mevcut seçim sisteminin değişmesi
-
şuanda bir birey bir oy demek ve oyların çoğunluğunu alan seçimleri kazanıyor. bir süre iktidarda kalıyor, hükmediyor, karar veriyor, yönetiyor. dünyada bu sistemin tarihi çok eski değil ve bence hala tam olarak olgunlaşmışta değil.
18 yaşında daha hiç çalışıp para kazanmamış, evlenmemiş, çocuğu olmayan genç arkadaşımız ile 40 yaşında, çalışmış, yönetmiş, görmüş geçirmiş muhakeme yeteneği gelişmiş olgun bir bireyinde sözü aynı oranda geçiyor ülkede.
okuma yazma dahi bilmeyen, ekonomi-sağlık-eğitim-hukuk konularıdna hiç bir bilgisi, fikri olmayan insan ile eğitimine 16-22 yıl harcayan, avukat-doktor-mühendis-profesör vb... de aynı söz hakkına sahip olması mantıklı mı?
ülkeye yatırımlar yapan, fabrikalar açan, ar-ge yapan vergisini veren iyi bir bir iş adamı mı daha çok söz sahibi olmalı ülde yoksa minimum vergi vermeye çalışan, küfreden, bağıran çağıran pazarcı mı? mevcut sistemde pazarcı da o vergi veren yatırımcı atılımcı iş adamı da aynı söze sahip ülkenin geleceğinde.
tatavayı kes, zaten ünlü düşünür aysun kayacı zamanında bizi aydınlattı bu konuda, sadete gel nereye varacan diyorsanız, benim önerim şudur dostlar. bir birey bir oy sistemi değil, bir birey ve onun puanı şeklindedir. yani herkesin belirli kriterlere dayalı puanı olacak ve oyu o oranda güçlü olacak. en çok oyu değil, en çok puanı toplayan da seçimi kazanacak.
puanlar neye göre belirlenecek? bu tabiki tartışmaya açık bir konu ama bu konuda benim nacizane fikrim şöyle;
1- yaş
18-30 yaş grubu daha az puan, hayat tecrübesi az, görüp geçirmemiş
30-60 yaş en çok puan
60 üstü az puan, zira değişime direnç söz konusu, dinazorlaşma, bunama vs...
2- Eğitim
az puandan çok puana doğru sıralama şöyle yapılabilir
eğitimsiz
ilkokul
orta-lise
lisans-yüksek lisans
3- vergi
az puandan çok puana doğru
taban seviye
orta seviye
üst seviye vergi
4-medeni hal
hiç çocuk yok, az puan
1-4 çocuk çok puan
4 üstü çocuk az puan
Bu 4 kriterin karması sonucu kişinin TC kimlik nosuna bağlı bir puanı olacak ve oy kullandığında oyu bu puan oranında güçlü olacak. çok puanı toplayan seçimi kazanacak. puanı belirleyici kriterlerde bir sınıf yaratılmamasına dikkat edilmeli.
Not: başlıkta yazım hatası var, düzeltmeyi beceremedim -
öncelikle başlıkta yazım hatası var.
üstünde konuşmanın bile zaman kaybı olduğu değişiklik önerisi.
koşulsuz herkese 1 oy hakkı prensibini ortadan kaldıracak kadar güçlü kişi ancak bir diktatör olabilir.
oda herkese 0 oy hakkı verir sorun biter.
-
(bkz: en az 3 çocuk) -
https://www.youtube.com/watch?v=8SjTWlTO9IE
Bu baltanın oyu ile senin oyun eşit!
Bu tiplerin çoğunluk olduğu bir yerde mevcut seçim sistemi ne kadar adaletli? -
Bir tık arttırıyorum ve iktidarı direk memnun kaygısız seçsin diyorum -
muhtemelen iktisat, işletme ya da maliye bilmeyen birinin yaptığı bir önermedir.
sorun aslında seçim sisteminde değildir. sorun yasama, yürütme ve yargı gibi organların kullanımı ve denetimidir. türkiye'de demokrasi ne yazık ki en çok oyu alanın başa geçtiği bir sistemden ibarettir. en çok oy alan kişi daima ''ben çok oy aldım, bizlerin dediği olur'' mantığıyla ilerleniyor. halbuki demokrasi çoğunluğun değil, azınlığın haklarının güvence altına alınmasıdır. şu mantığı hiçbir iktidar kavramadığı (işine gelmediğinden dolayı salağa yatıyorlar) için ne yazık ki demokrasi mekanizması işlememektedir.
ortada bir sorun olduğu doğrudur. ancak sorunu seçim sisteminden çok sonraki sürece bakmak daha önemlidir. öte yandan hangi hukuk dalına bakarsak bakalım (iş hukuku, ticaret hukuku, vergi hukuku, sosyal güvenlik hukuku, anayasa hukuku...) insanlar daima kağıt üzerinde eşittir. zaten olması gereken bu olmalı. birey kendisini yetiştirmeyi reddettiği için oy verme hakkı elinden alınmamalı. aksine bu birey ''neden kendisini yetiştirmiyor?'' sorusu sorularak üzerine gidilmeli ve çözümler üzerine yoğunlaşılmalı.
öte yandan şunu da unutmamak gerekir. bir ülke ya da bir piyasa kurulurken şartlar hiçbir zaman eşit değildir. kimisi maça 1-0 önce maçlar, kimisi maça 2-0 geride başlar. bir kişi geride başladı diye oy verme hakkının elinden alınması, diktatörlükten başka bir şey değildir. birey kendini geliştirmeyi reddetse bile mutlaka bunun sebeplerine ve sonuçlarına yönelmek gerekir. -
kimsenin oy verme hakkı elinden alınmıyor aslında, herkes oyunu veriyor.
damacanaya tecavüz edenin oyu 5 puan iken
yukardaki hukukçu arkadaşın oyu mesela 15 puan olacak.
böylelikle kanunları çıkaranları seçerken (seçimde) hukukçu arkadaşın daha çok sözü geçecek ve böylelikle çocuklarına daha iyi bir ülke bırakacak ardında. -
(bkz: arrow'un imkansızlık kuramı)