liseden akılda kalanlar

  • müdür yardımcısının önce bana bir dilim portakal verip, ardına ciddi ciddi uçan tekme atması. :/ yaratıcı bir dayak şekli.
  • Bıyıkların yeni yeni terlemeye başladığı lise dönemi.

    Sıraya girmiş müdürün konuşmasını Bekliyoruz, Beklerken de yandaki, öndeki artık kim yakınsa itişip kakışıyoruz.

    O esnada bir sessizlik oldu

    ve ben hiçbir şey anlamadan saniyeler içerisinde birisi favorimden tutup yukarıya doğru çekmeye başladı.

    Müdür muaviniydi.

    Derse geç kaldığım için “geç kalma kağıdı” almak için yanına gittiğimde, okul için bastırılan takvimlerden bana satmaya çalışan, almazsam istediğim geç kağıdını vermeyeceğini söyleyen müdür muavini!

    Her neyse,

    O favori çekildiğinde Nasıl acıdığını anlatmaya gerek yok sanırım.

    Yüzümde acı bir ifadeyle söylenirken; acının hafifleyip azalmasıyla, müdür muavini kulağıma eğilip, rekabetten hoşlanmayan tehditkar, kalın, boru sesiyle:

    “bu okulda benden başka kimse bıyık bırakamaz!” diye fısıldadı.

    Halbuki hiç öyle bir niyetim de yoktu öyle kalın bir bıyığım da.
    simidi hurharca ağzıma tıkıştırsam bile bir tanecik susam sıska tüylerden oluşan birikintiye takılmazdı... ama

    “Tamam hocam” der gibi baktım onun bir karış uzaklıktaki büyük, bıyıklı suratına.

    “Yarın böyle gel de görüşürüz” der gibi baktı o da bana.

    .

    .

    Ha takvimi aldım mı o gün? hayır, çünkü param zaten az, bir de eve takvimle dönüp bizimkilere mi sunum yapacam okul takvimiyle!
    Annecim, babacım, Elimde görmüş olduğunuz bu takvim...

    Sonra müdür muaviniyle hasbihal ederken

    Kafamdan saniyeler içinde, hemen bir kar zarar hesabı yaparak azıcık olan paramı cebimden çıkarıp müdür muavininin suratına attım ve “utanın! Öğrencinin üç kuruş harçlığında gözünüz” ded...

    Demedim tabii, diyemezdim daha doğru olur çünkü Bizim dönemde ima edici bakış bile adamı müşkül duruma sokabilirdi.

    Kafamdan saniyeler içinde, hemen bir kar zarar hesabı yaparak azıcık olan paramla takvimi almak istemediğimi söyleyip kendimi önce müdür muavininin odasından sonrada okulun kapısından dışarı attım.
    Okula devamsızlık başlangıcım da böylece başlamış oldu.

    Ahh parasızlık :(

    Peki bıyıklar kesildi mi?

    Evet.

    Artık bıyıksız okuldan kaçıyordum. Ohh püfür püfür.




  • lise hayatımın son üç ayının korona virüs diye bi salgından iptal edilmesi.
  • Tavandaki ayakkabı izi,yüzük takan sevgililer,asılsız "şu şu okulda lavaboda cenin bulunmuş" iddiaları,"çıkışa gel" "kravatını düzelt,ver o telefonu bana,saçlarını topla,velin gelsin alsın,bu saç sakalın hali ne"
    Bunlar genel geçer lise muhabbetleriydi bi çok liseden duyduğum
    Bizimkinde de daha çok işçi-memur çocukları vardı ve o daönem işçi-memurluk şu dönem kadar iyi bile sayılmazdı,eyleme giden devrimcilik kovalayan çocuklar, okulun önünde bildiri dağıtmalar, teneffüse çılmadan ders çalışan bi sınıf,ailem zoruyla sayısal okumak, sınofta sadece 3 erkeğin olması ve arka sıralarda sıra altlarında maşa,düzleştirici,makara ipi olması...........
  • Rekabet, yalan, kıskançlık, herkesin yüzüne iyi arkandan kötü olması, saçma sevgililik ilişkileri vs.
  • Derste hocanın gelmesiyle istemeyerek de olsa soğumaya terk edilmiş ve içine çikolata bandırılan kahveler, başka bir sınıf beden dersi yaparken çaktırmayarak dışarıdan izlemek, ne kadar büyüsek de öğretmenlerin gözünde hala çocuk olmamız ve “oğlum terli terli içmesene o suyu!” diye tatlı azarları, son ders serbest bırakıldığında herkesin yorgunluktan sıraya başını koyarak uyuması, yakın arkadaşla atılan samimi kahkahalar ve sadece iki kişi arasında anlam kazanabilen espriler, son dakika yapılan ödevler ve öğretmenlerin farkında olmasına rağmen kopya çekebildiğimiz sınavlar; bu sınavlarda da “Şaşı olacaksın artık, tabii miyopsun ya yakını göremiyorsun, boynun kırılacak artık çocuğum” tarzı serzenişleri. Düşünülmesi yarım kalan şeyler, arkadaşlıklar, olmamış ama hala gönülde var olan ilişkiler ve daha nicesi...

    Hep merak ederdim lise anılarının insanda yarattığı hissiyatı. Başka denizlere yelken açma vakti geldi sözlük.
  • Çok sönük bir öğrenciydim ya. Bana durumuna göre

    (bkz: süzme)
    (bkz: zekiye)
    (bkz: karınca z)

    Diyenler olmuştu.
    (bkz: sen de az değilmişsin) diyen bile oldu. Fakat asla yalancı demediler. Bilirlerdi, yalan söylemezdim.

    Edit. Bir de herkes.. Ögrenciler ögretmenler... Herkes.. "sen çok safsın" derlerdi. Kırılmazdım ama "saf olmak" nasıl bir şey hiç anlamlandıramazdım.
  • Kaos entrika poserlık, yine iyi atlattık çok şükür.
  • Dayak, firar ve selma
  • yoğun ders programı, testler, hocalar, okunan kitaplar, yalnızlık, alternatif rock.
  • Bir yere kadın eli değmiyince insanlığın yeniden kabile yaşamına dönmesi.