yakınında duran bir kitabın 28. sayfası

9 entry daha

  • Hiç de fena insanlar değillerdi. Yalnız boş, bomboş mahluklardı. Yaptıkları münasebetsizlikler hep buradan geliyordu. İçlerinin esmeyen boşluğu karşısında ancak başka başka insanları istihfaf ve tahkir etmek, onlara gülmek suretiyle kendilerini tatmin edebiliyorlar, şahsiyetlerinin farkına varıyorlardı.

    (bkz: Kürk mantolu madonna)
  • Cahit Sıtkı Tarancı, ünlü Otuz Beş Yaş şiirinin son bölümünde şöyle der:
    "Neylersin ölüm herkesin başında
    Uyudun uyanamadın olacak"
    Rahmetli ozanımızın "uyudun uyanamadın olacak" değişimden belli ki, yatakta ölümü düşünmüş. Doğrusu, ölümlerin en iyisi, herkesin beğenip istediği yatakta ölümdür, ama nerden belli yatakta öleceğimiz?
    ...
    Ölüm değildir de, yeri ve zamanıdır bizi düşündüren...
    Melih Cevdet Anday - Sevişmenin Güdüklüğü ve Yüceliği
  • ruhi mücerret ve kaiken var yan yana, ruhi mücerret'i seçtim.


    Ben Ruhi Bey, nasıl olan Ruhi Bey
    Nasılım
    (EDİP CANSEVER ,1928-1986)

    Öldüğüm günden sonraki bir zamana ışınlanmış gibiyim.
    İçinde yaşadığı ormandan daha yaşlı bir fil gibi.
    Gittiğim şehirlerde beni valiler, kaymakamlar, belediye başkanları karşılıyorlar. "Ruhi Bey" diyorlar "maşallah turp gibisin. En fazla 60 gösteriyorsun. Gençsin daha, sen hepimizi gömersin."
    [Yaşlanmanın bir iyi tarafı da, haşerelerden asla rahatsız olmamaktır.]
    ...

    Edit: imla
  • "So hold on to your wish. And that last night, yes, my wish was to save Katniss. But even without knowing about the rebels, it didn't feel right. Everything was too complicated. I found myself regretting i hadn't run off with her earlier in the day, as she suggested but there was no getting out of it at that point."


    çok anlamsız oldu ama en yakınımdaki buydu. daha sonra tekrar deneyeceğim. :(

    (bkz: mockingjay)
  • Artık arabada beni arkadan destekleyecek yastıklar olmadan oturabilecek kadar gelişmiştim. Bu gezintiler sırasında pek çok kez düşmüştüm, dönemeçlerde son hızla ittiklerinde araba devriliyordu, ben de bağrışlar ve çığlıklar arasında yere yuvarlanıyordum. Ancak böylece dayanıklılığım arttı; düşmeyi ve bu düşüşleri birkaç morluk ve çizikle atlatmayı öğrendim. Bütün bunlar bana büyük heyecan yaşatıyordu.
    ...

    (Sol Ayağım - Christy Brown)
  • Onlar da benliklerinin çoklu olduğunu düşünüyorlardı; benliklerinden biri çocuklarının babası, diğeri ebeveynlerinin çocuğuydu; işverenlerinin karşısında, evde karılarının yanında oldukları zamanlardan farklı davrandıklarını biliyorlardı; kısacası, tıpkı kendisi gibi, onlar da içinden çoğulluk fışkıran benlik çuvallarıydı. O halde, hükmeden ve hükmedilenler arasında elzem bir fark yok muydu? Bu noktada, başlangıçtaki soru, yeni ve ürkütücü bir biçim alarak tekrar ileri sürdü kendini: Çok benlikli tebaası kendileri hakkında çoğul değil de tekil şahıs zamiriyle düşünmeyi başarabiliyorsa, o da "biz" değil de bir "ben" olabilir miydi?
    Floransa Büyücüsü -salman rushdie
  • Onu ilk defa İstanbulda ard arda verdiği iki konferanta dinledim. Bunlardan birincisi, o sıralarda yeniden tazelenen Kıbrıs meselesine dairdi. diğeri ise ikiyüzyıldan beri türkiyede yapılan devrim ve yenileşme hareketlerinin bir muhasebesi mahiyetinde idi.
    Dündar Taşer'in Büyük Türkiyesi - Ziya Nur Aksun
  • Sigmund Freud-totem ve tabu s.28

    ...
    Uygar uluslar için de çok ilgi çekici olan ve birçok yerde bulunan, çok şiddetli bir sakınma konusu daha vardır ki, o da damatla kaynana arasındaki toplumsal ilişkilere sınırlar koyan sakınmadır. Avustralya'da bu çok geneldir; fakat malenezyalılar, polinezyalılar ve afrika zencileri arasında da, totemizm ve topluluk evliliğinin izlerinin bulunduğu yerlerde de görülür.
    ...


  • Sen benim çoğalan gücümsün, kuvvetimsin
    Yaşama sevincimsin kınalı kuğum.
    Etimsin, kemiğimsin, memleketimsin...
    Boyuna posuna kurban olduğum.

    Yavuz bülent Bâkiler ~ harman
    ayraç kitabın 28. sayfasında imiş. Bu bir işaret olabilir mi?
  • ulan şansıma tüküreyim. bu başlığı gördüğümde yanınmaki kitap hmk idi. neyse dedim belki ilginç bir maddeden bi şeyler yazarım denk gele gele kısaltmalar sayfasına denk geldim.

    TMK: türk medeni kanunu
    TTK: türk ticaret kanunu
    umkihk: uyuşmazlık mahkemesi kuruluş ve işleyişi hakkında kanun
    vd.: ve devamı
    yön: bölge adliye ve adli yargı ilk derece mahkemeleri ile cumhuriyet başsavcılıkları idari ve yazı işleri hizmetlerinin yürütülmesine dair yönetmelik

    al bunlar yazıyor mutlu musun başlık sahibi. :(
  • özet geçeyim,

    savaş barıştır
    özgürlük köleliktir
    cahillik güçtür

    ...
  • richard sennett- gözün vicdanı, kentin tasarımı ve toplumsal yaşam

    "ısidore zamanında yapılan kiliselerle 1100'lü yıllarda yapılanlar arasındaki belirgin farklardan biri, sonrakilerin ölçülerinin devasa boyutlarda olmasıdır. bazı yazarlar bu yapıların iriliğini sırf fonksiyon açısından; yani kilisenin gücünü, çevresindeki dünyevi yaşama göre fiziksel olarak görünür kılmak şeklinde açıklamaya çalışmışlardır. ama bu ortaçağa ithal edilmiş modern bir bilinmeyendir. tanrı gücünün reklama gereksinimi yoktu; asıl sorun o'nun varolduğunun onaylanması değil, insanoğlunun o zavallı ve günahkar haliyle o'na nasıl ulaşabileceği, cemaatin onun varlığını idrak eder hale nasıl getirileceği meselesiydi. kilise binasının kütlesinin kocamanlığı, içi renkli ışıklarla, tütsüyle ve şarkılarla doldurulan devasa boşluğu, bu idrak ettirme amacına yönelikti. yani bu katedraller sırf dışarıya karşı bir gösteriş olmaktan ziyade içlerinde olan bitenden ötürü büyüktüler. duyguları kuşatılan sofular, tanrı'yı tokyo ya da pekin'deki sade tapınaklarda olduğu gibi bir boşluk belirtisi olarak değil, çok güçlü bir varlık gibi hissetmeliydiler."
9 entry daha