blog sözlük itiraf

#blog sözlük sırala başlıkta ara
/ 148
  • Çok sıkıldım sözlük çok. Düşündüklerimi söyleyememekten çok sıkıldım. Yanlış yaptığımı bile bile engel olamamaktan çok sıkıldım. 21. Yüzyıl insan psikolojisini dibine kadar yaşıyoruz sözlük hepimiz. Yorgunuz kimse bizi anlamıyor.. Hepimiz aynı insanız ve aynı şeyi yaşıyoruz ve bundan bile sıkıldım
  • son zamanlarda beni rahatsız eden bir takım şeyler var. düşünceler, olaylar vs, fazla detayına giremeyeceğim şeyler. bu olaylar karşısında o kadar zayıf hissediyorum ki, karşı koyacak gücü bırak karşısında ayakta kalacak gücü bile bulamıyorum. sadece yenmek istiyorum onu, fakat vücudumda bir yorgunluk, gözlerimde bir çaresizlik. yapamıyorum sözlük.
  • en son aldığım birkaç kutu çaykur marka yeşil çayım bittikten sonra, artık yaz geldi Arif az içmelisin dedim ve daha kaliteli çaylarıma dönüş yaptım. Chado'dan yaseminli yeşil çayımı satın aldım. Yalnız yanlış ürün göndermişler ki kuru zencefil ve portakal kabuklu yeşil çay yollamışlar. O da güzel ama ben kendimi biliyorum bir süre sonra portakal beni bayacaktır. Yeşil çayı çok tatlı sevmiyorum ben.

    Neyse işte, aradım, ilgilendiler hemen doğrusunu gönderdiler, ben de geri iade ettim elimdekini. Doğru gelen siparişimin yanına bir adet tek içimlik poşet çay eklemişler milk oolong çayı daha önce hiç denemediğim bir çay türü. Tabi bende bir heyecan, çünkü bok gibi geçen bir hayatım var. Bırak bir çayı, çöp yollasa biri sevinirim epey.

    Şimdi demlemek üzereyim. suyun biraz soğumasını bekliyorum. Çay demlemek öyle basit bir iş değil Sözlük. Lütfen. Deneyip yorumlarım muhakkak.
  • hiç, çok kolay.
    çok, çok zor.
    anlatımı.
  • kafama top yemeye alıştım ve hatta artık hobim haline geldi. bugün 1, bu hafta toplam 3 kez kafama basket topu yedim. her hafta yiyorum. 1 yıldır yiyorum.

    bazen diyorum ki keşke kafama basket topu gelse. kafa bir hoş oluyor. abim boks yapardı. dayak yermiş ilk haftalar. kendisi yumruk yediğinden çok keyif aldığını söylerdi. o zamanlar anlamazdım. artık anlayabiliyorum.

    kafama top geldiğinde ben alışığım diyorum. bu beni ister istemez karizmatik hissettiriyor sözlük. beyin hücrelerine gelince, onlara bir şey olmuyor. top şiddetli gelmiyor çünkü. yani kafa rahat, benim için endişelenmeyiniz.
  • mülakat bitti...
    ama ben de bittim...
    tükendim...

    sahi bu olmak zorunda mıydı? Mülakat? Neyin malikini güdüyoruz? Kimi malik biliyor, kimlere maliklik taslıyoruz? Yoksa amaç malikiyyetimizden çok ucu jakarlı mesruriyyetlerimizin teşhiri mi?

    teşhircilik...
    ne güzel kelime..
    "geliniz efenim şuramı da şerh ediniz. Buramı da. Ve buramı ve buramı..."

    daha fazla yazamayacağım. Şu bir gerçek ki 28 yıllık bendeniz, rukiye, insan içine çıkmaktan nefret ediyor.

    ve evet. Şu an bunları da yalnız bir ortamda yazıyorum.
  • Yedi vizem var. Yedisi de ezber. Yedisi de ingilizce. Hic rakam yok. Turkce bir sey yok. Beynimin iki lobu da yanmak uzere. Hissediyorum.........ya da hissedemiyorum. '*''*'
  • seyahat planı. heyecan dorukta. pır pır pır sahiden.
  • gün sabaha yakın. günlerden işte. sabaha karşı. ancak aydınlanabilecek ortalık. birazdan bir tren sesi çalınır kulaklara. sonra nüfuz eder bünyeye. zihinde zuhur eder hatta. insanlar çalışıyor olmalı şeklinde. yoksa. aydınlığı kovalarcasına hareket eden trenler. neden.

    gün dediysek. öyle dilimlenmiş zamandan bahsetmiyoruz. güneşin hareketleri filan. gezegenlerin attığı voltalar. bunlar olmamalı ki günü gün yapan ya da bir şekilde anlamlı kılan. daha bilmem ne şeyler arıyoruz. zamandan bile daha bilmem ne şeyler. hatta. bütün tarihe saygısızlık ederek. bilimi de hiçe sayıyoruz. mısırlılardan bize ne ki. eğer. uyanmakta zorlanıyorsak. hatta ve hatta. hayat ne ki. sayabildiğin kadar dün. hissedebildiğin kadar gün. ve hayal edebildiğin kadar yarın. bunlar filan da önemli değil şimdi. iki ciğerimin tam ortası ağrıyor. hem de nasıl. her nefeste bile değil. daha da. sanki bütün sinir hücreleri miyelin çekmiş üzerlerine. depolarizasyondan öleceğim. belki de aradığımız o bilmem ne şeyler. sinapsların herhangi bir köşesinde. yani. bir nefesten daha kısa sürelik periyotlar ile acı çekmek. günü gün yapan şey olabilir. dünü hatırlatan. o saçma hayallere güç veren. sahiden de. hayaller acıdan beslenir. altına da önemli birinin imzası şeklinde saçma sapan bir sosyal medya paylaşımı tam da burada göz önüne gelebilir. ayrıca gün üzerine düşünmeyi gereksiz bulduğum lise zamanlarında. bana aşırı nazik şekilde biyoloji öğretmeye çalışan ayşegül hanımefendi. sinir hücresini çizdiğiniz şekliyle hatırlıyorum. ne vakit bir yerim ağrısa. gözümün önüne gelir. o dentrit. akson filan. teşekkür ederiz. ziyadesiyle. ancak halen. daha güzel bir şekle sahip olduğunu düşünüyorum. içten içe. neyse.

    gün kabul ediyor mu şimdi. kendine atfedilen isimleri. sınırları. sıfatları. zarfları. artık bu atfetme işi nereye kadar uzanırsa. neler bahşedilebilirse. karşılıklılık esasına da dayanabilir. yine de günden beklentisi olan insan. ya da çevredeki herhangi şey. hatta. aşırı uzakta. temasın ne olduğunu bilmeyenler. bekliyorsa bir şey. günden. bu biraz vahim. biraz elim. biraz da naçiz bir durum. bu üçünün aynı anda vuku bulduğu haller için ben gün beklemek diyorum. hamile olsaydım. hamile birini tanısaydım. askere gitseydim. askere giden birini tanısaydım. belki de bambaşka bir şeye bürünecekti gün beklemek. ancak. şimdilik. üç durumun aynı anda. aynı yerde. ve aynı ölçekte toplanması olayı. yani iki birim naçiz iken bir şey. üç birim elim. bir birim de vahimse. o zaten elim yoğunluğundan. elimdir. gereksiz açıklamalar filan. kısacası. gün kabul etmese de. gülünç de bulsa. ne bileyim. sinirlense mesela. oralı olmasa. ne yapacağını bilmese dahi. bir takım yüklemelerin dahil olduğu bir gün beklemekteyim.

    gün aydınlandı. ancak tren halen geçmedi. birazdan gürültüye bezenmekten öteye gidemeyecek gün. insanların çalışmadığı bir tane olmalı. yoksa geçerdi. çünkü son dört karanlığın tam da aydınlığa ulaştığı zamanda tren geçmişti. her zaman olan şeyler olmadığında. ya da her zaman olmayan şeyler olduğunda. bunun farkına varmak aşırı kolay. o kadar kolay ki işte. on yıllarca takip ettiğiniz patikanın bambaşka yere çıkmasını fark etmek gibi. aslında. her zaman olan şeylerin olmaması ile. her zaman olmayan şeylerin olması. birbirinin aynısı. bunun farkına varmak ise. hem her zaman olan bir şeyin olmaması. hem de hiç olmayan bir şeyin oluvermesi. bu durum. kişiyi ister istemez. olumsuzluk eklerine karşı bir güvensizlik haline itse. dahası bu güvensizlik hali temelini bu eklerin gereksizliğinden alsa. bile. herhangi şeyin gereksizliğini. onu kullanmadan izah etmek bir nebze zor olacaksa. kendimizi neden yoralım. yine de istese. mesela dese ki. bundan sonra olumsuzluk eki kullanma. yazarken de değil. hayatın her aşamasında. kullanmam. sahiden. aklından bile geçirme dese. aklımı da teslim ederim. ne yapayım.

    bazı günlerde. ben bile diyorum ki kendi kendime. yani şimdi ne demek istedim. ya da bunu bu şekilde ifade etmek zorunda mıyım. maalesef. genelde müspet sonuçlara ulaşıyorum. maalesef. kendimi anlatabilmenin başka şeklini bilmiyorum. evimin az ötesinden geçen treni işin içine katmadan günü ikiye ayıramıyorum. belirli ayrımlara tabii tutulmuş gün olmadan. bir takım hislerden bahsedemiyorum. bahsi açılan hisler sayesinde de ne demek istediğimin anlaşılacağını umuyorum. böylece gün bekliyorum. üç keskin olmayan hissi anlık da olsa eşit hizadan görüyorum. tam da bu sırada. hiç olmayan şeyler oluyor. hem de hep olan şeyler olmuyor. ki bu da iç içe geçmiş eşlilik. iki boyutluluk. üç boyutlu bir hayattan geriye kalan tek bir yapayalnız boyutun. iki ciğerin tam ortasındaki sesini duyuyorum.
  • Başka yerde arama, başka yerde bulursun.
  • Ders çalışmamak, çizim yapmamak, eskiz yapmamak için bahaneye ihtiyacım var ama bahanem yok. Bu yüzden yakınımda kim varsa kimi kendime yakın hissediyorsam mesaj atıp darlıyorum. Amacım muhabbetleri sarsın beni oyalasınlar. Ama hepsi anlaşmış gibi 1 2 kelimeyle beni geçiştirip bilgisayarın başına yolluyorlar. Şimdi de gidip anneme zırlayacağım
  • şu an tuvalete gitmeye üşeniyorum.
  • Giderek daha derine çekiliyorum. Dibe batmak üzereyim ve elimden hiçbir şey gelmiyor. Giderek kapılıyorum akıntıya. Ve yavaş yavaş nefes almak isterken ciğerlerime su doluyor. Canım yanıyor giderek ve hissizleşmeye başlıyorum. Ve işin en kötü tarafı dipte basıp kendimi yüzeye itebileceğim bir taş yok. Çamur ve saplanıp kalıcam.
  • 23 nisan'da okulcak kopacağız arkadaşlar. klavyede ruk :)
    buyurun gelin hepiniz davetlimsiniz :))

    (bkz: gaziantep şehitkamil ilçesi edebali ilkokulu)
  • bir işe başlarken adam örnek vererek yapar.ben de aynı örneği uygularım.
  • Yıllar yıllar sonra diş doktoruna gittim. Neden? Çünkü arkadaki bir dişim birden ağrımaya başladı. Devlet hastanesindeki çekebiliriz dedi, çünkü kendisi çekme ve dolgu işlemi dışında işlem yapmıyormuş. Önce ilaç verelim dedi iltihap olabilir gibi. Bir de ağrı kesici verdi. Ama bilemiyorum sözlük. Gecenin 4:45'inde zonk diye kalkmama sebep olan bir ağrı? 5'e kadar bekleyip ilaç içip sonra yavaşça azalan ama devam eden bir ağrı? Ve beni 7'de tekrar uyandıran bir ağrı?

    Sonra tekrar gittim, oradaki doktora gülmemek için zor tuttup kendimi. Merdiven altı yerler gibi adeta.'*' Sonra acaba kanal tedavisi mi olsak dedik ve özel doktora gittim.

    Hani o iğrenç bir ince yontma(!) sesi çıkartan alet var ya, bütün anılarımı geri getirdi. Epey bir yontu ki zaten dolgulu bir dişimdi. Ve bana iltihap, o verilen ilaçları kullan, Cuma günü kontrol edelim ona göre işleme devam edelim dedi.

    Ben içimden "oh my god!!! şu anda sinirlerime kadar açık bir ağrılı bir dişle eskisinden beter oldu durum!" dedim. Bu gece bana uyku yok yine galiba. Pazar gününden beri çekiyorum. 2 hafta da böyle gidecek. Hiçbir şey yapamıyorum, resmen dondu hayatım.

    Şu anda sadece bu diş yüzünden ölmek istiyorum. Beni bir de güneş doğarken, sabah ezanları vaktinde görmelisiniz bence. Nasıl kıvranıyorum, nasıl kıvranıyorum... anlatamam.'*''*'
  • hergün bir iş yaparken shape of you dinliyorum.
    (bkz: shape of you)
  • biraz sonra bu kapıdan son kez çıkıp yine kendimi vuracağım.
  • 10 mayısta nina zilli istanbula geliyor, tabi arif yine gidemiyor. üstelik orta ön sahne 108₺.
  • bu aralar canım çok sıkkın. 3-4 ay eve gitmedim inattan ötürü. çalışmaya başladım, çok bişey değil ama kendi harçlığımı ve tüm giderlerimi karşılıyorum elimde kalan 2-3 kuruş parayıda son bir aydır bahislerde kaybediyorum. eve gelmediğim dönem okulu saldım derslerin çoğundan devamsızlıktan kaldım sayılır. zaten iki yıllık sikik bir bölüm. çok kararsızım okulu bırakıp askere gitmeyi dahi düşünüyorum. bir çıkış yolu olsa keşke. kendimi kafamı dinleyebildiği tek vakit dumanlı saatler oluyor başka yok. böyle nereye kadar devam edecek sorusu günün her anında içimi kemiriyor. böyle nereye kadar devam edecek?
/ 148