her güne bir şiir

7 entry daha

  • Neydi o güneş o sular güneşi çıkı çıkıveriyoruz.
    Ben seni alıyorum seni cumartesi çocuğu soyuyorum.
    Birden bir yerlere gidiyoruz bir yerlerden geliyoruz.
    Bungun, karası, bak diyorum bak acunsuzluk önün diyorum.
    Hiç yokken böyle diyorum böyle güzel diye diyorum.
    Sonra birdenbire sen yoksun işte birdenbire yoksun.
    Bakıyorum Amerikan bir gök sıkılıyorum kalkıyorum.
    Sen yoksun ya seninle binlerce yerim yok.

    Bir sabah uyandım bütün dörtleri beş yaptım.
    Çıktım bir bir camları, caddeleri indirdim ses yok.
    İnsan böyle n'apar bilmem seni hele bak hiç bilmem
    Gidip ağaçları tutuyorum, çocukları çocukları öpüyorum
    Durdum bir yerden göğü, sokakları hep sokakları dinledim
    Evlerini deniz yıkayan bir kıyıdan bağırıyorsun bana
    Bir soluksuzluk bir duvarlar bir duvarlar duyamıyorum
    Böyle bir uzun karanlıktan bağırıyorum bağırıyorum.

    (bkz:ilhan berk)
  • sevgiyle yoğrulmamışsa yüreğin
    tekkede, manastırda eremezsin
    bir kez gerçekten sevdin mi dünyada
    cennetin cehennemin üstündesin
  • kuşlar toplanmış göçüyorlar
    keşke yalnız bunun için sevseydim seni
    hiçbir şeyim yok akıp giden sokaktan başka
    keşke yalnız bunun için sevseydim seni
    seni o kadar yakından görünce,
    keşke yalnız bunun için sevseydim seni
    hızla geçen otobüslerin ardından benzeşmek…
    keşke yalnız bunun için sevseydim seni
    senaryocu bayanla bir bankta oturuyoruz
    keşke yalnız bunun için sevseydim seni
    iyi anlarında sesin kalınlaşıyor.
    keşke yalnız bunun için sevseydim seni
    baktım yeri toparlıyor ayak izleri
    keşke yalnız bunun için sevseydim seni
    eşiklere oturmuş bir dolu insan
    keşke yalnız bunun için sevseydim seni
    fazıl hüsnü diyor ki, ne diyor fazıl hüsnü?..
    keşke yalnız bunun için sevseydim seni
    ortaoyunumuzun dekoru bir kağıt mendil
    keşke yalnız bunun için sevseydim seni
    ve konsolun üstünde noksan bir gümüş kutu
    keşke yalnız bunun için sevseydim seni
    uzaklardaydın, oracıkta öbür kıtada,
    keşke yalnız bunun için sevseydim seni
    ikinci bir parıltı var senin bakışlarında
    keşke yalnız bunun için sevseydim seni
    kehanet adlı kısacık bir şiir buldum
    keşke yalnız bunun için sevseydim seni
    yürüyoruz bütünlemeye kalmış bir sessizlikte
    keşke yalnız bunun için sevseydim seni
    iki çay söylemiştik orda, biri açık,
    keşke yalnız bunun için sevseydim seni
    uzaklara bir bakışın vardı kafeteryada
    keşke yalnız bunun için sevseydim seni
    bir şey var, ancak makilerin orda söyleyebilirim,
    keşke yalnız bunun için sevseydim seni
    an ki fıskiyesi sonsuzluğun
    keşke yalnız bunun için sevseydim seni
    buradan dinleyebilirsiniz.
  • cam kenarına oturduğum masadan
    yüzüme sokağı vuran tülün gölgesinde
    düşünüyorum:
    yavaş yavaş anıların da terk ediyor beni
    git gide azalıyor
    günün birinde
    birlikte
    bir fincan kahve içebilmenin
    sadakati
    hayali

    neden mümkün olmuyor
    ayrılmak
    yok pahasına tüketmeden her şeyi
    murathan mungan
  • Sana artık Ahmet Erhan diyorlar
    Akdeniz 1958.1.72.60 kg. evli, karısı hamile. iki paket sigara.
    Sabah dokuz akşam yedi. -sahi ne vardı başka?
    Evet, diyorlar ve ekliyorlar:
    Önüne geleni öpme isteğiyle dolu bir insancıllık
    Sonunda götürse götürse çiçek götürür kendi mezarına
    Gibi deli, gibi meczup, gibi şeyda

  • yağmura,nisana ve yaşıma aldanıp
    uçurumları kıyı sanarak
    ve dağlar erişilmeyince acı verir
    sözünü unutarak
    kaf dağına gitmek istedim

    ırmak inadıyla yürüdüm uzaklara
    bir derviş olup yürüdüm uzaklara

    yanıldı denektaşım geriye döndüm
    Kutsal Sözler Panayırı'na sığınıp
    ipeksi bir sessizliğe büründüm:

    bir hayat,mahçup ve duru
    Tanrım,gülleri
    ve sessiz harfleri koru.
7 entry daha