yağmur

  • "Komşunun biri matkapla bir şey deliyor bu saatte, delmez olasıca. Doğa anaysa bir yağmur konçertosu yönetiyor coşkuyla… Ağır diş ve baş ağrısıyla kendimi erken emekli ettiğim bu harika günde yatağın içinde acısız ve huzurlu bir uyku aranıyorum. Kulağımı ve zihnimi matkap seslerini dışarıda bırakıp yağmurun tıpırtılarına yoğunlaştırmaya zorluyorum. Yağmur kokusunu yastığıma taşıyan rüzgarın yardımından medet umuyorum. "

    https://icimdekalacagina.com/camdaki-hayalet/
  • yağmura susamışım, şimdi anladım
  • "Yağmur yağar akasyalar ıslanır
    Bulutlar uçuşur geceleyin
    Ben yağmura deli buluta deli
    Bir büyük oyun yaşamak dediğin
    Beni ya sevmeli ya öldürmeli

    Yitirmeli büyük yolların birinde ne varsa
    Böcekler gibi başlamalı yeniden
    Bu Allahsız bu yağmur işlemez karanlıkta
    Yan garipliğine yürek yan
    Gitti giden"

    Gülten Akın
    Deli Kızın Türküsü
  • Temizleyicidir.

    Şu sıra şanlıurfa'ya sık yağmur yağıyor.
  • karadenizlilerin sevdalısıdır. dağdaki sisten, dumandan anlarlar geldiğini.
  • Ayrıca şudur. Anlayana mucizedir. Allah'ın en muazzam delillerinden biridir.

    ____
    BU YAĞMUR

    Bu yağmur, bu yağmur, bu kıldan ince,
    Nefesten yumuşak, yağan bu yağmur.
    Bu yağmur, bu yağmur, bir gün dinince,
    Aynalar yüzümü tanımaz olur.

    Bu yağmur, kanımı boğan bir iplik,
    Tenimde acısız yatan bir bıçak.
    Bu yağmur, yerde taş ve bende kemik,
    Dayandıkça çisil çisil yağacak.

    Bu yağmur, delilik vehminden üstün,
    Karanlık, kovulmaz düşüncelerden.
    Cinlerin beynimde yaptığı düğün,
    Sulardan, seslerden ve gecelerden...


    Necip Fazıl KISAKÜREK

  • O'nunla biter susuzluğu evrenin.
    O'na mümindir sema, o'na muhtaçtır zemin.
  • bertuğ cemil'in muhteşem şarkısının adı
  • dışarıda yağmur çiseliyordur. pencere açıktır ve sevdiğin bir ağıt radyodan çalar, ağır, ağır. pencere ile yatak doğru orantı ile yerleştirilmediğinden, ayaklarına dışarıdan gelen sert bir rüzgar selam verir. ayaklarının üşüdüğünü hissedersin ama aynı zamanda soğuktan zevk alırsın. yağmurun biraz daha yağmasını beklersin dışarı çıkmak için, ıslanmayı seversin. artık her şeyi ve herkesi bir kenara koymuşsundur. sessizce yağmurun mermere vurmasındaki sesi dinlersin. hayat tarafından sana bahşedilen bu tatlı huzurun zevkini çıkarırsın. dışarı çıktığında pıt pıt üzerine dökülen yağmur damlaları, seni biraz daha gerçekliğe yaklaştırır. gerçekten kaçmak için yollar gözlersin ama her yol ağzı tutulmuştur. seni kurtaracak olan süper bir kahraman olan sevdiklerin senden çokça uzakta, haramiler yolun sonundan sana selam vermektediler. sen biraz yağmura inanırsın biraz da ıslanmaya.
  • bertuğ cemil’in akıllara kazınan o şarkısını akıllara getirir...Yağmur
  • Doğmamış kızımın adı
  • Artur Lundkvist'in yazdığı, Bülent Ortaçgil'in seslendirdiği, Nükhet Ruacan'ın da usul usul eşlik ettiği güzelim şarkı.

    Bugün yağmur bir kadın saçıdır
    Yeryüzüne dökülen
    Upuzun, ince ince
    Karanlık kokulu

    Sen ki aşkta aldatıldın
    Yüreğin taş parçası
    Dinle yağmuru dinle
    Teselli bul türküsünden

    Her şey olur
    Her şey büyür
    Her şey geçer
    Hayat kalır

    Bülent Ortaçgil - Yağmur
  • Saçma bir entry girmişim önceden şimdi silmek de istemiyorum zamanında emek vermişim. Silmek yerine yeni bir mantıklı tanım yapalım.

    Sanılanın aksine damla şeklinde düşmeyen, küre şeklinde düşen hava olayı.
  • fırtınanın da eşlik ettiği halini çok sevdiğim yağış türüdür.
  • Erkin koray:
    "Yağmurun sesine bak
    Aşka davet ediyor
    Cama vuran her damla
    Beni harap ediyor"
    Demiş, ne güzel demiş.
  • eğer dışarıda gümbür gümbür yağıyorsa ve eğlence için dışarı çıkarsanız, denizden çıkmış ıslak biscolata erkeği olduran doğa olayı(erkekler için geçerli[kadın olmadığım için kadınlara ne olur bilmiyorum])
  • no.1 parçası.
    Rap'e bula her yeri No.1 Kulağına ağır gelen küpe gibi No.1 Piramiti patlatan dinamit; No.1
  • bir nurullah genç şiiri, naat.

    Vareden'in adıyla insanlığa inen Nur
    Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından
    Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur
    Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından
    Rahmet vadilerinden boşanır ab-ı hayat
    En müstesna doğuşa hamiledir kainat.

    Yıllardır bozbulanık suları yudumladım,
    Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları,
    Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım.

    Hasretin alev alev içime bir an düştü,
    Değişti hayal köşküm, gözümde viran düştü,
    Sonsuzluk çiçeklerle donandı yüreğimde,
    Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü.

    İhtiyar cübbesinden kan süzülür Nebi'nin,
    Gökyüzü dalgalanır ipekten kanatlarla,
    Mehtabını düşlerken o mühür sahibinin,
    Sarsılır Ebu Kubeys kovulmuş feryatlarla,
    Evlerin arasına dikilir yeşil bayrak,
    Yeryüzü avaredir, yapayalnız ve kurak.

    Zaman, ayaklarımda tükendi adım adım,
    Heyûla, bir ağ gibi ördü rüyalarımı,
    Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım.

    Yağmur, gülşenimize sensiz, baldıran düştü,
    Düşmanlık içimizde; dostluklar yaban düştü,
    Yenilgi, ilmek ilmek düğümlendi tarihe,
    Her sayfaya talihsiz binlerce kurban düştü.

    Bir güzide mektuptur, çağların ötesinden,
    Ulaşır intizarın yaldızlı sabahına,
    Yayılır o en büyük muştu, pazartesinden,
    Beyazlık dokunmuştur gecenin siyahına,
    Susuzluktan dudağı çatlayan gönüllerin,
    Sükutu yar, sevinci dualar kadar derin.

    Çaresiz bir takvimden yalnızlığa gün saydım,
    Bir cezir yaşadım ki, yaşanmamış mazide,
    Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım.

    Sensiz, kaldırımlara nice güzel can düştü,
    Göğsümüzden umutlar bican düştü,
    Yağmur, kaybettik bütün hazinesini ceddin,
    En son, avucumuzdan inci ve mercan düştü.

    Melekler sağnak sağnak gülümser maveradan,
    Gümüş ibrik taşıyan zümrüt gagalı kuşlar,
    Mutluluk nağmeleri işitirler Hıradan,
    Bir devrim korkusuyla halkalanır yokuşlar,
    Bir bebeğin secdeye uzanırken elleri,
    Paramparça, ateşler şahının hayalleri.

    Keşke bir gölge kadar yakınında dursaydım,
    O mücella çehreni izleseydim ebedi,
    Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım.

    Sarardı yeşil yaprak; dal koptu; fidan düştü,
    Baykuşa çifte yalı; bülbüle zindan düştü,
    Katil sinekler deldi hicabın perdesini,
    İstiklal boşluğunda arılar nadan düştü.

    Dolaşan ben olsaydım Save'nin damarında,
    Tablosunu yapardım yıkılan her kulenin,
    Ebedi aşka giden esrarlı yollarında,
    Senden bir kıvılcımın, süreyya bir şulenin,
    Tarasaydım bengisu fışkıran kakülünü,
    On asırlık ocağın savururdum külünü.

    Bazen kendine aşık deli bir fırtınaydım,
    Fırtınalar önünde bazen bir kuru yaprak,
    Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım.

    Sensizlik depremiyle hancı düştü; han düştü,
    Mazluma sürgün evi; zalime cihan düştü,
    Sana meftun ve hayran, sana ram olanlara,
    Bir bela tünelinde ağır imtihan düştü.

    Badiye yaylasında koklasaydım izini,
    Kefenimi biçseydi Ebva'da esen rüzgar,
    Seninle yıkasaydım acılar dehlizini,
    Ne kaderi suçlamak kalırdı, ne intihar.
    Üstüne pırıl pırıl damladığın bir kaya,
    Bir hurma çekirdeği tercihimdir dünyaya.

    Suskunluğa dönüştü sokaklarda feryadım,
    Tereddüt oymak oymak kemirdi gururumu,
    Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım.

    Haritanın en beyaz noktasına kan düştü,
    Kırıldı adaletin kılıcı; kalkan düştü,
    Mahkumlar yargılıyor; hakimler mahkum şimdi,
    Hakların temeline sanki bir volkan düştü.

    Firakınla kavrulur çölde kum taneleri,
    Ahuların içinde sevdan akkor gibidir,
    Erdemin, bereketin doldurur haneleri,
    Sensiz hayat toprağın sırtında ur gibidir,
    Şemsiyesi altında yürürsün bulutların,
    Sensiz, yükü zehirdir en güzel imbatların.

    Devlerin esrarını aynalara sorsaydım,
    Çözülürdü zihnimde buzlanmış düşünceler,
    Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım.

    Sensiz, tutunduğumuz dallardan yılan düştü,
    İlkin karardı yollar, sonra heyelan düştü,
    Güvenilen dağlara kar yağdı birer birer,
    Sensizlik diyarından püsküllü yalan düştü.

    Yağmur, duysam içimin göklerinden sesini,
    Yağarsın; taşlar bile yemyeşil filizlenir,
    Yıldırımlar parçalar çirkefin gövdesini,
    Sel gider ve zulmetin çöplüğü temizlenir,
    Yağmur, bir gün kurtulup çağın kundaklarından,
    Alsam, ölümsüzlüğü billur dudaklarından.

    Madeni arzuların ardında seyre daldım,
    Küflü bir manzaranın çürüyen güllerini,
    Senin için görülen bir düş de ben olsaydım.

    Şehirler kabus dolu; köylere duman düştü,
    Tersine döndü her şey sanki; asuman düştü,
    Kırık bir kayık kaldı elimizde, hayali,
    Hazindir ki; dertleri aşmaya umman düştü.

    Ay gibisin, güneşler parlıyor gözlerinde
    Senin tutkunla mecnun geziyor güneş ve ay
    Her damla bir yıldızı süslüyor göklerinde
    Sümeyra'yı arıyor her damlada bir saray
    Tohumlar ve iklimler senindir, mevsim senin
    Mekanın fırçasında solmayan resim senin.

    Yağmur, bir gün elini ellerimde bulsaydım,
    Güzellik şahikası gülümserdi yüzüme
    Senin visalinle bir gülmüş te ben olsaydım.

    Tavanı çöktü aşkın; duvarlar üryan düştü,
    Toplumun gündemine koyu bir isyan düştü,
    İniltiler geliyor doğudan ve batıdan,
    Sensizlikten bozulan dengeye ziyan düştü.

    Islaklığı sanadır ahımın, efganımın,
    İçimde hicranınla tutuşuyor nağmeler,
    Sendendir eskimeyen cevheri efkarımın,
    Nazarın ok misali karanlıkları deler.
    Bu değirmen seninle dönüyor; ahenk senin,
    Renkleri birbirinden ayıran mihenk senin.

    Bir hüzün ülkesine gömülüp kaldı adım,
    Kapanıyor yüzüme aralanan kapılar,
    Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım.

    Yağmur, ayrılığıma seninle derman düştü,
    Beynimin merkezine ölümsüz ferman düştü,
    Silindi hayalimden bütün efsunu ömrün,
    Bir dönüm noktasında aklıma Rahman düştü.

    Nefesinle yeniden çizilecek desenler,
    Çehreler yepyeni bir değişim geçirecek,
    Aydınlığa nurunla kavuşacak mahzenler,
    Anneler çocuklara hep seni içirecek,
    Yağmur, seninle biter susuzluğu evrenin,
    Sana mü'mindir sema; sana muhtaçtır zemin.

    Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım,
    Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın,
    Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım.

    Kardeşler arasına heyhat, su-i zan düştü,
    Zedelendi sağduyu; körleşen iz'an düştü,
    Şarkısıyla yaşadık yıllar yılı baharın,
    İnsanlık bahçemize sensizlik hazan düştü.

    Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım,
    Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım,
    Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım,
    Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım,
    Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım,
    Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım,
    Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım,
    Senin için görülen bir düş de ben olsaydım,
    Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım,
    Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım,
    Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım,
    Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın,
    Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım...
  • şemsiyesiz yakalanırsanız, sizi sudan çıkmış balığa dönüştürebilecek doğa olayı.
  • bir ziynet salli şarkısıdır.
/ 2