günde 12 saat çalışmak

  • Ülkemizde standart çalışma saatleri 8 saat olsa da bir çok işletme bunu 10, hatta 12 saate kadar çıkarıyor. Ben de 11-12 saat çalışan biriyim. Bazen içinde bulunduğum durumu düşünmüyor da değilim. Sabah 7:30 otobüs durağında bekliyorum. 8:00 gibi iş yerinde oluyorum. Akşam 7:30 gibi de iş yerinde çıkıyorum. Durağa git otobüs bekle eve git diyene kadar çok rahat 8-8:30 oluyor saat. Eve vardığımda ilk olarak elimi yüzümü yıkıyor ve sofraya oturuyorum. Yemek sonrası bir bardak çay derken saat 10:00 oluyor bir anda. O yorgunlukla zaten bir şey yapma isteği de kalmıyor insanda. Bir saat kadar oturup uyumak üzere yatağıma yatıyorum. Günlük rutinimin az çok nasıl olduğunu anladınız. Sadece ben değil aslında milyonlarca insanın durumu da benimkisinden farksız. Şimdi bu 1 günü altı ile çarpıyoruz. Geriye sadece 1 gün (Pazar günü) kalıyor. Ay olarak hesaplarsak 4 gün, yılda ise sadece 48 gün. Bir yılda sadece 48 gün bizim.

    Geçenlerde C. Bukowski'nin bir sözüne rastlamıştım. (Yaşama sevincimi, sigortalı bir iş karşılığında sattım.) İçime oturdu resmen bu söz. Haklı ve yerinde bir söz. Binlerce insana hitaben söylenmiş bir söz çünkü. Diğer yandan İsveç'in günlük çalışma saatini 6 saate indirmesi.

    Sevdiklerine zaman ayıramıyorsun, hatta kendine bile zaman ayıramıyorsun. Bu düzen ne yazık ki böyle işliyor. Kendimi bir kenara bıraktım. Bir de bu düzende sigortasız çalıştırılan binlerce suriyeli işçi var. O suriyelilerin içindeki çocuklar da artık bardağı taşıran son nokta. Devlet tüm bunlardan habersiz mi peki? Hayır hiç sanmıyorum.

    Gerçekten de insanların emeğinin, alın terinin sömürüldüğü bir düzen içinde yaşıyoruz. Beni üzen bir diğer husus ise; bazı insanların sen de okusaydın o zaman kardeşim demesi. Bu ülkede artık okumakta kar etmiyor arkadaşım. Sadece güçlülerin ayakta kalabildiği bir sistem var çünkü.

  • ülkemizdeki yüksek kapitalizmin en büyük göstergelerinden biridir.
    aslında söylenecek çok şey var ama biraz daha uzun yazarsam kendimi durduramam diye düşünüyorum. o yüzden başka bir zamana veya başka bir platforma kısmet olur herhalde bu konuda klavyemden dökülecek kelimeler.
    ayrıca bu koşulda bulunan ve blog yazan, en azından yazmaya çalışan hocamada bir helal olsun demek istiyorum.
  • Köleliğin modernize edilmiş hali
  • günde 12 saat hayattan uzak kalmakla eş değer anlam taşır.
  • İnsanlık dışı bir yaşam şeklidir. 12 saat değil 24 saat çalışılsa bile verimli çalışma zaman dilimi yaratılmadığı sürece kalkınmaya hiç bir katkısı olmayacağı aşikardır. 12 saat çalışmak demek daha mutsuz insanlar toplululuğu demek. Biz bunları tartışırken, (birde göze girmek için fazla mesai yapan tiplerden bahsetmiyorum bile ) bakın adamlar ne gibi düzenlemeler yapma peşinde.
    haber
  • günde 12 saat çalışmak terimi sadece mesai saatini kapsar. bir de bunun arkaplanında sabah erken kalkıp hazırlanmak, servisin gelmesini beklemek, trafik ve eve dönüş trafiği vardır.
  • sizi bu sona hazırlar.
  • bu aralar yapmam gereken eylem. günde 12 saat ders çalışsam 40 gün sonra başımı yastığa huzurla koyabileceğim. aslında eylem de değil. hareketsizlik eylem olur mu? olur aslında. (bkz: duran adam) (bkz: duran adama karşı duran adam) (bkz: serbest çağrışım)
  • bizim şiftlerimiz gereyi benim hemen hergün başıma gelen olay.
    patronlar çok para kazancak diye biz sürünüyoz, ona yanıyom.
  • V for Vandetta'dan bir alıntı;

    Konuşulmaya çalışılan yerde çoklar söz alıncaya kadar sözler her zaman gücünü korumaya devam eder.

    İnsanı otomatikleştiren çalışma biçimidir. İşleyen demir ışıldarın tam zıttı. Çalışın ki vakit kalmasın... Okumayın gezmeyin, öğrenmeyin yani gelişmeyin diyen zihniyetin dayatmasıdır.
  • her patronun günlük rutinidir. 8-5 çalışanlar anlayamaz.