geceye bir şiir bırak

  • "İnandır beni dünya
    İnandır yaşadıklarıma
    Güçlüydüm
    Uzaklardan gelir uzaklara gider sonbaharlara şaşırmazdım
    Yüzümün gizli yerlerine ansızın binlerce resmiyle yağan bir harf
    Bir harf vurdu beni dünya
    İncecik bir çınar yaprağı düştü üstüme sarsıldı kalbim
    Toprağa yağmur düşüyordu ah nasıl düşüyordu
    Bir harf durmadan durmadan üşüyordu
    Uzaklardan gelir uzaklara giderdim artık yıkıldım
    Ben bu yıkılışı yağmurlardan öğrendim
    Akşamı önüme bırakıp giden adam haklıydı
    Kentler ayrıntıydı haritalar ayrıntıydı
    İçinde tükendiğim şu hain hayatta
    Herkesin yalnızlığı duvarda asılıydı
    Nasıl söylesem dünya nereye bakıp söylesem
    Çekinerek yaşadığım yılları her akşam
    Çekinmeden ateşe attığımı nasıl söylesem
    Ben sana emanetim bırakma beni
    Dağıtma yüzümün menekşelerini
    Bu şarkıyı yalnız bitirmek istemiyorum bunu nasıl söylesem
    O harf yanlış denizlerde boğulurken
    Ben doğru bir kelime olamam
    İnandır beni dünya
    Yıllar geçti ve birşey kaybetmedim hayretimden
    Herkes bir saat alsa da çoğalmaz zaman
    Ve ben bazı şeyleri açıklayamam
    Yetmezken birimizin açtığı boşlukta yalnız kalmaya
    Neden kapansın göğsümde taşıdığım bu güzel yara
    Kader kimi seçerse kaptan o olsun
    Ben hangi pazartesiyi beklediğimi bilmiyorum"
    mevlana idris zengin
  • Kuş damdan düşünce
    sarışın bir yürüyüşüdür artık ölümün
    bir yağmurdur açılan kuraklığa
    bir yağmurdur kulübesi nisandan
    ve onun ayaklarına dolanan o gökyüzü
    kansız yüzleridir diri kuşların
    kuş düşünce camdan

    kuş düşünce damdan
    kızlar saçlarıyla ölümü düşünürler
    uzun bacaklı tanrılar koşuşur sokaklarda
    kuş öldü herkes mi arıyor
    gençlik mi yürüyor herkese ve mi arıyor
    onun gözlerini satılan çarşılarda
    kuş öldü kanadının altındaki o yara
    yağmurun karanlığını getiriyor geceye
    yağmurun ırmaklarını getiriyor geceye
    kuş öldü küçücük bir yorgunluktu ölmeden önce

    öldü, kim ısıtır artık onun ellerini
    suların aynasında üşüyen ellerini
    suların saygısıyla üşüyen ellerini
    İsmet Özel - Kuşun Ölümü
  • ~Toprak Ana~
    Kurumaya bedel mi her sümbül
    Şakıdıktan sonra gider mi bülbül
    Gömer mi anıları Toprak Ana
    Canlandırır mı sevgi olduğunda?
    İ.D. 03.02.20
  • İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
    Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
    Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
    Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
    Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
    Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.
    Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat;
    Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!
    Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne,
    Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine;
    Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
    Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?
    Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur,
    Sırtına Sakaryanın, Türk tarihi vurulur.
    Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mı düştü bu yük?
    Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük! ..
    Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya!
    Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?
    İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal.
    Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,
    Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan;
    Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan.
    Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân;
    Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!
    Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu;
    Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?
    Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna;
    Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?
    Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?
    Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!
    Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
    Sakarya, kandillere katran döktü geceler.
    Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,
    Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!
    İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su;
    Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.
    Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;
    Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?
    Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl!
    Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!
    Sakarya, sâf çocuğu, mâsum Anadolunun,
    Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!
    Sen ve ben, gözyaşiyle ıslanmış hamurdanız;
    Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!
    Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
    Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!
    Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
    Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz!
    Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
    Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya! ..
    (1949) Necip Fazıl Kısakürek
  • akılla bir konuşmam oldu dün gece;
    sana soracaklarım var, dedim;
    sen ki her bilginin temelisin,
    bana yol göstermelisin.
    yaşamaktan bezdim,ne yapsam?
    birkaç yıl daha katlan,dedi.
    nedir; dedim bu yaşamak ?
    bir düş, dedi. birkaç görüntü.
    evi barkı olmak nedir ? dedim;
    biraz keyfetmek için
    yıllar yılı dert çekmek,dedi.
    bu zorbalar ne biçim adamlar ? dedim;
    kurt, köpek, çakal, makal, dedi.
    ne dersin bu adamlara , dedim;
    yüreksizler, kafasızlar, soysuzlar, dedi.
    benim bu deli gönlüm, dedim;
    ne zaman akıllanacak?
    biraz daha kulağı burkulunca, dedi.
    hayyam'ın bu sözlerine ne dersin, dedim;
    dizmiş alt alta sözleri, hoşbeş etmiş derim, dedi.
    ben olmayınca bu güller, bu serviler yok.
    kızıl dudaklar, mis kokulu şaraplar yok.
    sabahlar, akşamlar, sevinçler, tasalar yok.
    ben düşündükçe var dünya, ben yok.
    .
    Ömer Hayyam
  • Ne ölümler yaşatırım içimde ben,
    Hiçbiri kalmaz kendime.
    Bir karlı bahar açar
    Gözlerimde yankısız.
    Kendimi öldürmekten,
    Yenik düşerim kendime..
  • Bir şeyler olsun şöyle çiçekli miçekli
    Bir çay olsun şöyle demli sohbetli
    Sabah olsun umutlu,
    Senli benli şiirli. ..

    (bkz: Orhan Veli kanık )
  • uzaktan seviyorum seni
    kokunu alamadan,
    boynuna sarılamadan
    yüzüne dokunamadan
    sadece seviyorum

    öyle uzaktan seviyorum seni
    elini tutmadan
    yüreğine dokunmadan
    gözlerinde dalıp dalıp gitmeden
    şu üç günlük sevdalara inat
    serserice değil adam gibi seviyorum
    öyle uzaktan seviyorum seni
    yanaklarına sızan iki damla yaşını silmeden
    en çılgın kahkahalarına ortak olmadan
    en sevdiğin şarkıyı beraber mırıldanmadan
    öyle uzaktan seviyorum seni
    kırmadan
    dökmeden
    parçalamadan
    üzmeden
    ağlatmadan uzaktan seviyorum
    öyle uzaktan seviyorum seni;
    sana söylemek istediğim her kelimeyi
    dilimde parçalayarak seviyorum
    damla damla dökülürken kelimelerim
    masum beyaz bir kağıtta seviyorum
  • "ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
    bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
    pervane olan kendini gizler mi alevden;
    sen istedin, ondan bu gönül zorla tutuştu..."
  • işler atom reaktörleri işler
    yapma aylar geçer güneş doğarken
    ve güneş doğarken ben bir geceyi
    bir uzun geceyi gene uykusuz
    ağrılar içinde geçirmişimdir
    düşünmüşümdür hasretliği ölümü
    seni memleketi düşünmüşümdür
    seni memleketi dünyamızı.

    işler atom reaktörleri işler
    yapma aylar geçer güneş doğarken
    ve güneş doğarken hiç umut yokmu
    umut umut umut........... umut insanda.

    nazım hikmet
  • Saraylarda süremem
    Dağlarda sürdüğümü
    Bin cihana değişmem
    Şu öksüz Türklüğümü
  • Kendi olarak, sana gelen
    sana gereksinimi olmadan, seni isteyen
    sensiz de olabilecekken, senin ile olmayı seçen
    kendi olmasını, seninle olmaya bağlayan
    O, işte...

    (bkz: oruç aruoba)
  • Bir ufka vardık ki artık
    Yalnız değiliz sevgilim.
    Gerçi gece uzun,
    Gece karanlık
    Ama bütün korkulardan uzak.
    Bir sevdadır böylesine yaşamak,
    Tek başına
    Ölüme bir soluk kala,
    Tek başına
    Zindanda yatarken bile,
    Asla yalnız kalmamak....
    ..........
    Ahmed Arif | yalnız değiliz
  • sevdiğim adam.
  • Gerçi ömrün senin, şafaklarda
    Yeni açmış çiçekle kardeşti.
    Gerçi ömrüm benim, bir ateşti.
    (bkz: Ahmet Haşim )
  • Ah, kimselerin vakti yok
    Durup ince şeyleri anlamaya
    Kalın fırçalarını kullanarak geçiyorlar
    Evler çocuklar mezarlar çizerek dünyaya
    Yitenler olduğu görülüyor bir türküyü açtılar mı
    Bakıp kapatıyorlar
    Geceye giriyor türküler ve ince şeyler
    "Memelerinde biraz irin, biraz balık ve biraz gözyaşı
    Bir dev oluyorsun deniz deniz deniz
    sisin dere ağızlarından sokulup akşamları
    Fındıklarımızı basıyor
    Neyleriz kararan tomurcukları
    Çocuklarımıza yalvarıyoruz: Aç durun biraz
    Tecimenlere yalvarıyoruz:
    Bir "Hotel" bir gizli evlenme az çiziniz
    Bir banka az çiziniz bir yalvarma
    Bizden size ve sizden dışardakilere
    Karılarımızı yolluyoruz tırnaklarını kesmeye ve demeye
    -Evet efendim-
    Çocuklarımızı yolluyoruz dilenmeye
    Bizler gidiyoruz yatağımız tanrıya emanet
    Yazların motorlu çingeneleri
    Ah, kimselerin vakti yok
    Durup ince şeyleri anlamaya
    Baba evleri, ilk kez girilen ırmağa dönüş
    Toprağa tutku, kendinden dolayı
    Kulaklarımızı tıkıyoruz: Para para para
    Kulaklarımızı açıyoruz: Kavga kavga kavga
    Sorar belki biri: Kavga ama neden kavga
    Komşumuza sonsuz balta, karımıza yumruklar içinde
    -Bilmiyoruz neden kavga.
    Sonra kasabanın cezaevinde
    Silgimizi göz önüne yerleştiriyoruz
    Günlerimiz iterek genişletiyoruz
    Yer açıyoruz karılarımızı düşünmeye
    Bizsiz geçen menevşeyi düşünmeye
    Durup ince şeyleri anlatmaya
    Kimselerin vakti olmasa da
    Okulların kadın öğretmencikleri
    Tatil günlerini çoğaltsalar da
    Kutsal nemiz varsa onun adına
    Gözlerimiz için bağlar dokusalar da
    Birikimler ve çizgiler gitgide gitgide
    Açmaya ilkyaz çiçekleri
    Bir gün birileri öte geçelerden
    Islık çalar yanıt veririz
    Gülten Akın - İlkyaz
  • büyük şair Abdülhak Hâmid Tarhan'dan ulu önder ATATÜRK'E İTHAFEN YAZDIĞI ŞİİR.

    “Hudâ-yı Mustafa Kemal
    Onun kudumü için saklamış bu ülkeleri,
    Fakat sezâdır o Hâlık ederse gökle yeri,
    Fedâ-yı Mustafa Kemal!”

    Abdülhak Hâmid Tarhan

    TÜRKÇE MEALİ:
    Tanrı bu ülkeleri Mustafa Kemal için saklamıştır, fakat Tanrı yine gökle yeri Mustafa
    Kemal’e feda etse yeridir.
  • “İnsan
    ya hayrandır sana, ya düşman.
    Ya hiç yokmuşsun gibi unutulursun
    bir dakika bile çıkmazsın aklından ... ”
    - Nâzım Hikmet
  • İstanbul'u dinliyorum gözlerim açık
    Kusura bakma Orhan Veli
    Bu zamanda kapatamazsın gözlerini
    O zamanların İstanbul'u ancak mısralarda

    Trafiğin sesi geliyor uzaklardan
    Silahlar patlıyor şehrin kenar mahallelerinde
    Kadınlar şiddetin kıskacında
    İnsanlar ekmeğin kavgasında

    İstanbul'u gözlerin kapalı dinlerken geçen kuşlar çok uzaklarda
    Koca koca binalar, havaalanları yaptık göç yollarına
    Hani o ayakları suya değen kadın var ya
    Ya tecavüze uğrar ya tacize bu zamanda

    Nerede o eski ve güzel vapurlar
    Onlar bile değişti zamanla
    Kalmadı o eski İstanbul
    Kalmadı artık bu zamanda

    O eski filmlerde, eski fotoğraflarda gördüğümüz İstanbul var ya
    Sanki hayaldi şairlerin mısralarında...

    https://www.antoloji.com/istanbul-u-dinliyorum-gozlerim-acik-2-siiri/
  • Elveda bedenden bedene yollandığım günlere
    Elveda beline sarıldığım güzellere
    Elveda memur çocukları gibi zor terk ettiğim kentlere
    Gittim ben sonsuzluğa, sorgusuzca gittim
    Seni martılara emanet ettim
    Islak, yorgun, huysuz martılara
    bektaşî tekkesinde deyiş okudum,
    Okudukça sana dokundum
    Yangın yeri gözlerine yüreğimi açtım
    (bkz: muharrem ince)
/ 10