sözlüğün giderek kız whatsapp grubuna dönüşmesi

  • biliyorum en yeni yazarlardan biriyim. belki de bunları yazmak haddim değil ama sözlüğü offline olarak uzun süreden beri takip ediyordum. o zamanlarda bile formata uymayan, sözlük dışı pek çok entry ve başlık vardı. ilk başlarda samimi geliyordu ama artık bir şeyler yazmak gerektiğini hissettim.

    dünün en sevilen entryleri arasına baktığımız zaman genelde bir ya da birkaç yazarın başlığı altına yazılan güzelleme örnekleri ile karşılaşıyoruz. anlamadığım bir komün, bir tabaka var. aşkımlar, balımlar, cicimler... yani eyvallah birbirinizle dışarıdan tanışıklığınız olabilir. sürekli görüşüyor olabilirsiniz. ya da sözlüğün en eskilerinden olabilirsiniz ama milyon adet boş başlık ve güncel olay hakkında yorum yazmak varken neden her gün sıkılmadan birbirinizi övüyorsunuz.

    yani içeride bir yerde çok güzel bir ortam olabilir lakin dışarıdan pek öyle gözükmüyor doğrusu. yunanistana 12 puan veren kıbrıs rum kesimi gibisiniz. yazılan entrynin niteliği önemsenmeden favoriye ekleyip + oy veriyorsunuz. bunun sözlük etiğine uygun olduğunu düşünüyorsanız eyvallah bana bir daha ağzımı açmak düşmez lakin aksi takdirde sözlükteki diğer yazarların anlamadığı bir dil, dışlandığı bir ortam oluşuyor.

    blog sözlük adı altında oluşturulan bu güzel formatı amacına uygun kullanırsak, o zaman hem kendi fikirlerimizi hem de sözlüğümüzü daha "olması gerektiği gibi" temsil etmiş oluruz. bir forumdan daha çok bir bilgi kaynağı haline getirebiliriz. birbirimizin ne kadar temiz kalpli olduğundan bahsederek değil.

    edit: amacım saldırganlık yapmak değil sadece bu duruma bir eleştiri getirmek.

    olm bunu niye beyeniyonuz lan? beni mi bekliyodunuz?
  • üstüme alınmam gerektiği için özürlerinizi dileyeceğim konudur.

    blog sözlükte dışarıdan tanıdığım, buradan tanışıp dışarıda da tanıştığım, buradan tanışıp gerçekte de tanışmayı çok istediğim, buradan henüz tanışmadığım ama tanışmak için fırsat kolladığım '*' çok yazar var. neredeyse hepsini çok seviyorum. birbirimizin dert ortağı oluyoruz, kimseye anlatmadığımız sırlarımızı birbirimizle paylaşıyoruz, birbirimizden bir şeyler öğreniyoruz. birbirimiz hakkında yaptığımız güzellemeleri zaten formata aykırı olan başlıklarda, formata aykırı entryler yaparak yazıyoruz.
    benimle alakalı güzel şeyleri okumak ne kadar hoşuma gidiyorsa başkasının hakkında güzel şeyler yazmak da o kadar hoşuma gidiyor. onun yeri burası mı? doğru, olmayabilir. işte bu yüzden affınıza sığınıyorum bu konuda.

    kendimle alakalı olmayan, genel bir konuya değinme hakkım varsa şunları da söylemek isterim;
    entrylerden, başlıklardan rahatsız oluyorsak bunu eleştirmenin ötesine geçip doğru olduğuna inandığımız şekilde entryler girmeli, başlıklar açmalı; doğru olduğuna inandığımız entryleri de oylamalıyız ki doğru entryler giren yazarlarımız aynı şekilde entry girmeye devam edip hepimizi nasiplendirsinler. aksi takdirde şikayet ederek girdiğimiz formata aykırı entrylerle boş entry sayısını artırmış oluruz.

    bu entry, başlığı açan yazar arkadaşımıza bir cevap entrysi değildir. rahatsız olduğu konudan dolayı kendisinden özür dileyip bu konuya değindiği için kendisine teşekkür etmekten başka verebileceğim bir cevap olamaz zaten.

    son olarak, bu durumu olumlu tarafından görelim bir de. nickaltı kavgalarındansa yazarların birbirlerine yaptıkları güzellemelere tanık oluyoruz. sözlüğümüzde kara bulutlar gezmiyor, çiçekler açıyor. '*'

    çok sevdiğim, daha da büyümesini umduğum sözlük aileme bu şarkıyı armağan edip, iyi haftalar dileyeyim. hoşça kalın. :')
  • Belli açılardan kesinlikle kulak verilmesi gereken durumdur.

    blogsozluk ismiyle oluşturulmuş platformda belli kaideleri gözeterek hareket etmekte fayda görüyorum. Birincisi sözlüğün en önemli yönünün "tanım" odaklı olması gerekliliği. Elbette kitabi tanımlar olmak zorunda değil dile getirilenler. Örneğin "(bkz: sonbahar), kimin için ne ifade ediyor?" sorusuna cevap bulabilir, daha önce hiç yaklaşmadığınız bir açıdan olaylara, nesnelere, durumlara yaklaşma zenginliğini yakalayabilirsiniz sözlük formatı sayesinde.

    İkincisi, çağımızın en büyük problemi çok konuşan ama iletişim kuramayan bireylerin sayısının artması. Birbirimizi anlamada insanların olayları nasıl yorumladığının onlarla empati kurma açısından da yardımcı olacağını düşünüyorum.

    Üçüncü olarak, yine sözlük ismi düşünüldüğünde yazım kurallarına daha dikkat edilmesi gereken bir ortam karşımıza çıkıyor. Bu konuda biraz eleştirim var gerçi. Bir forum sitesinden ya da facebook paylaşımından daha ötede bir hassasiyetle yazım kurallarına dikkat edilmesi gerekiyor. Blogsozlukteki en büyük eksikliği burada görüyorum.

    Bazı başlıkları "tanım" formatının dışında tutmak gerekiyor tabii. Örneğin dinlediğimiz şarkıları ifade ederken ya da geceye bir söz bırakırken tanım çok da gereklilik arz etmiyor. İnsanların kendilerini rahat bir şekilde ifade edebilmesinin önünü açmakla sözlük formatına olan bağlılığın orta yerinde konumlanmayı gerektiren durumlar da oluyor sanırım.

    İnsanların birbirlerini motive ettiği ama sözlük başlığının da göz önünde bulundurulduğu bir platform oldukça, blogsozluk her zaman değer görecek ve bu duruma katkı sağlayan üyelere değer verecektir diye düşünüyorum.

    (bkz: Kişinin kendini mutlu hissettiği yerler)
  • Üstteki iki yazara da katılıyorum ikiside mantık ve saygı çerçevesinde şikayetlerini ve nedenlerini anlatmış ve açıklamişlar iki yazara da hak veriyorum
    Favori butonunu kullanma şeklimizi bende pek doğru bulmuyorum bunun sebebi girilen entry i kimlerin beğendiğini bilmiyor oluşumuz
    O yüzden böyle durumlarda insanlar favori kısmını kullanıyor