intihar

  • bu sıralar n'için seni bu kadar düşünüyorum? ah! yanlış anlama 'seni' değil, intihar mefhumunu. çok korkuyorum, çok. kullandığım ilaçların birinin üstünde, "yüksek riskli ilaç,"* yazmaktadır. peki hayat, 'çok daha riskli değil mi?' "yazık, şairler kadar cesur değilim!"**.
    şimdi derdimi kime anlatayım; dağlara, taşlara veyahut insanlara?.. çevremdeki insanların dağdan, taştan ne farkı var ki? ne kadar acı değil mi?
    hayır! her şeyin 'melankolisini' yapıyor değilim. kötü şeyler gördüm hayatta; belki herkes kadar, belki herkesten biraz daha az. bilmem, babam alkolik idi mesela; bilmem, annemi bir başka erkek ile gördüm çocuk yaşta iken... bilmem, bileklerimi kestim sevdiğim kadın beni istemediğim zaman. bilmem, çok içtim, sokaklarda kaldım, ayaz idi... bilmem, daha çok olmadı, terk edildim. bilmem, ihanet ettim, ihanete uğradım. bilmem, kırmızı ve yeşil reçeteli ilaçlar kullanmaya başladım son zamanlarda. bilmem, hayat ile bağımın kopmuş olduğunu hissetmekteyim; şöyle, yaşadığım an'lar bir rüya mı diye soruyorum bazı zamanlar. 'herhangi bir kimseyi nerede gördüğümü' hatırlamıyor oluyorum mesela...
    ben mi? baksanıza, yazamıyorum dahi! eskiden kalemim kuvvetli idi, hayatım da... şimdi mi? her şeyimi kaybettim. bir gün galata'ya çıkacağım, kuleye canım... bakacağım semaya, sena... "ah! gidiyorum bu!"
    *nervium.
    **ismet özel, karlı bir gece vakti bir dostu uyandırmak.
  • eyleme dönüşmediği sürece üzerine düşünülebilesidir.

    doğada insan dışında hangi canlılarda var merak ediyorum. yunusları duymuştum. ama belgesellerde anlatılan somonların ölümlerine yüzmesi pek bu sınıfa girmiyor. hepimiz her gün kulaç atıyoruz zaten öteye.

    tanım olarak bir doğal seleksiyon değildir.
  • Yıllarca düşündüğüm, denediğim eylemdir. İntihara kişinin kendisini öldürmesi deniliyor ama aslında ruhunun cinayete kurban gitmesiyle bedenini ona kavuşturma isteğidir şahsım adına. Benim ruhum can çekişiyordu belki ondandır kıyısından dönüşüm. Şu soruyu sordum kendime. Hayatı mı sevmiyorum? Mevcut şartlarda hayatımı mı? Ben bir kuşun uçuşunu izlemeyi bile seviyordum halbuki.Ben mevcut şartlarda hayatımı sevmiyordum. Bu şartları değiştirmeliyim, değiştirene kadar beklemeliyim dedim. Bunun farkına vardığım sıralarda birçok olay yaşadım. Allaha yakınlığım da arttı. Kendi düzenimi oturtmaya çalışıyorum hala.

    Sen dostum böyle bir düşüncen varsa vazgeçiremem belki ama seni dinler ve sanıyorum ki anlarım. Mesaj atabilirsin
  • Uyandığın her gün intihardır bir nevi.
  • Bir insan için yakışmayan bir ölüm. Canı bu kadar ucuz olmamalı insanın. Her ne yaşarsa yaşasın bunun sonu intihar olmamalı. Kimse kaldıramayacağı yükü üstlenmez çünkü.
  • (bkz: annesi üzülmesin diye intihar etmeyenler)
  • Benim ölümüm kendi elimden olacak.
    Ama intihar etmek için henüz çok anısız biriyim. Hayatımı çıkmaza sürüklemem gerek biraz daha. Biraz daha boş işler yapmam gerek. Biraz daha kötü olmam gerek. İnsanların biraz daha benden nefret etmesini sağlamam gerek. Biraz da bir yerleri gezerim belki. Yeni şeyler keşfederim.
  • "40 yaşıma kadar hep intiharı düşündüm, ama 40 yaşımdan itibaren insanların intihar etmeye
    değmeyeceklerini düşünmeye başladım. Bana göre intihar, geride kalanlara yönelik ağır bir suçlamadır. Bu mesajı verebileceğin tıynette insan olmadığını düşününce de intihar etmiyorsun." gibi bir düşünce ile yaklaşmış intihar etmek eylemine ismet özel. orhan pamuk kar adlı kitabında, "insan allah'ın bir lütfudur ve intihar bir küfürdür." düşüncesi ile kurgusal bir dünyada dinsel bir anlam ile intiharın şirkin ana temelleri ile çevrelendiği göstermiştir.
    temel olarak zor bir eylemdir. bir gün karaköy'den yukarı çıkıp soluk soluğa galata kulesi önünde olay inceleme yeri bandı ile çevrelenmiş mavi bir torba gördüğüm vakit intiharın diğer insanlar tarafından bir bakıp geçmelik ve "ah, yazık olmuş henüz de gençmiş" söylemleri içerisinde kalan bir eylem olduğunu gördüm. kötü nisan-kötü insan-lar
    ’48-’49′daki mutluluğumun hesabı görüldü. Bu soylu mutluluğun gerisinde şu vardı: Güçsüzlüğüm ve hiçbir şeye bağlanmayışım. Şimdi, kendime göre, girdabın içine girdim; güçsüzlüğümü seyrediyor, onu iliklerimde hissediyorum, beni ezen siyasal sorumluluğu yüklenemiyorum. Bunun tek çözümü var: intihar. Cesare Pavese.
    sonuç olarak ba(ğ)zılarına göre bir kalış nedeni ba(ğ)zılarına göre bir çözüm yoludur. yoldan çıkmaktır ayrıca. yolu terk etmek.
  • Bu saçma ve iğrenç hayata daha fazla dayanmayan insanların yaptığı şey.

  • Hayatınızın sonunuz olacağını bilmenize rağmen yaşamanız gerekir bazen. Umudum, inancım yok derken bile inanacak, umud edecek bir şey aradım her zaman kendime. Evet belki bana yaşatılanlar bir zamanlar ölümüm oluyordu ama ben hedeflerim için, beni en çok mutlu edeceğini bildiğim şeyler için savaşıyorum şu an. Ve bu düşünceye girdiysen sevgili yazar, her düştüğümde ayaklarım daha sağlam basarak kalktı gün yüzüne. Sende böyle yap ve sakın aklından çıkarma.
  • Başarısız olan girişimlerimden sonra demek ki beceremiyorum diye bıraktığım eylem.
    Bazen yaşamak zorundasındır
  • bunu yapabilmiş insanların mezarı başında ceket iliklenmelidir. kalkıştıkları kimilerinin düşündüğünün aksine en büyük cesareti gerektirendir. "ontohor koloy olondor yoşomok zordor" diyenlerin buyursun kolay olanı seçsinler dediğimdir. bunlar bir insanın intiharından bile kendilerine pay çıkarabilecek zavallılığa sahiptirler zira oradan bile işte biz zor olanı yapıyoruz taktiri haketen biziz demektedirler. 2 sene önce makina mühendisliği sıralarında beraber ders dinlediğim bir arkadaşımın dağın birine çıkıp kendini asmasından sonra geride kalan öğrencilerin "işte bakın ne kadar zor bölüm okuyoruz adam intihar etti" falan gibi yorumlarla hala kendilerine pay çıkartıp yüceltmelerinden sonra aslında bu pislik sürüsünden kurtulmak için intihar etmiştir belki de diye düşündürmüştür bana.
  • dünya intihar sıralamasında 100 ile 70 arasında gidip gelmişiz bu biraz hayal kırıklığı oluşturdu bende, ilk 10’u zorlamışızdır diye düşünüyordum. 2018 yılı istatistiklerine göre 3161 kişi intihar etmiş. gene de bu sayıyı tatmin edici buluyorum ama sürekli o övünüp durdukları “ türk cesareti”nin izleri gözükmüyor bu sayıda. belkide intihar cesaret gerektiren bir şey değildir veya türklerin hayatı o kadar boktandır ki düzeltmeye çalışmaktan vakit bulamıyorlardır.

    bence öyle arada kalmışız ki ne intihar edebilecek kadar kötü durumdayız ne de yaşamımızı standart bir mutlulukta sürdürebilecek kadar iyi sadece dalgalanmalar. ama bakıldığında dünyada çok daha kötü yerler varmış mesela rusya 1. sıradaymış bu bilgiyle ne yapacağımı bilmiyorum ama öyleymiş (bizden de bir dostoyevski çıksaydı biz de bu kadar inti... bekle ya ben neye, karşı argüman sunuyorum). ama umalım ki bu politikacıların diline pelesenk olmasın. yarın bir gün caka satacak materyal bulamadıklarında bunu kullanırlar.

    geçenlerde babamın iş yerinin yanında çalışan kilolu adam kendini asmış boynu yarım metre uzamış kendimi bir amedeo modigliani tablosu düşünmekten alıkoyamadım. adam sürekli babasıyla kavga ediyormuş hatta benim babam o adamla önceden park yeri için kavga etmiş herneyse babam bu olay karşısında baya yamulmuştu “korkunç bir olay” gibi şeyler zırvalıyordu. bu bana kalpazanca geliyor yani her 30 saniyede bir insanın intihar ettiği veya dünya genelinde tam olarak şu an ölen bilerce Darwin ödülüne layık insan düşünülürse babamın duyarlılık yarıçapı sadece kendini kandırıyor. düşüncesi bile film senaryolarına layık değil mi? mesela sen yeterli miktarda su içtikten sonra kalan bir iki yudumunu delikten boşaltırken afrikadaki bir çocuğun o bir iki yuduma muhtaç olması. bu iki görseli arka arkaya koyup buna benzer düaltravmatik* birkaç görselle daha kapalı gişeden çok sağlam paralar kaldırırsın.

    *düaltravmatik: bunu kendim uydurdum. anlamı: ikili travmatik, iki ayrı şey aynı anda düşünüldüğünde travmatik olan bir durumun daha da travmatikleşmesi.

    anlaşılacağı üzere ne kibritçi kız ne afrikadaki çocuklar ne de gereksiz yere ölen o kadar insan çok da umrumda değil. daha önce de söylemiştim bunlara acımak bir sorumluluk gerektirir. ve duyar kasmaktan fazlasını kendime sorumluluk saymıyorsam bu beni kalpazan yapar.

    belki yüksek hümanist taraflarınız kabarıp hayal dünyasında yaşadığımı, gönderme yaparak duyar kastığımı, kibritçi kızın sokakta soğuktan ölmediğini çünkü bunun bir hikaye olduğunu söyleyebilirsiniz belki haklısınız soğuktan ölmemiştir ama büyük ihtimalle tecavüz edilmiştir onun bu acıyla yaşayıp daha fazla acı çekmesi için öldürme nezaketinde bulunmamışlardır (salağa yattığım kadar duygulardan da noksanım). eğer bunları okumak kalbinize bıçak batırıyormuşum gibi hissettiriyorsa siz empati kurabilen bir insansınız yalnız bu bir iltifat değil, iyi bir insan değilsiniz sadece empati kurabilen bir insansınız.

    uzun lafın kısası intihar ölüm gibi olayların ciddiyetini hafife almıyorum sadece böyle konulara postmodern anlamlar yüklenmesine karşıyım. bazen ölüm sadece ölümdür her zaman "korkuç bir olay" olmasına gerek yok. herneyse yazımı intihar ve pişmanlık hakkında bir şiirle bitireceğim.

    -the view from halfway down

    the weak breeze whispers nothing
    the water screams sublime
    his feet shift, teeter-totter
    deep breath, stand back, it’s time
    toes untouch the overpass
    soon he’s water bound
    eyes locked shut but peek to see
    the view from halfway down
    a little wind, a summer sun
    a river rich and regal
    a flood of fond endorphins
    brings a calm that knows no equal
    you’re flying now
    you see things much more clear than from the ground
    ıt’s all okay, it would be
    were you not now halfway down
    thrash to break from gravity
    what now could slow the drop
    all ı’d give for toes to touch
    the safety back at top
    but this is it, the deed is done
    silence drowns the sound
    before ı leaped ı should’ve seen
    the view from halfway down
    ı really should’ve thought about
    the view from halfway down
    ı wish ı could’ve known about
    the view from halfway down

    -bojack horseman
  • bir nevi kaçış yöntemidir, ama bilinmezlik içinde yitip gitmektir aynı zamanda. intihar etmek isteyenlerin bir kısmı kendisine acı çektiren insanlara üzüntü vermesi için yapar veya sahip olduğu hayattan sıkıldığı için. ama çözüm değil kaçmak hiçbir zaman çözüm yöntemi olmaz.
  • çözüm değildir. (intihar eden kişi için çözümdür ama ardında kalanlar için çözüm değildir)
  • Her şeyi denedim, bulmam gereken tek şeyin paralel evrendeki ben olduğum. Ve merak ediyorum, benim tercihlerimin tam tersini yaparak nasıl bi hayat yaşıyor acaba? İntihar yakındır efenim.
  • ne zaman intihar kelimesiyle karşılaşsam rus şair (bkz: sergey yesenin)'nin intihar notunu kestiği bileklerinden akan kanla yazdığı geliyor...
  • Kendi canına kıyma eylemidir.
    İntihar etmek ile intihara teşebbüs etmek birbirinden farklıdır. Birinde amaca ulaşılmış diğerinde ise başarısız(!) olunmuştur. Fakat sürekli bu ikisi birbirine karıştırılmaktadır.
    Her neyse, kendisine ve yaşamına saygısını kaybetmiş, çaresiz hisseden insanların başvurduğu bu yöntem maalesef sanıldığından daha fazla yaygındır.
  • sık sık düşündüğüm ama hayatımda biri olduğun için yapamadığım.
  • bir emile durkheim eseri. sosyolojinin ilk eserlerinden. intiharın psikolojik değil toplumsal bir olgu olduğunu ispatlamaya çalışmış, toplumsal bağları kuvvetli olan yerlerde intihar olgusu gözlemlenmez sonucuna ulaşmıştır. örneğin tevratta intihar açıkça yasak olmamasına rağmen, yahudilerin intihar oranları toplumsal bağları çok kuvvetli olduğu için oldukça düşüktür, birey kendini burada yalnız hissetmez.
    bir de kuvvetli bağların bireyi intihara sürüklemesi vardır. örneğin intihar bombacılarının intiharları... öyle veya böyle intihar psikolojik değil toplumsal bir olgudur demiş bu eserinde.
    kültürlü biriyle sevgili olmak başlığını görünce döşedim hemen entryi, kısmetimiz açılsın bakalım, swh.
/ 3