kitap alıntıları

  • Beni hemen anlamalısın, çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz, yaşarken anlaşılmaya mecburum.
    Tehlikeli Oyunlar - Oğuz Atay
  • "sizin için allah vergisi, doğuştan kader olan şey, benim için bilinçle yapılmış bir seçimdir." der kırmızı saçlı kadın
  • Bir sefer mutfakta tencere tava arasında ağlarken görmüştüm onu. Alakasız yerlerde ıstırap çekmek ıstırabı ikiye katlar.
  • ''iyilik demek kimseye kötülüğü dokunmamak değil, kötülük yapacak cevheri içinde taşımamak demektir.''
  • Hayatımın geri kalanında neler olduğunu bilmiyorsunuz. Evde. Hatta okulda bile. Kendi hayatlarınız dışında kimseninkinde neler olup bittiğini bilmiyorsunuz. Ve birinin hayatının bir kısmıyla uğraştığınızda, sadece o kısmıyla uğraşmış olmuyorsunuz. Ne yazık ki o kadar katı ve seçici olamazsınız. Birinin hayatının bir bölümüyle uğraştığınızda aslında bütün hayatlarıyla oynuyorsunuz.
    Her şey,her şeyi etkiliyor.

    (bkz: Ölmek İçin On Üç Sebep)
  • çok olmadığımız kesin
    çok olan tarafta değiliz
    çok olan tarafta olmayacağız...
    İTİRAZIN İKİ ŞARTI - Nevzat Çelik
  • Dünyayı böyle bir adaletsizlik içinde görmenin verdiği acı ne kadar şiddetli ise, kendi kalbindeki dürüstlükten duyduğu iç sevinç de o nispette büyüktü.
    Michael Kohlhaas- Heinrich Von Kleist
  • "Ben çok karanlık ve korkutucu bir dünyadaki öcüyüm. Hiçbir şeyden, ölümden bile korkmayan insanları korkutuyorum. Sahip olmakla gurur duydukları her şeyi onlardan alabilirim; kutsal saydıkları her şeye ihanet etmelerini sağlayabilirim. Ben kabuslarında gördükleri canavarım."



    Stephenie Meyer-Kimyager
  • ''insanların birbirinin huzurunu bozmasından rahatsız olurum ben, en çok da genç insanların hayatlarının en güzel çağında, bütün sevinçlere alabildiğine çok kucak açabilecekleri zamanda bir kaç güzel günü surat asarak birbirlerine zehir etmeleri ve ancak çok sonradan kaybettikleri şeyin telafisinin olanaksız olduğunu görmeleri canımı sıkar."

    (bkz: goethe-genç werter'in acıları)
  • "geç kapitalizmin evrelerinden bahsetti hatip, insanlığın kıyamet gününe yaklaştığını anlattı. hep beraber uçurumdan aşağı bakıyoruz. bu bozuk düzenin düşüşüne tanıklık edeceğiz. sistemi sorgulamasınlar diye uyuşturuluyordu gençler. uyuşturucu trafiğinin tamamı karanlık odakların elindeydi. bütün ideolojiler -sosyalizm, nihilizm, feminizm, anarşizm, çevrecilik- gençleri sersemletmek ve edilgenleştirmek için uydurulmuş nafile icatlardı. sahte "izm"ler kitlelerin uyku ilaçlarıydı."

    (bkz: elif şafak-iskender)
  • Okuduğunuz kitaptan beğendiğiniz mesajı veya bölümü değiştirmeden ve yorumlamadan aktarmaktır.

    Zülfü Livaneli - Huzursuzluk
    "Harese nedir, bilir misin? Develerin çöl de çok sevdiği bir diken var. Deve dikeni yedikçe ağzı kanar. Tuzlu kanın tadı dikeninkiyle karışınca bu, devenin daha çok hoşuna gider. Kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına doyamaz...Ortadoğu'nun adeti budur, tarih boyunca birbirini öldürür ama aslında kendini öldürdüğünü anlamaz. Kendi kanının tadından sarhoş olur."
  • hayallerimde bile yenik düşüyorum. günlük dertlerin dışında hiçbir yakınmaya kulak vermiyorlar.kafamda yarattığım kahramanlar bile bana karşı çıkıyor.
    (bkz: oğuz atay - tehlikeli oyunlar)
  • "Biri Josef k.'ya iftira etmiş olmalıydı, çünkü kötü bir şey yapmamış olmasına karşın bir sabah tutuklandı."
    (bkz: kafka) (bkz: dava)
  • "Siz bu göletten hiç dışarı çıkmıyorsunuz ki...
    Peki, nasıl oluyor da, bütün dünyadan söz edebiliyorsunuz?"
    (bkz: Küçük Kara Balık)
    (bkz: Samed Behrengi)
  • "emine'nin ölümüyle son tutunduğum dal da kopmuş gibi büsbütün boşlukta kaldım. kaybettiğim şey benim için o kadar büyüktü ki ilk önceleri bunu bir türlü anlayamadım; ne de hayatımdaki neticesini ölçebildim. sade içimde simsiyah ve çok ağır bir şeyle dolaştım durdum. sonra bu haraplığa daha başka bir duygu, bir çeşit kurtuluş duygusu karıştı. bir baskıdan kurtulmuştum. artık emine bir daha ölemezdi, hatta hastalanamazdı da. orada zihnimin bir köşesinde olduğu gibi kalacaktı. hayatımda birçok şeyler daha beni korkutabilir, başıma türlü felâketler gelebilirdi. fakat en müthişi, onu kaybetmek ihtimali ve bunun korkusu artık yoktu."

    (bkz: saatleri ayarlama enstitüsü)
    (bkz: ahmet hamdi tanpınar)
  • "ben en acıklı anlarımda bile güldürücü sözler bulabilen bir insanım, kendime acımam yoktur..".

    tutunamayanlar.
  • (bkz: kitaplardan güzel alıntılar)
  • bu tarz alıntılar isteyen kişinin seçim yapmasında bir tür fragman görevi üstlenerek, kişinin kitap seçmesinde kolaylık sağlayabilir.

    "insanoğlunun kendini mutsuzluktan daha fazla adadığı pek az şey vardır. eğer kötücül bir tanrı salt acı çekelim diye bizi yeryüzüne yerleştirmiş olsaydı, görevimizi bu kadar büyük bir coşkuyla yerine getirdiğimiz için kendimizi kutlayabilirdik. umutsuz olmamız için pek çok neden var: bedenlerimizin kırılganlığı, aşkın kaypaklığı, toplumsal yaşamın sahtelikleri, dostluklarda verilen ödünler, kişiyi yavaş yavaş öldüren alışkanlıklar. insanlara musallat olan bu belalar dikkate alındığında doğal olarak şunu varsayabiliriz: bizler hiçbir şeye, kendi yok oluş anımıza baktığımız kadar kesin gözüyle bakmayacağız.".

    (bkz: proust yaşamınızı nasıl değiştirebilir).
/ 5