri ağzıma sürmemeye özen gösterirdim.

    Depresyon kötü bir şey sözlük.
    Ben gidip bloguma bir şeyler karalayayım en iyisi.
  • yardımlarımıza istanbuldan devam etme kararı aldık. aldırıldık da diyebiliriz. burada insan gücünün fayda edemediği çok ana şahit olduk. ölümle yaşam arasındaki o ince çizgiyi çok yakından gördük. öyle kırgınım ki bu düzene. öyle kırgınım ki ses yok diye bakmadıkları evlere. arabada gözümü 5 dakika kapatmaya utanıyorum ve tüm herkes bu durumda biliyorum. haberlerde neler var çok bakamadım ama twitterdan takip etmeye çalıştım. Oğuzhan Uğur, Haluk Levent ve arkasındaki türk milletine helal olsun. siyaseti bir kenara bırakıp el ele veren herkese helal olsun.

    şimdi neredeyse 13-14 saatlik bir yol var. hatay'a gitmek uzundu ama bu durumda dönmek, dönmek "zorunda" bırakılmak yolu daha da uzatıyor.
  • donmuş bir anda sanki...
  • bir şeyler yapıyorum,
    yürüyorum,
    koşuyorum,
    yemek yiyorum,
    yani her zaman yaptığım işleri sürdürüyorum
    ama nasıl anlatsam, bir boşluk duygusu içinde.
    sanki içimde derin bir hiçlik var.

    (bkz: zülfü livaneli )
  • sözlüğe ilk girdiğim zamanlarda olduğu gibi yine okulum kapatıldı ve ben bu yüzden yine eve sıkıştım, kurtulmak için aylarca üniversite sınavına çalışıp gecemi gündüzüme katmıştım. üzgünüm
  • Yani nasıl bir dibi gördüysem bilemiyorum, geçen hafta cumartesi sabahına bir epilepsi krizi ile uyandım/uyandırdım. Nöbet esnasında sanırım ki, bilemiyoruz hala, gözüme mi vurdum yoksa gözümü mü yastığa sürttüm; sol gözüm şiş şekilde kendime geldim. 1 hafta içinde tam 6 doktor gördüm. 1 tane acil, 3 tane göz, 1 tane nöroloji, 1 tane psikiyatri doktoru.

    Onca şey var aklımda. Tek bildiğim ve en çok şükrettiğimse, gözlerimin görüyor olması. Çünkü 1 hafta tek gözümün bandajlı haliyle dolaşmam, bilmem kaç solüsyonla acısa da gözümü takip etmeye çalışmam, dilimi ısırmamdan gelen klasik dil ısırma acısı... say say bitmez. Daha içmeye başladığım minik koyu çimen yeşili antidepresanımdan bahsetmiyorum bile.

    En iyisi ekrandan uzaklaşayım. Çünkü kriz gecesi hatırladığım dışarıdan geç geldiğim, 2 gibi uyuduğum, iki gözümün de ekrana bakmaktan çok ağrıdığıydı. Yani bana "ekran ve stres/sıkıntı yasak"

    Başka ne yasaklar var da yazmayacağım sözlük.
  • öyle tuhaf ki zamanlar hep. artık tuhaflık bile normalleşti!
/ 5