insanın büyüdüğünü anladığı an

  • insan babası ölünce büyüyordur. yalnız başına kalıyorsun çınarın gölgesi yoktur artık üzerinizde. seni fark etmediğin şekilde koruyor, hayata tutunduruyormuş o gölge..
    kaç yaşında olursan ol baban yaşıyorsa çocuksundur. ne zaman baban ölüyor o zaman büyüyorsun işte. gerçeği görüyorsun.
    tabiri caizse savaşın ortasında komutansız kalmaktır babasız kalmak..
  • kendi parasını kendi kazanmaya başladığı andır insanın.
  • Anlar olarak genişletebileceğim başlık. Zira birçok anda anlaşılabiliyor bazen. '*'
  • 10 yaşında inşaatta pencere monte ederken, lol.
  • farkedemediğim andır. sanki her zaman büyüktüm...
  • Zamanın sezonsal olarak değil de yıl olarak geçmesidir. Okul okuyanlar için uzun süre eylül başlangıçtır. Sonrasında vergiler falan ocak önemli olmaya başlıyor.
  • Kendi başına diş tedavisi için hastaneye gittiği andır. Diş eti tedavisi acılı mıdır?
  • bayramlara olan heyecanın yitirilmesi.
  • Uyurken Hayal kuramadığımı fark ettiğim zaman oldu benim için. Çocukluğumdan beri uyku problemi yaşıyorum. Kendimce bir çözüm olarak bunu bulmuştum. Hep bir hayal kurardım kafamda. Film senaryosu gibi. Tam ortasında da uyuya kalırdım. Son birkaç senedir olmuyor. Ne hayal kurabiliyorum ne de uyuyabiliyorum. Büyümek hiç güzel bir şey değilmiş.
  • şairin de dediği gibi "büyüdüğünü, hiç yıkılmaz dediğin dağlar kendi kendini yıkınca anlıyormuş insan..".
  • Sevdiceğinizin sizden vazgeçtiğini anladığınız andır.
    Dünya durur.
    Ama yaşamanızda lazımdır.
    Yalandan gülümsemelerle hayata devam etmeye çalışırsınız.
    radyoda hep bu çalar
  • yalnız kaldığı andır.
  • annesini özlemeye başladığı an.
  • Son birkaç yıldır artık tek başıma gezmekten korkmamam.
  • hayaller ve gerçekler arasındaki ayrımı fark ettiği andır.
  • g3'lerin arasından tedirgin tedirgin yürüdüğün andır.

    olay birkaç hafta evvel gerçekleşti. otobüs yolculuğu yapıyorum. jandarma çevirmesi vardı. kimlikleri topladılar. sonra bir jandarma otobüse bindi. yanıma geldi. "zakkum çorbasında biber?" dedi, "evet benim" dedim. "benimle geliyorsun" dedi. tüm otobüs aynı anda bana döndü. haydaa. olum bi suçum yok. borcum harcım yok. şikayet falan alabileceğim bir iş yapmadım. iletişim halinde olduğum vatandaşlarda da sıkıntı yok diye biliyorum. ben suçsuzum hakim bey. kafamı karıştıran başka bir şey de, jandarma çevirmesinden 10-15 dakika evvel de polis çevirmesi vardı. orada sıkıntı falan yoktu. yolumuza devam ettik. ama şimdi otobüsten indiriyorlar beni. neyse otobüsten indik. jandarma önde ben arkada. iki yanımızda tam teçhizatlı, hollywood filmindeki askerler gibi askerler. kulübe gibi bir yer vardı beni oraya götürüyor asker. "allaaaahhh, kesin sikecekler" diye içim içimi yiyor. içeri girdik, kapı kapandı. "aha şimdi sıçtık" modundayım hâlâ. içeride, komutan olduğunu düşündüğüm iki kişi vardı. bir kağıdı imzalıyordu komutan. kağıda uzaktan bakana kadar ayıkamadım. asker kaçağıymışım sözlük. "ananı sikymmm" diye içimden haykıyorum tabii. sanıyorum ki, kelepçeleyecekler, tutup götürecekler kışlaya. lan amk komutan bi şey de demiyor. benim düşüncem, "ulan hayvan gibi valizler var, onları ne yapsam acaba?". kağıdı önüme koydu, şunu imzala dedi. okumaya fırsat yok, yiyorsa "bi okuyayım" de bakalım ne oluyor acaba? yemedi, imzamı attım paşa gibi. yok lan bildiğin kedi gibi attım. neyse sonrasında komutan sağolsun olayı açıkladı kısaca. beni kışlaya kapatmak gibi bir niyetleri yokmuş allah'tan. gittim bindim otobüse. otobüse tekrar bindiğimde anladım sözlük. sanırım ben büyümüşüm. hemen tecil ettirdim. bi daha yaşayamam bu atraksiyonu.

    (bkz: bu da böyle bir anımdır)
  • Gülmeyi unuttuğu andır!
  • Aile sorunları anlaşılmaya başlandığı zaman.
  • bayramda alınan eşyaların mutlu etmemesi
  • Lise bitince yaz tatilinin zevk vermemesi, eskisi gibi hissedememek.
/ 2