bilgi
-
neliği, imkanı ve sınırları hakkında uzun yıllardır filozofların kafa yordukları, bilme ediminin nesnesi.
hakkındaki en net tespit, inancın konusu olmamasıdır. yani bir konu hakkında ortaya konmuş olan bir bilgiye sizin inanıyor ya da inanmıyor olmanız o bilginin tarafsız gerçekliğini sekteye uğratmaz. -
Ben okuyamadım, fırsatım olmadı, hayat şartları gibi bahanelerle edinmekten kaçınılan kelimedir.
Bilgi sokakta, kütüphanede, odanda, yatağında, baktığın duvarda ya da gözünün gördüğü her yerdedir. Senin onu bulup alman gerekir. Güzellikler size altın kaplamalı tabaklarda sunulmaz. Çalışmak ve azme inanmak gerekir. -
Konuşmayı hak etmen için sana lazım olan şey.
Durma, havuzu doldurdukça kendine daha faydalı olacaksın. Bilgiyi asla reddetme. Onunla arkadaşlık kur. Küsme ona. Onu kabul etmeye hazır ol daima. -
Ulaşılması çok kolay olan lakin ona sahip olana da güç katan şeydir. Bu yüzdendir ki dünyanın en önemli olgularından biridir.
Kendisine sahip olmak için ise "ilgi"ye ihtiyaç vardır. Boşuna dememişler:
"ilgi olmadan bilgi olmaz." -
Tdk'de; insan aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütünü, bili, malumat olarak geçiyor. Sıfat olarak kullanımındaysa; Öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile elde edilen gerçek, malumat, vukuf olarak geçen bir kelimedir kendisi. Bense, ulastikça can yakan, hiç varmamanın da daha çok mutlu olabilmek olduğu yorumunu katarım kendisine. Bu demek değildir ki bilgi kötü bir şey. Bilakis öğrendikçe oluşan bu can yanmaları insani bir süre sonra mazoşist bir tavra sürüklüyor. Dolayısıyla zevk alıyorsunuz ama nerede beş çayında aysel teyzeyle kısır yemek nerede ya bir sonraki simülasyonda bitki olursam diye düşünmek. Nereden düştük bu işe anlamıyorum. Ben gidip bir kısır yapayım en iyisi.