yaşanan talihsiz olaylar
-
Savaşlar, depremler (bkz: 1999 Marmara depremi), darbeler ve bunlara benzer bir çok olay yaşadı bu ülke. Ayrıca alinin Ayşeyi sevmesi bile sıkıntı çıkarmıştır. Oldukça talihsiz olarak görünen bir diğer durum ise yaşanan ekonomik zorluklardır. (bkz: Yeni akaryakıt zamları), altın ve döviz (bkz: yabancı para birimleri) gibi ürünlerin sürekli artış yaşaması vs..
Ha unutmadan. küçük yaşta ilk arabamla (bkz: Atatürk havaalanı) kargo terminali çıkışında kaza yapmıştım. O abiden özür diliyorum. Bir bankanın genel müdürü olduğunu söylemişti, o sıralar hala sır olan bir durumum vardı. İnşallah öteki tarafta beni affeder. -
seneler evvel muşta çalışırken gürcistana turla gidiyorum. daha doğrusu öğretmen arkadaşların gittiği tura ben de katılmıştım. tek sağlıkçı benim, hepsi öğretmen.
yola çıkar çıkmaz herkes takılıyor bana "pkk yolumuzu durdurursa seni alır valla tek sağlıkçı sensin"
o sıralarda fazlası ile yol kesme olayları yaşanıyordu.
yola çıktık ve şom ağzımızla daha 100 km gitmeden yolumuz kesildi. otobüsün etrafı sarıldı, silahlı bir kişi otobüse bindi ve kendinden bahsederek konuşmaya başladı. matematik öğretmenliği okurken siyasi sebeplerden okuldan atılmış. çocuklara sevmeyi öğretin tarzı söylemlerde bulundu ki çok etkili konuştu doğrusu.
korkmamız gerekirken üniversiteden beri arkadaşım olan kız "kızılbüyü aşık oldum galiba ben ne yakışıklı" demeye başladı.
bense hala olaylara bilimsel yaklaşmaya çalışarak “Stockholm Sendromu yaşıyorsun şu an. sakin ol aşık olmadın" diyorum ona.
o sırada hepimizi otobüsten indirdiler ve sakın ters bir söylem ve harekette bulunmamamız konusuna yakışıklı adam tarafından uyarıldık. ama adam o kadar kibar ki inanamıyoruz adamların pkk lı olduğunda. hatta içimizde fenalaşan bir arkadaşı kendi araçları ile hastaneye bile götürdüler.
ateşin başına bir otobüs insan oturduk. jandarmayı aramamız söylendi. tabi korkudan kimse arayamıyor. adamsa kibar kibar rica ediyor lütfen arayın gelmeyecekler zaten en azından hükümetinizin sizin ne kadar arkanızda olduğunuzu görün dedi.
tek deli cesaretine sahip olarak izinle aradım. hoparlörü de açtım. tabiki jandarma barış sürecindeyiz biz gelirsek çatışma çıkar sabaha sizi bırakırlar dedi.
ateşin başında çay kahve ikramları ile sohbet ediyoruz pkklılarla.
hatta halimizden o an memnun bile sayılırız. ta ki çişimiz gelesiye.
çişimiz gelince 6 kız el el tutuşmamız istendi ve bizler önde arkada silahlı adamlarla kuytu köşelere gidiyoruz. işemeye.
yanımızdaki kızlar ağlamaklı "kesin bize tecavüz edecekler"diyorlar.
yine en sakin benim ama milleti panikleterek sakinleştirme çabam var.
"ben tecavüze razıyım. öldürmesinler de" diyorum. kızlardan biri ağlamaya başlıyor.
ellerimizi bırakıp işeyeceğiz sözde. üniversiteden beri arkadaşım olan kız elimi bırakmıyor.
"kızılbüyü önce senin donunu indirelim sonra benim nolur çok korkuyorum" diyor.
"az evvel aşıktın." diyorum.
"salak o çocuk burada olsa senin mi elini tutarım. hadi indir donumu" diyor.
sırt sırta işemeye çalışıyoruz tabi biz.
"yaslanma sidiğimize düşecez şimdi" diye diye işimizi görüp topluluğun yanına dönüyoruz. her şey eksiksizmiş gibi yakışıklı adamı görünce benim arkadaş "elimizi nerde yıkayabliriz kiii" diyor salak salak.
oradan kızlardan biri de artık bizim rahatlığımıza sinir olup "sanki götlerini yıkadılar da ellerini yıkayacaklar salaklar" diyor bize.
böyle de bir rehine anımızdır.