dibe vurmuş insanlara tavsiyeler
-
before the peak, you have to sink" diye verecegim tavsiyedir. '*''*'
En kotusunu dusundugunuz anda bile daha kotusunun olabilecegini unutmayin. Ve istediginiz sey olmuyorsa, olmamasi gerekiyordur. Dogrusu budur. İstiyorsunuz diye illa dogru olacak hali yok ya, dimi canim. -
Feridun Düzağaç - dipteyim, sondayım, depresyondayım şarkısı -
Benim mekan burası.. siz yazın ben okuyacağım bunları... -
Madem diptesin, daha fazla batamazsın değil mi? -
Dibe vurmuş olmanız sizinle alakalı değildir belki ama dipte takılıyorsanız, bu sizin suçunuz, ayaklarınızı çırpın ve yüzeye çıkın dostum! -
ben de efsanegeridöndü'ye eşlik edeceğim... -
ben de intravenozask'a eşlik edeceğim... -
Ben sadece okumaya geldim... -
Dipte olan sen değilsin onlar fazla yüksekte... -
Yukarı çıkmaya çalışırken ötekilerin üstüne basmayın. Yani bu da kolay kolay oradan çıkamayacaksınız demek. Zira yukarıdaki bi dünya insandan da sadece bir avucu aşağıdakini ezmeden yükselmiş durumda.
Tercih sizin... Elbet bir gün yukarı çıkarsınız sorun şu değerli azınlıkta mi olacaksınız alışılmış sıradan çoğunlukta mı?
Unutmayın çakıl taşlarıda güzeldir ama deniz yıldızları varken kimse onlarla ilgilenmez.
'*'
İlk cümleyi yazınca peşine bir trol yazıp kaçacaktım konu nereye geldi.. Şu an evde duvarla tartışıyorum. '*' -
Şimdi girdim başlığa ciddi bi şeyler yazacaktım sonra bi baktım son entryi ben yazmışım. Okudum orada yapmadığım trolü yazıp gidiyorum. Belki ileride birgün de buraya tekrar girip bu girdiyi görüp buraya bir söz yazıp çıkarım.
Yukarı çıkmaya çalışırken ötekilerin üstüne basmayın. Sonuçta dip çamurlu falan ıyyy pistir oralar kirlenmesin üstümüz.'*'
Tg:Onları asla dipten kurtarmayacak boş tavsiyelerdir. (bkz: #129262)
Dipnot:muhtemelen eksileyen olcak tanımsalı mi eksilediler yoksa trolümü çok merak ediyor olacağım. Tanımsal üzerine konuşmak isterim boş vakti çok olan biriyle jpmpwwpwg -
sanmaki dert sadece sende var, senin derdini nimet sayanda var
edit: aslında bu söze tam katılmıyorum. çünkü bireylerin mutsuzluğu, tek günahkârları olan cehennemlerdir.'*' -
"oku ne kadar geriye çekersen bıraktığında o kadar ileriye gider." ne kadar dibe vurursanız, zıplamayı bilirseniz o kadar yukarıya zıplayamazsınız. Çünkü ok olayı burada tutmaz. Hadi geçmiş olsun. Yapacak bir şey yok ama şunu yine de unutmayın; adamın dibisinizdir! -
Eğer dibi gördüysen herşeyin düzelmesine ramak kalmıştır bekle. Hayalinde ne varsa çıkıyor karşına ama o bittim ben hissi olmadan gelmiyor işte. -
(bkz: su akar yolunu bulur) -
tavsiyelere bakmaya gelmiştim ama dipte miyim onu da anlamak belki de amacım şu an.
karantina sürecinin etkisi zaten bu dibe vuruşta çok etkili. yaşadığım yere 5 ay oldu geleli. egede kendi çevremden, ailemden,arkadaşlarımdan çok uzaktayken onlarla yeterince diyaloğu kuramazken buraya zorunlu da olsa gelmişken, kışın tembellik ettim ve bütün planlarımı bahara, yaza erteledim. ve şu an hiç birini yapamıyorum. değil şehir dışına çıkmak, sahile bile gidemediğim yasağın halen geçerli olduğu bir şehirdeyim.
sağlık sektöründe hastanede çalışmam dolayısıyla virüs muhabbetini duymadığım tek bir gün zaten mevcut değil. artık çok umursamıyorum dahi önlemleri. maske alerji yapmaya başladı suratımda sıcaktan, takamıyorum dahi.
karantinanın başlangıcında bir hevesle bu süreci değerlendireceğim diye daldım her aktiviteye. yağlı boyalar, tablolar, balkona ekilen sebzeler, okunmak için alınan yirmiye yakın kitap, plak koleksiyonuma yenilerini eklemeler, arada oruç tutmalar, kuran okumalar, bol bol da dua etmeler, bu sözlüğe katılmam her şey yeni bir gün için yapılanlardı.
oysa evde kala kala ben geçmişe gömüldüm. genelde komik o an ağlasam bile şimdi gülümseyerek bazen de kahkaha ile andığım günlere gömüldüm.
5 ay sonra gelen eski sevgilinin mesajı ise tüm her şeyi darma duman etti.
hep insanlara değer verme verme verme diye kafamı duvarlara vururken onun coronayı atlatma sürecini onunla yaşadım, özledim dedikçe o kendi özlemlerimi gün yüzüne çıkardım, kendi duygusal mastürbasyonunu yok evinin önünden geçtim seni andım, sevdiğin kafe kapanmış seni hatırladım diyerek o yaptı. hatta coronadan ölmedim üzüldün mü dediği an kalbim yumuşadı ve saçmalama sana kızgın değilim öyle olması gerekti ve oldu dedim.
oysa haziran ayından ekime kadar egede evden çıkmadan ağlayarak içerek işe zor gittiğim, tayin istediğim ve nefret ettiğim memleketime onun yüzünden döndüğüm, iki yıl zorunlu burada kalmam tayin isteyemeyeceğimi öğrendiğim, bu lanet şehirde bir tane beni anlayan insan yokken bir başıma anıları unutmaya çalıştığım gecelerimi, benim babamı dahi arayıp beni düşüncesizce babama şikayet edip sonra pardon yanlış anlamışım ben dediği günleri ben unuttum ve affettim dedim geçtim.
iki gün sabahlara kadar mesajlar atıp ki çok uzak bir mesafe var aramızda zaten, kendi karantina yalnızlığını giderdi ve sonra defoldu gitti. bense sadece ona vicdanını rahatlatacak hayatımı siktin ama ben seni affettim sana bir şey olmasın cümlesini bağışladım.
onunla olduğum ilişki boyunca antidepresan kullanmıştım ve bu şehre geldiğimden beri asla kullanmazken iki gün önce yine buzdolabının başında ilaç kutumun içinde buldum kendimi.
iki günlük diyalog bile yine antidepresana başlatabilmişti beni. bazı insanlar iyi veya kötü yer yüzünde yokmuş hiç olmamış muamelesi görmeli ve belkide kendine kızmamak adına o insanlar affedilmemeli.
günlerdir uyumazken saatlerce uyudum bugün. sonunda başardı yine beni dibe çekmeyi. affetmek bir kelime, umarım ağzımızdan her çıkanı tanrı kaale almıyor ve insanlara yaşattıklarını yaşamadan ölme imkanı vermiyordur.
-
winston churchill'in çok sevdiğim bir sözü var :
if you are going through hell, keep going.
türkçe meali:
battı balık yan gider. -
tam zamanında uyu , yemek öğününü aksatma , canını sıkan her kişiden uzak dur -
tam o dibin tabanında bir yapı inşa edin. ama acele etmeyin, yavaş yavaş toparlanın ki kimse fark etmesin. yoksa ilk fırsatta o dibe yine atarlar sizi. -
bir zaman sonra sosyalleş'in, yoksa dipte kalıyorsunuz.