sevilen kitap cümleleri

  • Savaş Barıştır Özgürlük Köleliktir Cahillik Güçtür

    -1984
  • geçmiş tuhaf şey.
    hep yanınızda taşıyorsunuz.

    ~ george orwell
  • İktidarın, ona boyun eğmeye zorlananlar kadar, ona dahil olanları da bozduğunu bilerek bütün iktidarların düşmanıyız.
  • Önce biraz ağladılar, ama alıştılar şimdi. Aşağılık insanoğlu her şeye alışır.
    (bkz: Suç ve Ceza)
    (bkz: Dostoyevski)
  • Anılarımızı avuç dolusu su gibi her sabah yüzümüze çarpmanın işe yaramayacağına kim inandırabilir ?

    (bkz: bizim büyük çaresizliğimiz) - barış bıçakçı

  • Hayatınızı ne kadar muhteşem bir fecir aydınlatırsa aydınlatsın, sizi eninde sonunda bir tabuta mıhlayıp bir çukurun içine atıvereceklerdir.
    (bkz: Altıncı koğuş)
    (bkz: Anton çehov)
  • Tıpkı aşkta olduğu gibi satrançta da partnere ihtiyaç vardır.
    Stefan Zweig - satranç
  • Tanrı herşeyi biliyorsa,her şeye gücü yetme özelliğini kullanarak yapacağı müdahaleleri zaten önceden biliyordur.fakat bu onun bu belirli müdahalelerinin yapma konusunda fikrini değiştiremeyeceği anlamına gelir ki bu da her şeyi yapabilme gücünün olmadığı anlamına gelir.

    Tanrı yanılgısı sayfa 129
  • “Tanrım bana değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etme gücü, değiştirebileceğim şeyleri değiştirme cesareti ve bu ikisi arasındaki farkı anlayabilme sağduyusu ver”

    Bir Çift Yürek
  • "eğer bir şeyi bütün olarak görebilirsen" dedi, "hep güzelmiş gibi görünür. gezegenler, yaşamlar... ama yakından bakıldığında bir dünya yalnızca toz ve kayadan oluşur. günden güne yaşam daha da zorlaşır, yorulursun, ritmi kaçırırsın. uzaklığı ararsın - ara vermeyi. dünyanın ne kadar güzel olduğunu görmenin yolu, onu ay gibi görmekten geçiyor. yaşamın ne güzel olduğunu görmenin yolu ölümün bakış açısından bakmaktan geçiyor. "

    mülksüzler - ursula leguin
  • "“Her gün aynı saatte gelmelisin” dedi tilki. “Örneğin öğleden sonra saat dörtte gelirsen, ben saat üçte kendimi mutlu hissetmeye başlarım. Zaman ilerledikçe de daha mutlu olurum. Saat dörtte endişelenmeye ve üzülmeye başlarım. Mutluluğun bedelini öğrenirim. Ama günün herhangi bir vaktinde gelirsen, seni karşılamaya hazırlanacağım zamanı asla bilemem. İnsanın gelenekleri olmalıdır."
    (bkz: Küçük prens)
  • Beni hemen anlamalısın, çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz, yaşarken anlaşılmaya mecburum.
    Oğuz atay/tehlikeli oyunlar/hikmet benol
  • Sizin yarım saatte çözebileceğiniz bir integral problemi için Newton yirmi yıl uğraşmak zorunda kaldı..
    Bir bilim adamının romanı/oğuz Atay/38
  • "aynı çelişki ruhumu körletiyor hâlâ. onu görmüş olduğumu biliyorum ama anılarda kalan artıklarla hiçbir şeyi canlandıramayacak kadar. ruhum mutluluğumu riske atacak bir heyecan ve hırsla bu görüntüyü istiyor, ama o yine de belirmiyor; unutkanlıklarından ötürü cezalandırmak için gözlerimi oyup çıkarabilirim."

    baştan çıkarıcının günlüğü, soren kierkegaard.
  • ''İnsanın en beklenmedik mutluluktan, gökyüzüne dokunacağını sandığı bir yerden ansızın korkutucu bir boşluğa düşmesi hiç de zor değildir.''

    Başucumda Müzik.
  • Yaşadıkça aşığım Leylaya ama ölürsem...
    Bırakacağım arkamda bir leylayı seven
    (Tasavvuf Kaideleri)
  • kelimeler benim sudaki gölgem, okşayamam onları,öpemem, bir davet olarak güzel kelime ve dualarda muhterem.
    gönülden gönülde köprü asırdan asıra merdiven Kelime,kendimi seyrettiğim dere kelime sonsuz kelime adem.
    (bkz: kelime)
    BU ÜLKE - CEMİL MERİÇ
  • ‘’ Şimdiye kadar tesadüf ettiğim insanlardan bir tanesi benim üzerimde belki en büyük tesiri yapmıştır. Aradan aylar geçtiği halde bir türlü bu tesirden kurtulamadım. Ne zaman kendimle baş başa kalsam, Raif Efendinin saf yüzü, biraz dünyadan uzak, buna rağmen bir insana tesadüf ettikleri zaman tebessüm etmek isteyen bakışları gözlerimin önünde canlanıyor. Halbuki o hiç de fevkalade bir adam değildi. Hatta pek alelade, hiçbir hususiyeti olmayan, her gün etrafımızda yüzlercesini görüp de bakmadan geçtiğimiz İnsanlardan biriydi. Hayatının bildiğimiz ve bilmediğimiz taraflarında insana merak verecek bir cihet olmadığı muhakkaktı. Böyle kimseleri gördüğümüz zaman çok kere kendi kendimize sorarız: “Acaba bunlar neden yaşıyorlar? Yaşamakta ne buluyorlar? Hangi mantık, hangi hikmet bunların yeryüzünde dolaşıp nefes almalarını emrediyor?” Fakat bunu düşünürken yalnız o adamların dışlarına bakarız; onların da birer kafaları, bunun içinde, isteseler de istemeseler de işlemeye mahkûm birer dimağları bulunduğunu, bunun neticesi olarak kendilerine göre bir iç âlemleri olacağını hiç aklımıza getirmeyiz. ‘’

    Kürk Mantolu Madonna - Sabahattin Ali
  • "söz vermiştim kendi kendime: yazı bile yazmayacaktım. yazı yazmak da hırstan başka ne idi ? burada namuslu insanlar arasında sakin ölümü bekleyecektim. hırs hiddet neme gerekti? yapamadım. koştum tütüncüye, kağıt kalem aldımç oturdum. ada'nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. kalemi yonttum. yonttuktan sonra tuttum öptüm. yazmasam deli olacaktım."
    sait faik abasıyanık* haritada bir nokta
  • "Yeni bir acıya ah edecek olsak, içimizdeki eski bir ah ağzımızdan çıkıp ona yer açıyordu."
    (bkz: od)
    (bkz: İskender Pala)
/ 2