hdp'nin büyük adalet yürüyüşüne katılma kararı
-
karar bence kötü. ismi-lazım-değil partinin ülkenin gerçekten çoğu tarafından ne gözle görüldüğünü biliyoruz. belki gerçekten (bkz: düşmanımın düşmanı dostumdur) iyi niyetli yaklaşmış olabilirler, düşüncelerini okuyamayız insanların sadece strateji tahminleri yürütebiliriz doğal olarak. velev ki her ne kadar iyi niyetli olsalar bile stratejinin kötü olduğu kanaatindeyim. iktidar partisinin tabanındaki insanların özellikle, "uv hdp bele diy, o zaman hülo" kafasında olduğu malum. eğer ki amaç sağ tarafın uçurumundan insanları alıp, ortadaki güllük gülistanlık yola getirmek ise, gerçekten yanlış bir strateji. çünkü uçurumun kenarındaki insan, uçurumun dibini düşünmekten/korkmaktan/ikiyüzlülük yapmaktan çekinmez. tek yapmak istediği yaşamak olacaktır iyi veya kötü. bunu yapmanın yolu da ona aniden sessizca yaklaşıp ses vermek değil, ufak tıkırtılar ile varlığınızı hissettirerek güven sağlamaktır.
naçizane görüşlerim bu şekildedir.
(her şeyin aşırısı öldürür. tadında yaşayın hayatınızı.) -
Barışçıl ve nispeten daha iyi bir neticeye varabilecek bir düşünceyi direkt hedef tahtasına getirecek durumdur. Vanda yaşayan kürt kökenli biri olarak diyorum ki o partiden bugüne kadar hayır gören kimse yok. Tek yaptıkları ötekileştirmek ve ortalığı bozmak. -
aklı olan herkes bu hareketin, eylemi itibarsızlaştırmaya yönelik olduğunu bilir. chp'nin hdp'yi terslemesi gerekirken, onları da dahil edip kol kola yürüyorlar.
hani bir klişe var ya 'gılışdaroğlunda liderlik vasfı yok' diye. ne kadar klişe olsa da doğru. yoldan geçen adam bile bu hareketin ne amaçla olduğunu anlayabiliyorken, yıllardır siyasetin içinde olan adam bunu nasıl anlamaz? yoksa anlıyor ama akp için çalışan bir ajan mı? 2.si daha bir olası.
nasıl bir ülke olduk ya. resmen siyaseption.