vavien

  • yerli sinema filmidir..

    filmin yönetmen koltuğunda taylan biraderler -Yağmur Taylan, Durul Taylan- oturuyor..

    başrollerde Engin Günaydın ve Binnur Kaya oynuyor. diğer önemli rollerde, Settar Tanrıöğen, Serra Yılmaz, Nedim Suri, Binnaz Ekren, İlker Aksum, Güneş Berberoğlu, Yeşeren Güven, Ercan Kesal, Şinasi Yurtsever oynamıştır..

    filmde celal karakterinin ve çevresindekilerin yaşamına tanık oluyoruz..

    oyunculuklar oldukça başarılıydı. başroldeki engin günaydın’ı bir demet tiyatro’dan beri severek izliyorum. çok yetenekli bir oyuncu olduğuna inanıyorum. fakat buradaki performansını biraz zayıf buldum açıkçası. bu durumu da burhan altıntop karakterinden henüz tam olarak sıyrılamamasına bağlıyorum. diğer başrolümüz binnur kaya ise harikulâde bir oyunculuk ortaya koymuş. sanki kırk yıllık erbaalı, kırk yıldır celal ile evli gibiydi. mimikleri, şivesi kusursuzdu. filmi âdeta tek başına sırtlamış. kendisinin Türkiye’nin en iyi üç kadın oyuncusundan biri olduğunu düşünüyorum. yan rollerden cemal ağabey karakterini canlandıran üstad Settar Tanrıöğen son derece gerçekçiydi. kendisinin oyunculuğuna saldıray abi zamanlarından beri büyük hayranlık duyuyorum. oğul mesut rolünde ise genç Nedim Suri yaşının üzerinde bir gerçekçilik ortaya koymuş. milletvekili rolünde serra yılmaz’ın performansı da yeterli seviyedeydi..

    vavien, ülkemizde türüne çok az rastlanan kara mizah örneği sayılabilir. engin günaydın, filminin kara mizah olduğunu belirtmiştir. tabii film tam olarak kara mizah mı değil mi orası tartışılır..

    filmi genel olarak beğendim, bunun sebebi senaryo değil güçlü oyunculuklardı. şunu da belirtmeliyim ki filmin epey eksiği vardı. en başta senaryosunu zayıf buldum. daha güçlü bir senaryoyla karşımıza çıkılabilirdi diye düşünüyorum. ayrıca finali beklentimi karşılayamadı. sonuyla ilgili ilginç bir his oluştu bende. finali yetersizdi, beklediğim gibi değildi ancak gerçekleşmesinden hoşnut olacağım gibiydi. finali havada kalsa da, pek tatmin etmese de oyunculuklar sayesinde sevdiğim bir oldu..

    filmin en önemli özelliği bence izleyiciye öz eleştiri yaptırması. celal, sevilay, celal’in ağabeyi, celal’in oğlu, televizyoncu sabri, pavyon kadını sibel ve diğer karakterlerin hepsi de hayatın içinden insanlar. filmde hiç sıra dışı, gerçekte olması çok zor olan bir karakter yok. bu açıdan vavien hayatın ta kendisi. celal’e ve çevresindekilere bakarak yaşamlarımızı sorgulamamızı sağlayabileceğimiz bir film..

    vavien’de gözüme çarpan en önemli hususlardan biri mutsuzluktu. mutsuz bireylerden mutlu bir aile veya mutlu bir toplum olabilir mi bunu gözlemliyoruz..

    filmin güzel yanlarından biri de görüntü yönetimiydi. kamera kullanım tekniğini oldukça beğendim. özellikle uzak plan ve manzara çekimleri estetik açıdan oldukça zarifti. buradan görüntü yönetmeni Gökhan Tiryaki’yi tebrik ediyorum..

    vavien’de engin günaydın’ın burhan altıntop karakterinden tam olarak sıyrılamadığını düşünüyorum. bu durum da filme getireceğim olumsuz eleştirilerden..

    filmle ilgili bir başka olumsuz eleştirim de yan karakterlerin çok zayıf olmasıydı. büyük filmlerde yan oyuncular her zaman önemli olmuştur..

    epey zamandır aklımda olan fakat sürekli ertelediğim bir filmdi. yeni izleme fırsatı buldum. açıkçası izledikten sonra bu kadar ötelediğim için hayıflanma duymadım..

    vavien yakın dönem türk sineması için önemli sayılabilecek bir film. izlemek için şans verilebilecek filmlerden. fakat izlemezseniz de çok bir şey kaçırmış olmazsınız..

    aşağıda film hakkında bazı ayrıntılardan bahsedeceğim. izlemeden önce detayları öğrenmekten haz etmiyorsanız aşağıda yazılanları okumanızı önermem..

    yararlanılan kaynak

    --- spoiler ---

    celal gerçek bir kaybedendir. hayatı boyunca bir şeyleri başaramamış oluşunun eksikliğini yaşar. kendi başarısızlıklarını etrafındakilere yıkmaya çalışır. özellikle oğlu mesut’u sürekli azarlayıp hakaretler etmesi aslında özündeki aşağılık kompleksinden gelir. mesut’la gurur duymak, onun sayesinde çevresine hava atmak ister. çünkü kendisi hayatı boyunca gurur duyulacak şeyler yapmamıştır. oğlunun da kendisine benzediği fark eder ve içten içe bu ezikliği yaşar. oğluyla tek gurur duyduğu şey komşusu televizyoncu sabri’nin kızıyla gizli ilişki yaşamasıdır. bu durumdan gurur duyar çünkü oğlu “erkek adam” olmuştur böyle yaparak babasının gözünde. bu celal oğlunun yerinde kızı olsaydı tam tersi davranarak kızına her türlü kötü muameleyi yapacaktı. öyle de iki yüzlü bir karakterdir, tıpkı tipik anadolu erkekleri gibi. celal gibi aşağılık birisi oğlunun erdemli, ahlâklı, topluma ve ailesine faydalı bir insan olmasından değil de ancak oğlunun yaptığı böyle çirkin bir şeyle gurur duyardı. filmi izlerken celal karakterine sürekli öfke duydum ve çoğu yerde tiksindim. celal, elindekilerin değerini bilmeyen aç gözlü, kişiliği bozuk, aciz biri. hayatı boyunca mutlu olamamış, o kafayla da asla mutlu olamayacak bir karakter. gizli gizli eşinin parasını çalıp pavyon kadınlarına yedirecek kadar da zavallı biri. bu da yetmezmiş gibi para için karısını öldürebilecek kadar da aşağılık biridir. başına gelen ve gelecek olan tüm sorunları hak ediyor. onun yüzünden olan eşine ve oğluna oluyor. eşiyle çocuğuna sürekli kötü davranıyor onları aşağılıyor, sanki kendisi hayatta bir boka yarıyormuş gibi. film boyunca görüyoruz ki ailesine değer vermeyen, saygı ve sevgi duymayan celal’den ülkemizde yüz binlerce var. celal filmin sonuna doğru mutluluğu yakalamış gibi görünüyordu, fakat o mutluluğu asla hak etmiyordu. ayrıca celal gibi adamlar asla değişmez.

    filmle ilgili beni tatmin edemeyen hususlar vardı. örneğin, pek çok soru cevapsız kalıyordu. mesela celal paraların yerini nasıl öğrendi? celal, televizyoncu sabri’den neden haz etmiyor? sevilay, milletvekili hanımefendiyle nasıl tanışıp bu kadar samimi olmuş? bu gibi bazı sorular havada kalıyor. sonra filmdeki yan karakterler son derece zayıf çizilmiş. milletvekili kadın, tamirci sabri, pavyoncu sibel karakterleri çok yüzeyseldi. özellikle tamirci sabri ve vekil hanım karakterleri her an filme dahil olacak, etkin bir rol alacak diye bekliyorsunuz fakat bir türlü filme dahil olamıyorlar.

    sinema yazarı Büşra Soylu Küçükkaya’nın filmle ilgi mükemmel analizinden katıldığım bir kesit paylaşmak istiyorum şimdi.

    “Vavien, küçük bir beldede yaşayan mutsuz bir ailenin hikâyesini anlatır. Fakat Celal ve ailesi sırları olan bir ailedir ve her ferdin kendi gizli dünyası vardır. Filmde, bu gizli yaşantıların mekâna da yansıdığını görürüz. Yaşadıkları ev gizli bölmeleri olan bir evdir. Babanın gizli bölmesini oğlu karıştırırken; annenin gizli bölmesini baba kurcalar. Tüm bu sırlar, her anne-baba-çocuk üçgeninin aile olamadığını ifade ederken; mekândaki gizli bölmeler ise her evin bir yuva olamadığını anlatır. Bu bağlamda Vavien, aile ve yuva kavramlarını sorgulamamıza sebep olan bir filmdir... Eşi ile zıt karakterde olan Sevilay ise film boyunca kendi babasına karşı devamlı olarak Celal’i; Celal’e karşı da devamlı olarak oğlu Mesut’u korur. Birinin yıktığını Sevilay toplar, birinin hırpaladığını Sevilay arka çıkar. Sevilay’ın bu çabası toplumdaki “yuvayı dişi kuş yapar” düşüncesi ile bağdaşır. Hatta Celal’in “Seni boşayacağım,” demesi üzerine geri adım atar ve sorgulamayı keser. Bu susma hali, toplumun kadında yarattığı dul kalma korkusuna vurgu yapar... Karakterlerin isimlerinin anlamlarına baktığımızda da filme dair ipuçlarını yakalarız. Sevil, sevilmeyi temenni eden kişidir. Ay ise bilindiği gibi dünyanın etrafında dönen onun uydusudur. Sevilay’ın dünyası ise kocası Celal’dir ve film boyunca eşinin etrafında döner. Sürekli Celal’den kendisini sevmesini bekler. Celal kelimesi ise büyüklük ve öfke anlamlarını taşır. Film boyunca da Celal, yaşadığı hayattan memnun değildir ve öfkelidir. Üstelik ailesini devamlı olarak kendisinden küçük görür.”

    --- spoiler ---