sözlük yazarlarının şiirleri
-
Yarınlarda başlangıç kesin, son belirsiz.
Yarınlarda umut göğe asılı bir hilal
Yarınlarda bir ihtimaldir ihtilal
Yarınlarda nasıldır göğe tırmanmak
Nasıldır uçuruma bacaklarını sallandırmak
Bir ipin üzerinde yürürmüşçesine ürperip de
Nasıldır korkunu bir evlat gibi sarmalamak
Kuru toprak ilk damlayı özler yarın
Kara gece ilk ışığı ister yarın
Gönül sıcak bir tebessüm bekler yarın
Yarınlarda sevmek, sevilmek dâhil
Bütün olasılıklar mümkün gibi.
-
Sustum istediğin gibi, artık es
Ey rüzgâr, işte şimdi 100 km hızla es
Bundan böyle almayacağım gram nefes
O kaotik şehirler benim…
Mazgallar gibi içim, tıkanır sellerde
Deniz kumundan sanki yüreğim
Yıkılır depremlerde…
Es hayat istediğin gibi, artık es
Dilimi sonunda yutturdun
Düşlerimi imkânsıza uçurdun...
Sonuçta,
Eller gibiyim yenik
Eller gibiyim kırık
Eller gibiyim uzak…
-
İstanbul'u izlerim, kah yalnız, kah acısız.
Gece ay ışığında, masumdur desen değil.
İnsanlar ki diş dişe, geçmez vakit sancısız
Yeni gün şafağında, adildir desen değil.
İstanbul'u izlerim, yıldızlar ki uzakta.
Birdenbire düşünce, Hızır'dır desen değil
Tek an bile durmadan, her seferde ayakta
Geçmez ki büyüyünce, Kamil'dir desen değil
İstanbul'u izlerim, suskun, şaşkın, uykusuz
Gamla yıkanmış yollar, solgundur desen değil
Bir telaştır içinde, kim kaldı ki korkusuz.
Sonu iple çekerken, yorgundur desen değil
İstanbul'u izlerim, bize benzer hayatlar
Yıkılmış tarihinde art arda saltanatlar
Yaralar sarılıp da, dinecektir feryatlar
Çirkindir desen değil, renksizdir desen değil.'*'
-
ateş sönse de karşıki tepede
umudun dumanı hala tütmekte
akıp gider zaman avucumuzdan
güzel günler zihnimizde bizimle.
sona beraber kürek çekiyoruz
dünyanın yarısı boş mu be adem?
yokuş yukarı kamyon itiyoruz
derdimiz bir gün biter mi be adem?
bir güz ki daha berbat zemheriden
hayal ters kelepçe derdest edilen
merhamet bekleme asla zalimden
geçip gideriz elbet bugünlerden.'*' -
kafası kıyak, kürekleri boşlamış sandalcı,
beklenenden erken varacaksın dememiş miydi falcı?
doğruya da yanlışa da eşit uzaklıktasın
seçmedikçe de hep denizin ortasındasın
cam fanusun içinde birkaç sinek
bu tarafa bakan yok, delirdiğini kim bilecek
belki de cehennem sürekli tekrardan ibaret
geçti dediğin o elemli günler, eminim yine gelecek.
iyiye giden yol, iyi olmak zorunda değil..
kötüye giden yol, kötü olmak zorunda değil.
yaşamak anbean tercih yapmak demekmiş anladım... -
Bir gün ben de giderim ceketimi askıdan alıp
Neresi olursa, sadece haritaya bir ok atıp
Çünkü bu sokaklar hep sana çıkmış, çıkacak
Çünkü İstanbul beni hep yıkmış, yıkacak..
Hesap sormadan, vermeden
Kim kimi kandırmış bilmeden
Bir gün ben de kanatlarımı takıp uçuruma yürürüm
Dibe varmadan kim bilir daha neler görürüm.
Ortada şişenin dibi
Küllükte izlemiş izmaritler birbirini
Gece sakin, gece sessiz ilerlemiş
Perde gözlerimden yavaşça inmiş... -
Uzun zamandır öyle...
Alışmış ara sıra aynada denk geldiği yüz çizgilerine
Rüzgar girmese de camdan, üşümeye.
Böyle bir küflü yalnızlığın, rutinliğine.
İhtiyacı canlıya..
Banknota değil de kalbi atana.
Umudu "hiçbir" zaman dönmeyecek devrana.
O duruma doğru ilerliyorum yaşarsam..
Herkesin gidişine arkadan mendil sallarsam.
Bu yabancı, tereddütlü, eğreti bakışlardan kaçamazsam... -
Şu duvarlar, şu sınırlar gerçek...
Birlikte örüp, çizdiğimiz.
Yasaklayan da, yasaklanan da biziz
Çabalamaktansa, sihirli sözcüklerden medet uman da
Öldüren ve öldürülen, nefesler, hayaller, hayatlar da
Damları akan evlerde, seslerin yankılandığı köşklerde oturan da
Biziz...
Gerçeği fısıldayıp, yalanı haykıran da
Dalgaya izin verip, dalgayı kıran da.
Yaptıklarımızın, yapacaklarımızın,
Tamir edip, yıkacaklarımızın...
Hepsinin müsebbibi biziz
Hepimiziz...
-
Bir kere miymiş; sevmek içten, öpmek lebden?
Gün'ü kaybedenler, hep mi kaybetmiştir dünden?
Ölmek mi isterim şimdi ruhum komadayken?
İçin için yanıp da birden kül olmazken.
Yaşıyoruz işte kendi derdimizle; herkes gibi, sen ve ben... -
yıkılışlar...
Temelimize patlayıcılar yerleştirmeleri gerekiyordu.
Bir kepçeyle yıkılacak kadar çürük değildik, küçük değildik.
Güzel olaylara vesile olacak mıydı bu yıkılışlar?
Bilsek direnir miydik... -
Memleketimde,
Bilge, cahilden kaçıyor; akıllı, deliden...
Aynalar bile gösterir olmuş, insanı tersinden.
Haklı susmuş, terazi şaşmış, millet alışmış.
Belli ki su yolunu bulamıyor artık kendiliğinden. -
Yeniden yazılmaz bu hikaye
Boşlukları doldurmak kadar istemsizce
Şeritler kayar altından hiç gitmesen de
Elde var cevapsız sorular
Bir gün belki birileri anlar
Bu bir kaza süsü verilmiş intihar. -
Geç değil, ağır değil, yavaş değil.
Erken kaldım sana, senin suçun değil.
Yedim, içtim, gezdim.
Hızlı düşündüm, yanlış kararlar verdim.
Öyle ki tez vakitte delirdim.
Birden yatırdılar musallaya.
Henüz sadece kırkımda...
Geç değil, ağır değil, yavaş değil.
Erken çok erkendi, senin suçun değil.
Ağladım, sevindim, hissettim.
Bu hayatı sadece ben seçtim.
Soluksuz koştum ve gün geldi, bittim.
Yolculuğum başladı sonsuza.
Hatırlanmam her giden gibi, bir sonraki yaza... -
Görünmez şeylerle savaşmak ne kadar da zor,
Hele ki geçmişinle...
Diğer yolları düşünmek, olasılıkları hayal etmek, nerede hata yaptığını anlayabilmek zor.
Yara izleriyle ve onların olur olmadık yerde kanamalarıyla yaşamak zor.
Ah be kardeşim,
Bulmak kolay da elde tutabilmek zor... -
Evet, hâlâ düştüğüm yerdeyim
Evet, ayak izin hâlâ toprakta...
Evet, karaladığım defter sonunda doldu
Evet, şakımıyor artık kuşlar sabahları...
Evet, ellerin ayazda sıcak bir eli kavrıyor, hissediyorum
Evet, yaz ayında buzdolabından çıkmış margarin gibi oluyorum...
Evet, depresif şarkılara devam
Evet, kötü adamın merhametine sığınan saf,
Evet, kitap sayfalarını buran, küllüğü sonuna kadar dolduran benim...
Evet ulan evet, katil de benim maktul de
Ve evet, ailenizin görüşmenizi istemediği çocuk da benim.
Çektim, çekiyorum cefamı evet... -
Ya şimdi, ya hiç..
Bugün yemeliyim, beni kendime getirecek silleyi
Ya şimdi, ya hiç..
Bugün görmeliyim günahlarımı, etmeliyim tövbeyi.
Ya şimdi, ya hiç..
Bugün hissetmeliyim, bıçağı bileyen o kalleşi.
Ya şimdi, ya hiç..
Bugün saymalıyım saniyeleri.
Bugün durdurmalıyım, o'na atan yüreğimi.
Yoksa geç olacak..
Yoksa hiç olmayacak... -
Ayrılıklarla yollar da ayrılır, kaldırımlar da.
Karşılıksız bakışlar vuku bulur, karşı kaldırımlarda.
Bıraktığım mutlu anlar, akan trafiğin ortasında..
Bir çeyrek yaşama sevinci daha bıraktım.
Eski sokağımda..
Ne oldu diye sorar birkaç tanıdık yalandan.
Hiç derim, uzatmadan..
Gözlerim kaşınır, vücudum ağla der, ağlamam.
Hep derim içimde, geçti, geçecek sonradan..
Oysa ucu yanık mektuplar, dolabımda..
Işığı biraz dibine tutarsam sırlarımın
İsimlerini görebileceğim yok saydıklarımın
Çok az da olsa kalabilsem umut istasyonunda
Etmeyeceğim bir daha veryansın..
Bir kere geldim, yaşıyorum ederinde
Bambaşka bir yüzle karşılaşıyorum Ekim'in on yedisinde.
Kolay çıkar mı canım son nefesimde?
Mutlu olmuştum bir keresinde, bir keresinde.
23.10.2020 -
Bir dem daha koyu.
Gökyüzü ve olayların iç yüzü
Yaz'ı alelacele gönderdim çağırdım güz'ü
Çok yaş almadığım halde
Fersahlarca uzak geliyor çocukluğumun gündüzü... -
İzleyenlere keyifli seyirler yaşattı, mutsuzluğum
Yetkililerden yardım istiyorum, kalbim soruşturma başlatsın
Aklım hem kendini hem beni tehlikeye attı
Kahretsin, şimdi yine düşüneceğim.
Tanrım, bu görüntüler İstanbul'dan
İfadesinde "kış gelmiyor" dedi kendim
"Hadi mutluluktan adam yapalım"
Gözleri parlasın, gülüşü profesyonel
Hüzün şampiyonu oldu geçen seneler.
(gazeteci şiiri) -
Ülkemiz büyük ve güçlüdür,
Irkımız cesaret doludur.
Türkiye Türkleri savaşa hazırdır
Batı türkelinin askerleri
Azim ve güç ile
Türkler zorlu bir savaşa başlıyacaktır,
Oğuz kağan bizi birliğe çağırdığı vakit,
Hepimiz gök Bayrağın altında toplanacagız.
Savaş istemiyoruz ama kendimizi savunucagız
Düşman göklügümüzü görmek isterse
Başka hiç bir şeyi göremeyecek.