fahrenheit 451

  • ray bradbury'nin 1951 yılında yayınlanan distopik romanı. konusunu ise itfaiyecilerin yangın söndürmek yerine kitap yakmaları oluşturur. gelecekte yanmaz evler sayesinde itfaiyecilerin yangın söndürmesine gerek kalmamış, görevleri de toplumsal olayları önlemek olmuştur. bunu da aykırı düşüncelere sahip insanları ortadan kaldırarak ve kitapları yakarak sağlarlar. kahramanımız bir itfaiyeci olan guy montag kitapları yakmak yerine okumaya başlar ve olaylar gelişir.

    kitap soğuk savaş'ın iyice alevlendiği, amerika'da mccarthy ci anlayışla birlikte komünist avının ve sansürün yoğunlaştığı dönemde çıkmıştır. kitabı basmaya hiçbir yayın evinin yanaşmadığı dönemde ise hugh heffner ray bradbury'e teklif götürerek kitabın dergisi playboy'da yayınlanmasını sağlamıştır.
    --- spoiler ---
    kitaplar bize ne tür eşekler ve aptallar olduğumuzu hatırlatmak içindir. kitaplar, tören alayı büyük bir gürültü içinde caddede ilerlerken, sezar'ın kulağına “unutma, sezar, sen de ölümlüsün,” diyen preoteryen muhafızlarıdır.
    --- spoiler ---
  • Filmi de çekilen kitaplar arasındadır. Distopya türünün başarılı örneklerindendir.
  • kitaplığımda yer alması için can attığım henüz almaya fırsatım olmayan distopik kitaptır.

    (bkz: 451 F) : kitap sayfalarının tutuştuğu sıcaklıktır
  • Konusu değişik ve güzeldi. Bana kısa geldi biraz, montag’ın farkına varmaya başladığı kısım ve ilerisi biraz daha uzun sürse daha güzel olabilirdi.
  • Genel olarak kitabın konusunu etkileyici bulduğumu söyleyebilirim. Fakat olayların birbiri ardına bağlamları çok bölündüğü için bazen montag şuan nerede ve ne yapıyor diye merak içerisinde kaldım. Ayrıca yazarın betimleme gücünüde fazlasıyla beğendim.

    Puanım: 8/10

    Edit: kitabımda basım hatasından kaynaklı farklı yerlerde 3 sayfa eksikti ve sanırım hikayenin kırılma noktalarıydı. Bu yüzden de biraz bende bir yanı eksik kaldı diyebilirim.
  • Yazar kitabın adını koyarken bir itfaiye müdürlüğünü arayıp kağıdın kaç derecede yandığını sormuş ve telefondaki adam biraz bekletip 451 Fahrenheit demiştir. Bilginin doğrulugunu düşünmeden kitaba bu ismi vermiştir.
  • Ray bradbury'nin 1951'de basılan bilim kurgu romanıdır. Yazar kitabın ismini bir ara 'gece yarısından çok sonra' bir süreliğine ise 'itfaiye' koymuş. Fakat bu isimleri beğenmeyerek itfaiye teşkilatını arayıp kitap kağıdının kaç derecede tutuşup yandığını sormuş. Aldığı 451 fahrenheit cevabı kitabın ismi olmuş. '*'

    Kahramanımız guy montag televizyon ve teknolojinin hüküm sürdüğü bir distopyada '*' itfaiyeci olarak çalışmaktadır. İtfaiyecilerin görevi ise yangını söndürmekten ziyade kerosen sayesinde ateş yakıp görkemli yangınlar çıkarmaktır. Ateşe kurban gidenler ise kitaplardır.

    --- spoiler ---
    Sunuşta bu kitabın bir uyarı kitabı olduğundan söz edilmektedir. Sahip olduğumuz şeylerin değerli olduğunu ve değer verdiğimiz şeylerin bazen kıymetini bilmediğimizi defalarca yüzümüze vurur. Henüz var olmayan bir dünya bundan 70 yıl önce '*' sevgili ray bradbury'i rahatsız ederken günümüzde bunu bizzat yaşayan bizleri ne derece rahatsız ediyor muallaktır. Söyleyeyim; 451 fahrenheit rahatsız ediyordur. Belki kitapları alenen yakan itfaiyecilerimiz yok lakin kitapların içini boşaltan sözde yazarların ve bunu çok okunan raflarından düşürmeyen insanlarımızın verdiği zarar azımsanmayacak kadar korkunç. Ah teknolojiye gömdüğümüz şu kuş kafalarımız yok mu birde! Bu savaşı kaybetme eşiğine yaklaştığımız zaman, zihinlere ışık yakabilecek kapasitedeki o güzel kitapları, hangi insan hafızasına kazıyabilir? Umarım bir guy montag'ımız ya da bir granger'ımız olur.

    Bu serzenişten sonra umudun daima olduğunu savunacak kadar da dengesizim galiba. Belki üstüne bir saat, bir gün hatta bir hafta konuşulmalı diye not aldığım bazı alıntıları da bırakıyorum.

    "İnsanlar hiçbir şeyden bahsetmiyorlar.
    Genellikle bir sürü araba veya giysi markası sayıp, ne güzel diyorlar!
    Ama hepsi aynı şeyleri söylüyor ve kimse kimseden farklı bir şey söylemiyor. Kafelerde genellikle espri makineleri çalıştırılıyor ve genellikle aynı espriler yapılıyor veya müzik duvarının ışıkları yakılıyor ve bütün o renkli desenler inip çıkıyor, ama bunlar sadece renk ve tamamen soyut. Müzelerde de... Tamamen soyut. Artık sadece bu var."

    "Herkes ölünce ardında bir şeyler bırakmalı, derdi dedem. Bir çocuk, bir kitap, bir tablo, inşa edilmiş bir ev veya duvar, yapılmış bir çift ayakkabı. Veya ekilmiş bir bahçe."
    --- spoiler ---
  • Okuduğum zaman gözümün önüne günümüz geldi bence bazı yönleriyle geleceği yazmış Ray Bradbury. Okuyun okutturun.