garip ilkokul anıları

  • 5.sınıfta sınıf 40kişi kadar, 35 kişinin oyuyla sınıfın gevezesi seçilmiştim. Hayır ne gerek vardı bu ispata anlamıyorum, konuşuyoruz işte
  • Hayattaki ilk haylazlığım.
    İkinci sınıftayım. Reyhan diye köyden gelmiş bi arkadaşım vardı. Hem şivesi hem de adı yüzünden herkes dalga geçiyordu onunla. Ben de onunla arkadaşlık etmeye başladım. İçten içe üzülüyordum onu ezmelerine. Bir gün çok fırtına var sanırım şubat aylarıydı. Tuttum elinden, Teneffüse çıktık bahçeye. Hava simsiyah. Oyuna öyle bir dalmışız ki ders başlamış derse girmemişiz. Bahçede ikimiz kalmışız farkında değiliz. Birbirimizin ellerinden tutmuşuz kendi etrafımızda dönüyoruz. Rüzgarın da etkisiyle kendimizden geçmişiz '*' hala gözümün önünde o anlar. Sonra öğretmen bizi bahçede bulup haşladı bir güzel. Bi de saten kurdeleli bir tokam vardı rüzgardan o da düşmüş kafamdan. Çok ağlamıştım.
  • Çok ufak tefek bir çocuk olduğum için dışarda başkalarından dayak yiyen sınıf arkadaşlarım gelir hıncını benden çıkarır, ya tokat atar ya tekme yada herhangi bir darp çeşidi ile ağlatırlardı. Boy ufak, cüsse yok.. Sonunda kendimi savunmak için ısırmaya başladım: yavaş yavaş azaldı darplar, niyetlenen dişlerimin acısıyla köşesine çekiliyordu. Bir gün henüz daha 3. Sınıfta iken uzun bir aradan sonra yine bir arkadaşım geldi hıncını çıkartmaya: öyle bir ısırmıştım ki kolundan, kanamaya başladı ve bana nazaran dev yavrusu gibi gördüğüm çocuk ağlamaya başladı.. Çok mu üzülmüştüm haline bilemiyorum ama oturdum onunla ben de ağladım.
  • ilk okul bir. köy okulundayız. arkadaşlarla trencilik oynuyoruz. okulun tuvaletinin bağlı olduğu foseptik çukuru dolduğundan dolayı kapağı açılmış bir şekilde boşaltılmayı bekliyor. tabi o zaman böyle işaretler falan yok. en önde olan arkadaş son anda çukur farketti ve döndü. artık birbirimizi nasıl tutuyorsak o dönüşle birlikte savulduk direkt çukurun içine. ben şanslıydım dizime kadar girdim çıktım. ama bir çok arkadaşım tamamen gömülmüştü.
  • ilkokul 1. sınıftayken, teneffüste bir arkadaşımız çişini kaçırmıştı. sıralarımız uzun değil de tekli tahta sıralardı ve bir tanesini sınıfın ortasına çektik. altına kaçıran arkadaşımızı da o sıraya bir güzel oturttuk. etrafında tüm sınıf bir kına gecesi edasıyla şarkılar söyleyerek, dans ederek döndük. çocuğun ağlayışlarını hala hatırlıyorum...
    (bkz: neden)
  • ikinci sınıftayım. ben zilin artık çalmasını bekliyorum. çal, çal, çal, çal be artık. çaldı en sonunda. teneffüse dışarı çıkacağım. ben tam kapıdan çıkacakken arkadaş bana yeşilçam filmleri'ndeki gibi arkamdan seslendi:
    "la mortabak ibibs, bekle de beraber çıkak." kabul ettim. cevap verirken yolu sapmışım tabii. önüme bakmaya gerek görmediğim için direk olduğum pozisyonda gittim ve kafamın sağ tarafını hafif-sert çarptım.

    teneffüs dönüşünde sınıfa geri girdik. o zamanlar 23 nisan'a prova yapıyorduk. öğretmenimiz sınıfa girdi. prova saatiydi. genellikle dışarıda yapardık ama bu sefer sınıftaydık. öğretmenimiz gösteriyordu yapmamız gerekenleri. biz de uyguluyorduk. yine bir şey gösterdi ben yapamadım. sonra tekrar aynı hatayı yapınca öğretmen bana kızdı:
    "mortabak ibibs! kafanı bir yere mi çarptın? şöyle olunca böyle yapacaksın. " ben şaşırdım sonra:
    "aaa! evet, şu duvara çarptım az önce." söylemez olaydım. öğretmen dahil herkes gülüyor. hele bir tanesi gülmekten kafasını çılgınca sıraya vuruyor. "ulan ne komikmişim." dedim sonra kendime. bu da böyle bir anıdır efenim.
  • İlkokul 2.sınıfta babaanemde kalmam icap etmişti 1 yıl.Her sabah zorla kahvaltı yaptırırdı öyle gönderirdi okula.İştahım o yıllarda pek açık olmadığı için sürekli olarak mızmızlanıp ekmeğimi bırakırdım.Her zaman 'yemezsen arkandan koşar' derdi.Bir gün sofra bezine sakladım ekmeğimi,yemedim.Babaanemde farketmiş yemediğimi,okulda açlıktan bayılmayayım diye çantama koymuş.Benim haberim yok tabii.Okula gittim.İlk ders için çantamdan kitap,defter çıkarmak için çantamı açtığımda aklımı kaçırdım resmen ekmek arkamdan koşmuş,ekmek beni takip etmiş diye çığlık çığlığa sınıfı terketmiştim.
  • okula yazılmaya gittiğimiz gün, annem bana hoca sorarsa sakın "he" dememi tembihledi. evde buna çalışıyorum falan işte. biri bişey derse efendim diyorum. maksat gösteriş.

    gittik okula, zeki olduğumu falan belli edeyim diye kayıt belgesindeki yazıları okumaya başladım.'*' müdür yardımcısı nabıyon sen diye sorunca "he" dedim. lanet olsun. efendim deseydim hayat çizgim çok daha kibar olabilirdi.
  • Beşinci sınıfa giden hanım kızımız trene, yeni karşılaştığı din kültürü ve ahlak bilgisi dersinden, derse giren kazulet ve meymenetsiz öğretmeni yüzünden uzak düşmüştü. Bu ön bilgilendirmeden sonra anıya başlıyorum ahali, çaylarımız hazır mı?
    Bendeniz, trene, utanmasam pi'nin değerini ezberliycem ama öğretmenle zıtlaştığımdan mı bilmiyorum sureleri bir türlü ezberleyemiyorum. Dünyalar tatlısı, hoşgörü abidesi(!) öğretmenim ise bu başarısızlığımı evinin, arabasının, deposunun, dolap kilidinin yani yığınla anahtarının takılı olduğu anahtarlığıyla ödüllendiriyor her seferinde. Devreye annemler giriyor, müdür giriyor yok! Adam bana eziyet etmekten keyif alıyor. Bi gün sen misin dedim benimle uğraşan, o hırsla ezberledim kitaptaki tüm sureleri. Derste de bi cengaverlik bi havalar falan; parmak kaldırıp öğretmenim sureleri okuyabilir miyim, dedim. Adam dersi bölündüğü için mi bilmiyorum ama önceden bi kızsa da "eğleniriz ya çıksın eheuheueheueh" diye düşündü sanırım ve tahtaya çıkarttı. O dakikaya kadar vursalar ölmem ulaaaayyyn! Modunda takılan ben, tahtada bi titremeler bi insancıl olmayan sesler çıkartmalar falan derken başladım sırayla. Sıra fatiha'ya geldi. Her "bism..." deyişimde "dur!" diye kükredi öğretmen. Dilimde dua var ama içten içten ne sövüyorum çocuk aklıyla. Muhabbet "bism...", " dur!", "bismi...", "dur!" şeklinde ilerlerken dedim her nefeste bi harf fazla söylesem 20 dakikaya biter fatiha hsjdjajdjajsjjs en son bu sonsuzmuş gibi dönen zinciri öğretmenin "kızım hiç mi öğretmediler sana be, fatiha'ya euzubesmeleyle başlanır!" Feryadı kırdı. Sonrasıysa daha fena kırıcıydı sözlük, kalbimi kırıcı:(
    "Ama öğretmenim ben sadece besmeleyi biliyorum, euzubesmeleyi bilmiyorum ki..." ve tahmin ettiğiniz gibi alkış tufanı ve ödül töreni:((
  • garip ilkokul anılarıdır.

    Küçükken 1-2 sene dedem ve Halamlarla yaşadım ben. Okula da ordan gidip geliyorum haliyle. Bir gün yine sınıftayken nöbetçi öğrenci geldi. İsmimi söyleyince nasıl şok oldum anlatamam. Daha önce kimse benim ismimi söylememişti herkesin ortasında. Sonra devam etti. "deden gelmiş de televizyon kumandasını istiyor." Dedi.

    Öğlenciydim o sıralar, sabahları çizgi film izliyordum. Dedem de haber kanalına falan çeviriyordu. Çeviremesin diye kumandayı çantama saklamıştım. Okula giderken de unutmuşum çıkarmayı.

    Sonuç, bütün sınıf yarıla yarıla güldü. Çıkardım çantadan emaneti, gittim dedeme teslim ettim. Girdim sınıfa tüm haşmetimle en ön orta sıraya oturdum. Biraz daha güldüler. Sonra unutuldu. Gitti. Dedem de gitti zaten. Herkes de gidiyor zaten. unutmak çok lanetli bir şey. 15 yıl dedem dediğin adamın şimdi hiçbir şeyini hatırlamıyorum. önce yüzünü sonra sesini en son kokusunu unuttum. Anıları unutmamama ise şaşırıyorum. Madem aldın tamamen silsen olmaz mı be Allah'ım. Ölen kurtuldu, olan yaşayana oldu. Garip.