öğrenciye 12 yılda ingilizce öğretemeyen sistem

  • “48 günde İngilizce öğren” ilanını da gördü bu gözler.
  • siz sadece teoriyi öğretmeye dayalı bir sistem oluşturursanız, pratik yaptırmadan teoriyi zorla kafaya sokmaya çalışırsanız kimse bir şey öğrenemez.
  • 12 yılda öğretemediği ingilizceyi hazırlıkta 1 senede öğretrceğini idda eder ayrıca.
  • Sistemin kötülüğünü anlatmaya yeter ve artar bile...
  • Türkçeyi sonradan öğrenen biri olarak bu konuda bir tezim var.

    1. Gramer ile diş öğretmek yanlıştır.
    Kişi kafasında büyütür ve psikolojik olarak yapamayacağı kanısına varır.
    Neden mi gramer ile başlamak yanlış?
    Anadilinizde dahi grameri iyi bilmezsiniz!
    Sokakta Türkçe konuşan milyonlar var ama aralarında bir cümlenin öznesini ve yüklemini bilecek çok az kişi vardır!

    2. Parçalı ve süreksiz eğitim.
    Bir sene içinde belli dönemler ve o dönemlerin de içinde belli aralıklarla dil çalışılmaz ve öğrenilmez.

    Türkiye gibi ülkelerin İngilizceyi öğretmek istediğinden bile emin değilim!
    Malum okuyan kesim iktidara yaramaz.

    Bir yılda öğretilebilir.
    Benim formülüm şu.
    Bir yıl seçilir. Örneğin 4. Sınıf.
    O yılda İngilizce harici ders konulmaz. Günde 5 saat bir yıl boyunca İngilizce öğretilir.
    1 yılın sonunda Türkiye geneli 4. Sınıfların %70’i İngilizce öğrenir.
    Bizzat denedim.

    Bakınız iki kardeşim de matematik korkusu ve travması olan çocuklardı.
    Liseden mezun oldular ve sınava girdiler.
    Sözel iyiydi matematik berbattı.
    İki yıl dersaneye gitseler en fazla 25 puan artardı eminim.
    Sadece matematik için bir yıl ayırdık.
    365 gün boyunca sadece matematik çalıştılar.
    Sayı saymadan başlayarak.
    Sonuç gayet iyiydi.
    Aynı yöntem uygulanır.
    1 yıl kayıp diyen kişi gerizekalıdır dinlemeyin.

    Tanım da yapalım.
    Yanlış taktiğin sonucudur.
  • Bence sürekli gramer kurallarına maruz kalındığı içindir. Şahsen gramere maruz kaldık onca yıl tamam bişeler biliyoruz, aklımızda herşey okey ama konuşmaya sıra gelince heyecandan sadece “Ehm I eeeee You” dan öteye geçemiyoruz.

    Küçümsemek için söylemiyorum elin Kenyalısı Hindistanlısı konuşurken bizim kadar mükemmeliyetçi olmadığı için adamlar çatır çatır konuşuyor. Karşındaki seni anlasın yeter. Kaç kişi akademik alanda ingilizce yayın yazacak.

    Önce konuşmayı öğrenelim sonra yükleniriz gramer kurallarına.
  • Başka yazarlarda duruma değinmiş, bir de ben bir şeyler eklemek istiyorum. Biz daha Türkçe okuyup yazmada iyi değiliz. Kitap okuma oranlarimiz ortada. İnsan kendini kendi dilinde ifade edemiyorsa nasıl başka dillerde ifade edecek? Bunu beklemek adil mi? Kesinlikle değil. Türkçe derslerine ağırlık vermek lazım ilk önce sonra yabancı dilleri hallederiz.
  • Bu konuyu ne zaman görsem aklıma Aykut Elmas'ın İngilizce temalı 'yes ay dozont' vine aklıma gelir. 12 senede çoğumuz ne eksik ne fazla.
    +Do you speak English?
    -Yes ay dozont'!
  • Çünkü sistem ingilizce okur-yazarlığı üzerine kurgulanmıştır. İngilizce konusmak pratikle olur, hatalarımızın düzeltilmesiyle iyileştirilebilir. Örneğin, bisiklet sürme diye bir dersiniz olduğunu düşünün, burada bisikletin tanımı, mekanizmaları, fren nerede, sele vs her şey anlatıldığını düşünün, sonra deseler ki biz sana her türlü bilgiyi verdik, hadi sür bakalım deseler, her türlü bilgiye sahip olmamıza rağmen bocalamamız düşmemiz hemen hemen kesin olacaktır, işte amaç o bocalamalardan sonra kalkıp tekrar tekrar denemektir, bunu yüzmeyi öğrenmeye de benzetebilirsiniz, pratik olmadan teoriğin bir anlamı olmayacaktır. Ayrıca ingilizceyi bir ders değil bir dil olarak görmeli, yanılmaktan çekinmemelisiniz. Unutmayın kimse emeklemeden yürüyemez, yürümeden de koşamaz. 12 yıllık teorik eğitim, eğer bunu sadece ders olarak görmüşseniz asla akıcı konuşmanıza yeterli gelmeyecektir. Bırakın sistemi eleştirmeyi, bol bol dinleyin, bol bol izleyin, hata yapmaktan çekinmeyin, sormaktan utanmayın, ingilizce başka türlü konuşulmaz.
  • sisteme, öğretmenlere ne desek bilmiyorum ki belki de dil becerisi türkler olarak çok iyi değildir bizde bilmiyorum.

    pakistanlı bir arkadaşımın bir sürü akrabası vardı türkiyede. beni yemeğe davet etti. ama ne kalabalık bir ortam. kendi dilleri urduca. ingiliz sömürgesinden dolayı ingilizce de öğrenmişler güya ama sadece bir kadın benimle ingilizce konuşuyor. cevap veremiyorum.

    ingilizceyi bu kadar iyi konuşmayı nerden öğrendiniz dedim. okulda ingilizce dersinde dedi. öğrenim dilleri mi ingilizce bizler gibi ders saatimi görüyorlar diye sordum arkadaşa.

    aynı sizlerdeki gibi ingilizce dersi görüyoruz işte dedi. hayret etmiştim.
  • İngilizce bilmeyen İngilizce öğretmenleri olan bir ülkede şaşılmayacak durum.
  • çalışanı 50 senede ihya etmeyen sistemdir. çiftçiyi ömür boyu devlet desteğine muhtaç eden, sonra da ithalatı serbest bırakıp ürünün neden bu kadar pahalı diye çemkiren sistemdir.

    eğitim için gittiği okulda çocuğunu eroine alıştırıp, sonra şantajla çocuğunu ya fahişe, ya kiralık katil yapan sistemdir. biz akşama kadar çalışıp eve döndüğümüzde haber diye propagandayı bize izlettiren, sonra da o propagandayla tüm bunları yapan sistemi bir de bize övdüren sistemdir.

    istediği gerizekalıyı başımıza diken, sonra da demokrasi işte sen seçtin deyip itaate zorlayan sistemdir. kimsenin senin çocuğunun ingilizcesiyle falan ilgilendiği yok. okullar propaganda yuvasıdır. yeterli düzeyde propagandayı gencecik beyinlere enjekte ettikten sonra gerisi bunu anlamaman için kılıftır başka bir şey değil.

    kitap önerisi : okulsuz toplum- ivan illich
  • Daha kendi dilimizin doğru bir şekilde öğrenememişken, ikinci bir dili öğretmek gerçekten eğitim sistemimizin en büyük hatalarından biridir.
    Ayrıca dil dediğimiz şey konuşarak öğrenilen ve geliştirilen bir şeyken, bizde -yani benim bildiğim ve gördüğüm kadarıyla- sadece grammar bilgileri ezberletildiği için yetersiz kaldığımızı düşünüyorum.
  • okulda kim ne öğrenmiş de ingilizce öğrenememekten yakınıyorsunuz.
    ingilizce öğrenmeyi gerçekten istemediğiniz sürece, kimse size yardım edemez.

    ilköğretim + lise(anadolu) + 1 yıl özel ingilizce kurs + 4 yıl yurt dışı üni '*' + 4 sene yurt dışında yaşamak ve hala ingilizce biliyorum derken çekinmek = ben.
    neden, çünkü ingilizceden oldum olası nefret ettim. mesleğim gereği öğrenme zorunluluğum olmasa hala öğrenemezdim. bir çok öğrenim, sizin o bilgiye ne kadar aç olduğunuzla ilgili. sevmek zorundasınız. sokma bilgi bir yere kadar sizde kalır.

    halbuki az biraz alt yapısı olan ve dil öğrenmeyi seven bir kişi;
    ingilizce şarkıların anlamlarını bilerek, eşlik eder,
    filmleri, dizileri ingilizce alt yazılı seyreder ve
    ingilizce chatleşecebileceği 2,3 kişi bulursa ingilizceyi 1-2 sene içerisinde rahatlıkla çözer. öğretmenden daha iyi şakır ingilizceyi.
  • -how are you ?

    -yes
  • İngilizceyi öğrenmekten kasıt konuşabilmek ise bunu yapamıyor evet. Ancak yurtdışında şunu gördüm ki, dil okullarında gramer bilgisi en iyi olanlar hep Türklerdi. Özellikle uzak doğululara, japonlar ve Koreliler dahil dilbilgisi konusunda fark atıyoruz. Bizim pratik eksiğimiz var. onu da Amerika veya İngiltere olma şartıyla iki ay gibi bir süre de halledebiliyoruz.
  • Yabancı dilde konuşma odaklı öğretim yapması gerekirken gramer ve çeviri odaklı konuşma eğitimi verildiği içindir. Kafada cümleyi Türkçe kurup çevirerek konuşmaya çalışırsan konuşamazsın tabi ki. Anadil mantığı ile öğretim yapılması gerekiyor.
  • 12 yılda ne öğrettiği asıl soru olması gereken sistemdir
  • 12 yılda türkçeyi de öğretemeyen sistemdir. ayrıca 16 yılda meslek ehli insanlar beklemektedir.
  • Herkese herkez diye yazdıran sistemdir.
/ 2